Ses yok translate French
2,557 parallel translation
Hırsızlığı rapor etmiş ve Gattuso'yu aramış. Ses yok.
Elle a signalé le cambriolage et a appelé Gattuso, en vain.
Ses yok.
- On tourne toujours.
Korsanlardan ses yok mu?
- Des nouvelles?
Kızlar, Bosley'i görüyorum ama ses yok.
Je vois Bosley, mais j'entends rien.
Ses yok mu?
Où est passé le son?
Keskin sınırları yok.
Ses contours ne sont pas nets.
Tüm ümitlerini yok ettin.
Tu lui as dit ses quatre vérités.
Zoey'in hiçbir şeyi durduracağı yok. O anca aptal megafonunu eline alıp ortalıkta bağırıp dursun. Popo yanakları hiddetle titrerken kımıl kımıl memeleri hoplayıp dururken o kendini beğenmiş meme uçları- -
Zoey n'annulera rien... en criant dans le vent avec son stupide mégaphone... les fesses tremblant de fureur... ses seins pointus se soulevant... ses mamelons prétentieux...
Ama Camille'in, bu adamları tanıdığına dair hiçbir kanıt yok.
Mais il y a rien qui indique que Camille connaissait ses types.
Seçimlerdeki mağlubiyete rağmen, Birmanya ordusunun Aung San Suu Kyi'yi salmak ve seçilerek kazandığı Devlet Başkanı sıfatını vermek gibi bir niyeti yok.
Malgré sa défaite cuisante, la junte birmane ne permet toujours pas à Aung San Suu Kyi de prendre ses fonctions en tant que Premier ministre élu.
Onun notlarının üstüne ilaçları yeni teknolojiyi koyarsan araştırmanın geri kalanını tamamlamamız için önümüzde hiçbir engel yok.
Avec ses notes, les médicaments et la nouvelle technologie, on devrait pouvoir trouver une solution. - "On"?
Ses tonum mu? Yok öyle bir şey. - Ses tonum değişmedi.
Je n'ai pas une mauvaise voix.
Bana sorarsan, şu Bayan Swire'ın bilmen gerekir ki, "Burke'ün Asaleti" ya da "Burke'ün Toprak Sahibi Soyluları" kitaplarında yer alma ihtimali yok.
Si vous me demandez, cette Miss Swire, et cela pourrait vous intéresser, n'a jamais été vu dans les collines de Burke ou dans l'aristocratie de Burke, ne jamais perdre de vue ses intérêts.
Kürkünde pek bir şey yok. Sanırım dişlerinin arasında biraz kalmış.
Ce qui n'est pas dans ses poils, doit être logé entre ses dents.
İyi bir kral gücünü ne zamana saklaması gerektiğini bilir düşmanını ne zaman yok edeceğini de.
Un bon roi sait quand préserver ses forces... et quand détruire son ennemi.
O gey değil, Herpes'i de yok ve onu havalı ameliyatlara girmek için kullanmıyorum.
Il n'est pas homo, il n'a pas d'herpès, et je ne l'utilise pas pour ses opérations.
- Hayır, yok. Çünkü hem onun kasılmalarını engelleyemedin onun akciğerlerinin gelişmesi için bebeğe steroid vermemişsin, o yüzden sen de gidebilirsin.
Non, car vous n'avez pas arrêté ses contractions, ni donné au bébé des stéroïdes pour aider les poumons à se développer.
Evet, gördün mü? Yüz mimiklerinde bir sorun yok.
Ses mouvements faciaux sont intacts.
Yok, yok, diyebiliriz ki eski sahibi temizlik takıntılıymış ya da zarif yaşlı bir bayanmış ve belki torunları ziyarete gelir diye saklıyormuş bilgisayarı.
Et si le précédent proprio était un maniaque, ou une vieille dame qui l'avait acheté pour ses petits-enfants?
Fakat, daha da önemlisi, yalanını ortaya çıkarabilecek herkesi yok ediyorlardı.
Mais plus important, detruisant tout ce qui pourrait exposer ses mensonges.
En az onun kadar güçlü olursun. Artık onun yaveri olmak, nasıl daha kuvvetli, hızlı ve popüler olduğunu izlemek, kızları götürmesine göz yummak yok.
Tu pourrais être aussi puissant que lui et non à ses coté le regardant devenir plus fort, plus rapide, plus populaire, le regarder avec sa copine
Tanrıça Athena, intikam olarak denizden yükselen bir yılan göndermiş. Laocoön'u ve oğullarını yok etsin diye.
Pour se venger, la déesse Athéna a fait surgir deux serpents qui ont tué Laocoon et ses fils.
Fotoğraf yok ama kendisiyle ilgili cevaplandırdığı soruların birkaçı Naomi'ninkilerle aynı.
Pas de photo, mais plusieurs de ses réponses sont identiques à celles de Naomi.
Tahmin edeyim : Sabit bir işi yok, bozuk ağızlı aileleri, sürekli kontrol eder, hiç parası olmaz, Herzaman senin ödemeni ister.
