English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Umut yok

Umut yok translate French

415 parallel translation
Tıpkı şuan Pres'in yapmaya çalıştığı gibi, ki hiç umut yok.
Comme Pres est en train de le faire, en vain.
- Hiç umut yok mu? - Hayır.
Il n'y a pas d'espoir?
Hiç umut yok.
Sans espoir!
Onlardan yakayı kurtarana dek senin için umut yok.
Il faut t'en débarrasser. Sinon, c'est foutu.
Boynuma ipi dolayan şeyin senin ifaden olduğunu göz önüne alırsak... daha sıcak bir bakış beklememelisin. - Hiç umut yok mu?
Votre témoignage m'ayant mis la corde au cou je ne puis vous regarder avec affection.
Hiç umut yok, hem de hiç.
Il n'y a aucun espoir.
Hiç umut yok.
Désespérée!
- Hiç umut yok, hanımım.
- Désespéré. Complètement désespéré.
Umut yok.
Ah tant pis!
Hiç umut yok
Saura qu'elle est perdue
- Hiç umut yok.
- Elle sera perdue.
Belki gözlerini tedavi edebiliriz, ama uzun yaşayamaz. Sanırım... hiç umut yok?
Peut-être pourrons-nous guérir ses yeux, mais il ne vivra pas longtemps.
- Umut yok, değil mi? - Hayır.
- Et ça n'augure rien de bon?
Yahudi kardeşlerim artık bizim için bir umut yok.
Mes frères juifs! Pour nous, bien sûr, il n'y a rien à faire.
Zerre kadar umut yok. Yeniden evlenmeye hiç niyetli değil.
Elle n'a absolument aucune intention de se remarier.
Umut yok, pes ediyorum.
Sans espoir. Je renonce.
Daha fazla umut yok.
C'est sans espoir.
Onlar için umut yok peder.
Il n'y a pas d'espoir pour eux, mon Père.
- Hiç umut yok. - Ne diyorsunuz Bayan Annie?
Il n'y en a pas.
- Hiç umut yok.
Pour notre bien à tous, Mills?
Dışardan umut yok.
Inutile.
Onu hastaneye götürdüler, ama hiç umut yok.
Il s'est tué d'un coup de fusil.
Hiç umut yok!
BARBARA : Oh... c'est sans espoir!
Doktor, umut yok.
Docteur, il n'y a aucun espoir.
Clouseau'yu ortadan kaldırmadığım sürece umut yok.
Il n'y a aucun espoir, à moins que je puisse me débarrasser de Clouseau.
Hiç umut yok.
Ça ne sert à rien.
- O zaman hiç umut yok.
- Il n'y a plus d'espoir, alors?
Bu yolda umut yok, daralıyor.
Ça ne sert à rien d'aller par là, ça s'élargit.
Korkarım pek umut yok Barbara.
J'ai peur qu'il n'y ait aucun espoir.
Onlar için hiç umut yok.
Leur cas est désespéré...
Ama umut yok.
Mais c'est sans espoir.
Gördün mü? Hiç umut yok.
Je m'en doutais...
Umut yok, dibi olmayan bir çukur.
Il n'y a aucun espoir.
- Hiç umut yok mu?
- Aucun espoir pour cet homme?
Hiç umut yok.
Il n'y a donc aucun espoir.
Sen umutsuz vakasın. Sende hiç umut yok.
Tu es vraiment un cas désespéré.
Hiç mi umut yok?
Aucun espoir?
Hiç umut yok.
C'est sans espoir.
Umut yok...
Sans espoir.
Kötü bir niyetim yok ama daha iyiye gitmek adına hiçbir umut olmaksızın dilenciler gibi yaşamak için gelmedik buraya!
Je veux le mal de personne. Mais on n'est pas nés pour vivre en miséreux..... sans espoir d'amélioration.
Bir süreliğine kurtları kapıdan uzak tuttuk ama şimdi hiç umut yok! Döktüğümüz tere mi?
On en a bavé pour les faire!
Hele beyaz olanları yok mu, eskisi gibi umut kokan, gençlik kokan, aşk kokan. "
"temps des lilas blancs " qui murmurent et évoquent un parfum d'autrefois, "la jeunesse, l'espoir et l'amour."
Umut yok, efendim.
Rien.
Bunu umut ettiğim falan yok...
Non, je ne le souhaite pas.
Umut ettiğim başka hiçbir şey yok. Sadece bu.
Je n'espère rien d'autre... que ceci.
İdealler, umut, her şey yok edilirken bizler bazı ideallere tutunmaya çalışıyoruz.
Il faut que nous gardions un espoir alors même qu'on détruit tout.
Hiç umut yok.
Ce n'est pas une idylle.
Umut yok mu?
Rien à faire?
Bu evde hiç umut yok.
C'est désespéré.
Umut verecek tek sözün bile mi yok?
Trouve des mots qui me réconfortent!
- Tüm hayatım mücadele ederek, umut ederek ve hayatın da bu umutları yok etmeye çalışmasıyla geçti.
et à espérer. La vie a essayé de détruire ces espoirs.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]