English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sorun yok

Sorun yok translate French

19,405 parallel translation
- Sorun yok. - Bir tane çarpmak daha iyi hissettirir mi?
Tu irais mieux si tu me frappais?
Bir çift psikopat ev sahibi tarafından dövülüp sorgulanmış da olsam sorun yok! C'est la guerre! { Savaş bu!
J'ai été tabassé et interrogé par des hôtes psychopathes, mais bon, c'est la guerre.
Sorun yok Clara.
Pas de problème, madame Clara.
Hayır sorun yok. Kimseyi yargılamıyorum.
Mais, très bien, je ne porte pas de jugement.
- Aramızda sorun yok değil mi?
Tout va bien. Super.
- Hiç sorun yok.
Tout va bien.
Sorun yok!
Tout va bien.
Endişelenme. Sorun yok.
Oh, t'en fais pas, c'est pas grave
Sorun yok.
Ca va.
Sorun yok.
- C'est bon.
Hayır sorun yok dostum.
Oh, non, t'inquiètes bro.
Sorun yok. Emin ol.
Tout va bien se passer.
Güneş! Sorun yok.
Le soleil!
- Sorun yok.
C'est bon.
Sorun yok.
Aucun problème.
Sorun yok Christy.
C'est bon, Christy.
Benim için sorun yok.
Ça me va.
"Paula'ya" "Mesaj silindi, sorun yok!"
Message supprimé, c'est bon!
"Rebecca'dan" "Mesaj silindi, sorun yok!"
Message supprimé, c'est bon!
Sorun yok.
Pas de question.
- Sorun yok Thelonious.
Tout va bien Thelonious.
Taşınmam gerekmiyor, Cameron'da da sorun yok.
Je n'ai pas besoin de déménager, et Cameron est super.
Sorun yok.
C'était rien.
Hayır. Sorun yok.
C'est pas la peine.
Sorun yok sorun yok.
OK. OK.
Sorun yok Vanessa.
C'est bon, Vanessa.
Sorun yok.
C'est d'accord.
Canlı olmadığımdan sorun yok gibi.
On dirait que tu n'es pas un problème pour eux.
Deniz suyu olduğu sürece sorun yok!
Tant que nous avions de l'eau de mer, bien sur.
- Sorun yok.
C'est... bon.
- Sorun yok gibi.
Ça à l'air bon.
Sorun yok.
C'est bon.
Sorun yok.
Tu sais quoi, ça va.
Bence sorun yok.
[SOUPIRS] Je pense qu'il est correct.
Sorun yok, biraz daha enerji yüklemek gerek sadece.
♪ House ♪ Okay. Un peu plus d'énergie funk la dedans!
Sorun yok, kötü bir örnekti.
Ça fait rien.
Bilmiyorum ama sorun buysa fişi çekecek kimse yok.
Je ne sais pas, mais même si c'était le cas, il n'y a personne pour la débrancher.
Sorun şu ki Bahari'nin yüzölçümü 500.000 kilometre kare ve İç Güvenliğin elinde bu silahın izini sürebilecek teknoloji yok.
Et le problème c'est que Bahari fait 200 000 km ², et la Sécurité Intérieure n'a pas la technologie pour retrouver cette arme.
yapmam mümkün değil. Sorun yok.
- Je ne peux pas.
Bir şüpheliyi yakalamaya çalışıyorum sorun şu ki, nerede olduğunu bilen yok gibi.
J'essaie de mettre la main sur un suspect, mais personne ne sait où il est.
Sorun yok.
Tout va bien.
Yok, yok, sorun değil.
Je n'ai pas à venir. Non, non.
- Aramızda sorun yok sanıyordum.
Je pensais qu'on était en bon terme.
Sorun sorularınızı. Saklayacak hiçbir şeyim yok, Albay.
Posez-moi vos questions, je n'ai rien à cacher.
Sorun yok beyler.
Ça va.
Tamam. Sorun yok.
Ça va.
Sorun yok.
Ça va.
Sorun yok.
C'est cool.
Elçilerin Zaman'ı yok etmesini engellemek için yollar arıyorduk ama sorun buradaydı bunu yapmalarına biz imkan sağladık.
Nous tentions d'arrêter les Messagers effondrant le temps, mais c'était ça... c'est ce qui leur a permis de le faire.
- Sorun yok. Bir şeyin yok.
C'est rien, tout va bien.
Yok, o sorun çözüldü.
Non, ce problème est résolu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]