Pas d'emploi stable, crache sur ses parents, jaloux, n'a jamais d'argent, te fait payer.
- Telefonunu tekrar kontrol ettim. Tuhaf bir arama kaydı yok.
Aucun appel anormal sur ses relevés téléphoniques.
O telefon görüşmeleri dışında telefon kayıtlarında yeni bir bağlantının izi bile yok.
Hormis ses appels en PCV, aucun nouveau contact n'apparaît sur ses relevés.
Boğuşma izleri var. Ama tırnaklarının altında kimsenin derisi yok. Sadece plastik var.
Il y a des traces de lutte, mais aucun matériel génétique sous ses ongles, sauf du caoutchouc.
Sen Üçlemeci'yi yok etmekle Jonah'a cinayetten sıyrılmak için muhteşem bir bahane vermiş oldun.
Quand tu as tué Trinity, Tu as donné à Jonah un alibi parfait à Jonah pour ses meurtres.
Ayakkabısında çamur var ama gaz ve fren pedalında yok.
Nous avons de la boue sur ses chaussures mais pas sur l'accélérateur ou le frein.
"Bu binayı içindekilerle beraber yok et" in neresini anlamadın?
Détruire l'immeuble et ses occupants, c'était si compliqué? Désolée.
- Nedenmiş? Genç yaştaki hamileliği teşvik ediyor. Hikaye ve karakterlerin hiç bir değeri yok.
Elle encourage les grossesses précoces, ses personnages sont nuls et elle cherche tellement à mettre de l'humour partout qu'elle nous fait passer pour des pétasses mièvres sorties d'un livre pour enfants.
İzleri yok etmeye çalışıyormuş.
Elle essayait de cacher ses traces.
Yok tuvalet derdi, yok yemek derdi hayır, daha da kötüsü, her kafadan bir ses çıkacak.
La salle de bain, la nourriture, et pire, ils interfèrent.
Nadia, Rodrigo'yu suçlarıyla ilişkilendirebilecek onu yok etmemiz için tek şansımız.
Nadia sera parfaite pour lier Rodrigo à ses crimes et l'arrêter.
Akciğerine kan toplanıyor ve bunu durduracağım bir sik yok burada.
Il a du sang dans ses poumons et ils se remplissent... Et il n'y a rien ici que je puisse utiliser pour arrêter ça putain!
Ama fark ettim ki abimin sırtından geçinmek başka bir şey ama o artık yok ve şimdi eşyaları da gitti.
Vivre aux crochets de mon frère, c'est une chose. Mais il est parti. Ses affaires aussi.
Bağlantıya geçtim. Parayı kaldırdıktan sonra izini nasıl yok edeceğini bile söyledim.
Je l'ai contacté directement, lui ai appris à couvrir ses traces.
Çocuğun ciğerlerinde köpük yok.
- Pas d'écume dans ses poumons.
Motor fonksiyonlarında veya idrak yeteneğinde kalıcı bir hasar yok.
Aucun dommage permanent de ses fonctions motrices et cognitives.
Oto-ses olmadan, muhteşem bateri dışında bir şeyimiz yok.
- Sans auto-tune, on a qu'une batteuse d'enfer. Sans ça, c'est fichu.
Yok.Koca memeleri ve incecik bir beli var. Üzgünüm.
Pas avec ses gros lolos et son tour de taille.
Serena'nın ağzını hazırlıklar hakkında bıçak açmıyor, Ne giyeceğim hakkında hiç fikrim yok.
Serena est si discrète sur ses préparatifs que je ne sais même pas quoi choisir.
O herifin kendini beğenmiş tavırları yok mu, gıcık alıyorum.
Je ne sais pas ce qui est pire son attitude arrogante ou ses TOC.
O adamlara yaptırmak istediğiniz şeylerin bilimle alakası yok.
Ce que vous voulez de ses hommes, c'est pas de la science.
Hayran mektuplarında bir şey yok bu da o mektupları sakladığı manasına gelir.
- Pas dans ses lettres de fans. Ce qui veut dire qu'elle le cache.
Hiçbir fikrim yok. Leo'nun seninle konuştuğu bir ses kaydı var elimizde Sam'i öldürmekle ilgili bir kayıt.
On a l'enregistrement où Leo te parle de tuer Sam.
Bir kızarıklığı yok ve her şey normal görünüyor.
Il n'a pas de rash et ses signes vitaux sont normaux.
Cep telefonundan aradım ama ses seda yok.
J'ai essayé de l'appeler mais rien.
Vampir veya şeytanla çiftleşme teorisi dışında bir şey yok.
Hormis ses théories sur les vampires et les succubes, non.
Belki de, düşüncesizce davranırsa sorunlarının büyülü bir şekilde..... yok olacağını sandı.
Il pensait peut-être qu'en agissant impulsivement ses problèmes disparaîtraient.
- Hayır. Kendi pisliğini temizlemesi için bir eniği göndermezsin. Aslında, senin bir eniğin bile yok.
Le chiot ne nettoie pas ses bêtises, même si on vit mieux sans.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65