English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ U ] / Uzat

Uzat translate French

4,033 parallel translation
Bir dönem uzatıcak.
- Enfin, elle a besoin de prendre un semestre de repos.
"'C'kolunu,'D'noktasındaki yatak çerçevesiyle hizalamak için uzatın. "
" Étendre la branche'C'pour l'aligner pour aligner le cadre du lit au point'D'".
* Aşkını uzat o halde *
♪ so hand over your love'cause it s heavy in the middle ♪
Evet, biraz daha uzat. Tekdüze bir şey olmasın.
♪ I mnow yeah, va juste le chercher Tu est juste un peu plat.
- Sadece bana uzat.
- Donne-la-moi.
Ve ne zaman yılbaşı için kız kardeşim Anita'lara gitsek ve birisi "Domuz budu uzatır mısın?" dese Fernonda her zaman "Anita orada oturuyor ya." diyor.
Et chaque fois nous allons à la maison de ma soeur Anita pour Noël, et quelqu'un dit "donnes moi le jambon" Fernando dit toujours, "Anita est juste ici"
Akıl sağlığıma ne cüretle dil uzatırsın?
Comment oses-tu douter de mon équilibre mental?
Masanın üstündeki kablo bağlarından uzatır mısın lütfen?
Passe-moi un de ces liens de serrage sur la table, là.
Şu gevrek kutusunu uzatır mısınız?
Vous pouvez m'aider à attraper cette boite de céréales?
Uzatılmış garantisi var ama, sorun yok yani.
Mais il a la garantie prolongée, donc c'est bien.
Elinizi uzatın.
Donnez moi votre main.
Sana dostluk elini uzatıyor.
Il te tend une main amicale.
Burayı uzatıyoruz, değil mi? Özür dilerim.
Donc tu t'échappes, hein? Donc... ♪ Ma mère m'a dit quand j'étais petite ♪ Saut - ♪ Tous nés superstars
Sakıncası yoksa uzatır mısın?
Tu veux me la chercher?
Birine kağıtları uzatıp "Burası, burayı imzala" diyemezsin.
Tu ne balance simplement pas des papiers à quelqu'un en lui disant, " Tiens.
İlk kısmı uzat.
Ok. Donc hey, tout le monde, tenez la première.
- Öyle. - Tereyağını uzatır mısın lütfen?
Tu peux me passer le beurre?
Azıcık zamanım var ve sen uzatıyorsun.
J'ai pas beaucoup de temps et tu traines.
Kraliçe, kapağın mührünü azcık da olsa kırıp,... dilini dışarıya uzatır ve diğer arıların onu beslemesini ister.
La reine n'ouvre qu'une petite partie du couvercle de sa cellule, et sort sa trompe pour se faire nourrir tout en restant dans sa cellule.
Sana bir cankurtaran halatı uzatıyorum.
Je te donne une roue de secours.
Patatesi uzatır mısın?
Tu peux me passer les pommes de terre, s'il te plaît?
Eti uzatır mısın?
Tu peux me passer le corned beef s'il te plaît?
Elini uzatırsan parmaklarını kırarım.
Touche moi encore et je te brise la clavicule
Elimi uzatıyorum, sadece onu kavra.
Je met la corde là, il suffit juste de la prendre.
Kekleri uzat ve zıpla.
Passe moi les cupcakes et saute
Owen, patatesleri uzatır mısın? Yoksa çok mu sıkboğaz ediyorum seni?
Owen, pourrais-tu me passer les pommes de terre, ou bien est-ce je te commande trop?
Bileğini uzat.
Donne-moi ton poignet.
Bu olay esnasında uzatılmış izindeydim.
C'était durant mon congé sabbatique.
Elini uzat kardeşim!
Un coup de main, frère!
Sızıntı haberini uzatabildiğince uzatır.
Il contient la fuite autant qu'il peut.
Ryan'ın dediğine göre Martin 6 yıl boyunca uzatılmış görevde kalmış. 6 yıl.
Ryan a dit que Martin était en mission longue durée depuis six ans.
Elini uzat.
Tend ta main.
Bize merhamet maskesi altında boş bir el uzatılıyor.
La main vide, s'étendant pour aider sous l'apparence d'affection.
Çakmağını uzatır mısın?
Vous avez du feu?
Ellerinizi uzatın.
Mettez les mains en l'air.
Karen alışverişini yaparken ona bir kartvizit uzatıyor.
Maintenant, il remet une carte de visite à Karen pendant qu'elle fait ses courses.
Patatesi uzat lütfen.
J'aurais juste aimé savoir ce qu'il faisait. Passe moi les pommes de terre s'il te plait.
Bana döner testereyi uzatır mısın?
Pouvez-vous me remettre la scie rotative?
Sağ eliniz yerde sabitken, sol kolunuzu kaldırın ve çatıya doğru uzatın ve yetişmeye çalışın.
Avec votre main droite à plat sur le sol, prenez et étendez votre bras gauche vers le plafond.
Metal sondayı uzatır mısın?
{ \ pos ( 192,220 ) } Tu peux me donner la sonde?
Acı sosu uzatır mısın?
Je peux avoir cette sauce forte?
Bana şok tabancasını uzat dostum, hadi.
Hé, passe-moi le taser, mec, allez.
Bana tepsiyi uzat ve daha fazla gazlı bez ver.
Donne-moi le plateau et beaucoup plus de gaze.
Bardağı uzat bana.
Passe moi le verre.
Not defterini uzatıver.
Le bloc-notes, stp.
Ve neden bu işi bu kadar uzatıyorsun ki?
et pourquoi tu avais besoin de créer un si gros problème a propos de ça?
Dostum, sanki elini uzatıp beynimi avucuna aldı ve sıktı.
C'est comme si elle pourrait mettre la main, droit dans ton cerveau et serrer.
- Hemen bir sakal uzatıp düşüneyim.
Hmm. Laisse moi faire pousser ma barbe et y réfléchir
- Biraz, biraz daha uzat.
Pause... pause... pause plus longtemps.
Uzat.
Va chercher.
Kırmızı boncukları uzatır mısın, lütfen?
Tu me passer les perles rouges, s'il te plait?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]