Sevmiyor translate French
3,071 parallel translation
- Artık beni sevmiyor musun?
Tu ne m'aimes plus?
Beni sevmiyor.. dava et beni
Elle me déteste. Fais-moi un procès!
O, seni sevmiyor o, Chhaya'yı seviyor.
Il ne t'aime pas, il aime Chhaya.
Şovda çalışmayı sevmiyor olmalı.
Il ne doit pas aimer travailler sur le spectacle. Nat!
Kral ile kraliçe yeğenlerini sandığımız kadar sevmiyor herhalde.
Ils ne l'aiment pas autant que nous le pensions.
Piyasa yatırım bankalarını sevmiyor, değil mi?
Le marché n'aime pas les banques d'investissement?
Seni sevmiyor.
Il ne t'aime pas.
Rags yıkanmayı sevmiyor.
- Il aime pas les bains.
Belli ki Remus sevmiyor.
Je suppose que Remus ne peut pas.
Tardis'in sesini sevmiyor.
Elle n'aime pas le bruit du TARDIS.
Onu sevmiyor muydun?
- Tu l'aimais pas?
Bir yaştan sonra "Neden kimse seni sevmiyor?" diyorsun.
Après un certain âge, on se dit : "Pourquoi personne t'aime?"
Seni sevmiyor, bunu biliyorsun.
Il ne t'aime pas, tu sais.
Bunun hakkında konuşmayı sevmiyor.
Il n'aime pas en parler.
- Hayır sevmiyor.
- Non, il ne t'aime pas.
O adamı sevmiyor diye maça gidemiyorum.
Elle n'aime pas ce type. Alors je suis privé de match.
Daha önce sevmiyor muydun?
Tu ne m'aimais pas avant?
- Oturmayı sevmiyor.
- Il n'aime pas s'asseoir.
Vince fayton gezilerini pek sevmiyor.
Vince n'aime pas les tours en calèche.
Efendin, Lannisterlar'ı pek sevmiyor gibi.
Votre maitre n'a pas l'air d'aimer les Lannister.
Eve yalnız gitmemi sevmiyor.
Il n'aime pas que je rentre seule.
Tanrı'yı sevmiyor musun, Cesare?
N'aimes-tu pas Dieu, César?
Evet, bu kaplan kafese tıkılmayı hiç sevmiyor.
Ce tigre n'aime pas être en cage.
Kimse beni böyle sevmiyor. Anca bana kızıyorlar.
Personne n'est avec moi pour l'amour et à se mettre en colère sur moi,
Korkarım Bayan Crawley geri planda kalmayı sevmiyor, efendim.
J'ai bien peur que Mme Crawley ne veuille pas jouer les seconds rôles, Monsieur.
İnsanlar seni neden sevmiyor biliyor musun?
Vous vous demandez parfois pourquoi vous êtes si impopulaire?
Bennet'i sevmiyor musunuz?
Vous l'aimez pas?
Kadın seni pek sevmiyor.
Ce n'est pas une de tes fans.
- Wilfred? - Sırf Kristen seni sevmiyor, diye onu da kızdırmak istiyorsun.
T'es en colère contre Kristen parce qu'elle ne t'aime pas, donc tu veux que je sois en colère contre elle, aussi.
Seni sevmiyor işte. Kabullen bunu.
Elle ne t'aimes pas.
Kristen seni sevmiyor diye böyle yapıyorsun.
Tu fais ça parce que Kristen ne t'aime pas.
Frances onu sevmiyor, Ray.
Ça ne plaît pas à Frances.
Kötü biri yani. Butters'ı sevmiyor, değil mi?
hein?
- Lincoln, kızarmış ekmek sevmiyor musun?
Tu n'aimes pas le pain grillé?
Baban seni sevmiyor.
"Ton père ne t'aime pas."
Kimse kimseyi gerçekten sevmiyor.
Personne n'aime réélement personne.
Çünkü seni suçlu çıkaramayacak kadar sevmiyor.
Parce qu'elle ne vous aime pas assez pour "ne pas vous condamner"
- Devlet okulunu sevmiyor musun?
Tu n'aimes pas l'école publique?
anlaşılan, kimse bu şarkıyı sevmiyor.
Il s'avère que personne n'aime cette chanson.
Evet de grev yaptığım için beni hiç sevmiyor.
- Oui, mais il me hait moi.
- Seni sevmiyor.
- Elle t'aime pas.
Seni sevmiyor.
Elle t'aime pas.
İşteki biri beni sevmiyor gibi.
Ah, un gars au travail ne semble pas m'aimer.
Artık beni sevmiyor musun?
Tu m'aimes plus?
Eşcinseller neden çizgi film sevmiyor ki?
Les gays aiment pas les dessins animés?
Baban bu yüzden karnabaharı hiç sevmiyor.
C'est pour ça qu'il déteste le chou-fleur.
Onu sevmiyor musun?
Tu l'aimes pas?
Oyunculuğu sevmiyor musun?
Ça te tente?
Hiç sevmiyor hem de.
Ça ne lui plaît pas.
Çocuklar buradayken ne kadar nefret ettiğini bir anlığına unutmuştum ; ancak sahiden de onu sevmiyor.
Tu sais pourquoi je veux épouser Sophia?
Sevmiyor musun yoksa tanımıyor musun?
Tu aimes pas?