Senden değil translate French
1,363 parallel translation
İlk yıl acemiliği için böyle bir şey bekliyordum... ama senden değil. Sen tam olarak benim yapacağımı mı yaptın?
J'aurais pu m'attendre à quelque chose dans le genre venant d'une recrue de première année... mais pas de vous vous avez fait exactement ce que j'aurais fait?
Bunu annenden beklerim ama senden değil.
- Désolée - J'attends ça de ta mère, pas de toi
Senden, senden değil.
A vous, pas à toi.
Diğerlerlerinden beklerdim ama senden değil.
Ça, c'est bon pour ceux qui sont en congé scolaire.
- Senden değil.
- Pas toi.
Senden değil.
Ce n'est pas ton enfant.
Senden değil.
Il n'est pas de toi.
Senden değil!
Pas de toi!
Gerçekten de gözlerini senden almış, değil mi?
Il a vraiment tes yeux, n'est-ce pas?
Ben onlardan değil, senden söz ediyorum.
Je ne parle pas d'eux. Je parle de toi.
- Senden on yaş büyük, değil mi?
- Et il a dix ans de plus que toi.
Bu senin bıraktığın bir şey değil, onların senden aldığı bir şey.
C'est un droit auquel tu n'as pas renoncé. C'est eux qui t'en ont privé.
- Benden değil, senden konuşuyoruz.
- Attends, on parle de toi.
Kimse senden daha zeki değil. Haydi.
Personne n'est plus intelligent que toi.
Fakat bana hiç destek olmadın, değil mi? Bir kereliğine senden yardım istedim.
Mais en fait tu ne m'as jamais aidé, jamais.
Bana yalan söyleme.Senden gitmeni istedim diye kahve sehpamı kırdın, değil mi?
Ne mens pas. Je t'ai demandé de partir, alors tu as cassé ma table.
Senden daha önemli değil.
Il n'était pas plus important que toi.
O, senden fazla uzaylı değil.
Il n'est pas plus alien que toi.
Bak, özel vakitlerini nasıl değerlendirdiğin umurumda değil. Ama oğlum buradayken senden sicilini temizlemeni bekliyorum.
Je me moque de ce que tu fais de ta vie personnelle, mais quand mon fils est là, aie une conduite honnête.
Hiç anlamadın, değil mi? Tüm benliğimle senden nefret ettim.
Tu n'as jamais su que je ne te supportais pas.
Hayır, senden dolayı değil. Seninle hiç ilgisi yok.
T'as rien à voir là-dedans.
Senden defans oynamanı istedim, kıran kırana maç yapmanı değil.
Je voulais que tu joues défensif, pas que ça devienne une boucherie.
- Senden bir şey istediğim için değil.
Je ne demande jamais rien.
Bununla yüzleş, o senden daha olgun. - Ben olgun değil miyim? Delikanlı, işlerin yürümesi için en iyi yol bu ama senin ne olduğunu anlatan bir kelime var.
- Je ne suis pas... mature? c'est...
Senden onun aklına mikroçiple girmeni istiyorum, seni aptal... oyuklarını iyileştirmeni değil.
Tu dois implanter la micro puce, imbécile. - Pas soigner ses caries.
Evet, Rosa, ama senden bunu istediğim için beni bağışlamanı daha önce de söylemiştim, değil mi?
Oui, Rosa mais je m'étais excusé de cela, non?
- Kocan senden çok yaşlı değil mi?
- Votre mari est-il plus âgé que vous?
- Senden yardım isteyen olmadı, değil mi?
- Je n'ai rien demandé.
- Senden hoşlandığım kadar değil.
- Moins que toi.N - Pourquoi?
Gurur duymak? Senden mesela, değil mi?
Etre fier de quelque chose, comme toi, non?
Senden lanet olası bakıcı olmanı istemedim! Değil mi? !
Je t'ai jamais demandé d'être infirmière.
Senden göçmenlik hakkında yazı istedim Jake, sörf değil.
C'était sur l'immigration, pas sur le surf, Jake.
Senden sadece kuşağı almanı istiyorum, başka bir şey yapmanı değil.
Je te demande juste de la lui retirer, pas de me remplacer d'une autre manière!
Senden alıntı yapabilirim, değil mi?
Je peux te citer, non?
Ama benim de değil. İçinde yaşadığımız dünya senden nefret etmeme sebep oldu.
C'est ce monde qui me pousse à te détester.
O kız senden daha zeki değil.
Elle n'est pas plus intelligente que toi.
Seni bu yüzden seni kurtardım, senden hoşlandığım için değil,
C'est pourquoi je l'ai fait. Et pas parce que je t'aime.
Bunu yapmamın sebebi senden nefret etmem değil, tamam mı?
Je n'ai rien contre toi, ok?
Sherry, senden yardım etmeni istedim, işleri daha da kötüleştirmeni değil.
Je t'ai demandé de venir pour m'aider, pas pour empirer les choses.
Kitty, bunlar senden istediğim dosyalar değil.
Ce ne sont pas les dossiers que je t'ai demandés, Kitty.
Anlaşılan biri senden erken davranmış, öyle değil mi?
Quelqu'un l'a fait avant vous.
Ben beni burada tutmak için senden nefret kadar olarak yarısı değil.
Pas autant que je vous déteste de me garder ici.
Senden dolayı değil.
Rien à voir avec vous.
Grup arkadaşı gibi değil. Senden hoşlanıyorum.
Je t'aime plus qu'un membre de mon groupe, et plus qu'un ami
Senden yasadışı bir şey yapmanı istemedi, öyle değil mi?
Il ne t'a rien demandé d'illégal, au moins?
Yani bütün istediği, bebeği senden başka kimsenin yetiştirmemesiydi değil mi?
Il voulait juste que personne d'autre n'élève le bébé.
Senden korkmuyor ki. Değil mi, Mr. Monk?
Il n'a pas peur de toi, non?
- Benden değil, senden çıkıyor.
- C'est toi.
Senden, kadınlarla ilgili tavsiye alacağımı düşünmüyorsun, değil mi?
Tu ne vas pas me donner des leçons sur les femmes, si?
Senden daha şirin değil.
Pas plus que toi.
Senden ayrılmak istememle ilgili değil biliyorsun, değil mi?
J'espère que tu ne crois pas que je m'en vais à cause de toi, - c'est pas ça.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56