Var efendim translate French
3,303 parallel translation
- Cobb için var efendim.
- Pour Cobb, si, monsieur.
İyi bir gözünüz var efendim.
Bien vu.
- Davetiyeniz var mı efendim?
Vous avez une invitation?
Efendim Düzey 6'da bir kutup ayısı var.
Ours polaire au niveau 6.
Sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı, efendim?
Autre chose, monsieur?
Evde erkek var mı? Hayır efendim.
Y a des hommes dans cette maison?
Efendim, bir sorun var.
Mais monsieur, quelque chose cloche.
Efendim, izninizle bir şey daha var.
Encore une chose.
- Papyonunda leke var. - Efendim.
Il y a une tache sur votre nœud papillon.
Anlıyorum ki, bu iki şüpheliyle ilgili endişeleriniz var dedektif? Evet efendim.
Je présume que ce sont les deux suspects dans votre affaire?
- Koç? - Efendim? - Bir dakikanız var mı?
- Coach, vous avez une minute?
Hayır efendim. Tarla faresi değil, köstebek var.
Non, monsieur... une taupe, pas un mulot.
Efendim, yani Hank bir tarzınızın olmasını takdir ediyorum ama benim de var.
Monsieur, pardon, Hank. J'apprécie votre façon de faire, mais j'ai la mienne.
Efendim, sanırım bir yol daha var.
Je crois qu'il y a une autre option.
Efendim, tahliye edilmeye karşı çıkan bir apartman sakini var.
Un résident refuse de partir.
Tabii. Efendim, bir sorun mu var?
Y a-t-il un problème?
Saygısızlık etmek istemem ; ama yapmamız gereken bir füze var, efendim ve bu çipleri de test etmek uzun sürdüğü için kapıyı açsanız da ben de arabayla geçip yükümü boşaltsam.
Monsieur, s.v.p., nous avons un missile à construire et ces puces à tester, alors si vous pouviez juste ouvrir la porte, je pourrais avancer et tout décharger.
Efendim, Langley'den size telefon var.
Vous avez un appel au bureau provenant de Langley.
- Bir numaralı odada pencere var mı? - Hayır, efendim.
Une fenêtre en salle d'examen un?
Efendim, villada bir kişi daha var.
Un autre intrus.
Var olduklarına inanıyor musunuz, efendim?
Vous y croyez, monsieur?
Vazgeçmemizi ister gibi bir haliniz var, efendim.
C'est à croire que vous voulez qu'on démissionne, chef.
Efendim, sizinle görüşmek isteyen biri var.
Pardon, monsieur. Mais quelqu'un demande à vous voir.
Efendim, aslına bakarsanız hikayenin duymanız gereken bir bölümü daha var.
Il y a une autre partie de l'histoire que vous devriez entendre.
Eski bir kodları var, efendim.
C'est un ancien code, chef.
Efendim, kıyılarımızdan 150 km mesafede bir komünist kalesi var.
Monsieur, un bastion communiste se trouve à 150 km de nos côtes.
Bodrumdan haberleim var, efendim.. Bir asker kaçağı rapor ettiler.
Je viens d'apprendre que la base nous a répertorié absents sans autorisation, Monsieur.
Evet efendim. Var.
Oui, monsieur.
Ondan da fazlası var Mac. Bizim gözümüzü korkutmaya çalışmak istiyor efendim.
C'est plus que ça, il veut nous forcer à se soumettre.
Efendim, gelenler var.
Monsieur, on a un contact à notre portée.
Efendim, burada küçük bir sorunumuz var.
On a un problème, colonel.
Efendim, sizinle konuşmak istediğim başka bir konu var.
Monsieur, je dois vous parler d'autre chose.
Evet efendim, bir sorun mu var?
Y a-t-il un problème?
Bu paraya neden ihtiyacınız var, efendim?
Vous en avez besoin pour une raison?
- Tutsağımız var, efendim. - Ne tür bir tutsak?
- Nous avons une prisonnière.
Efendim, bize vurmasına 2 dakika var.
Deux minutes avant explosion.
Evet, efendim. Amatör radyo operatörü olan bir sivil var.
- J'ai trouvé un civil.
- Bir sorunumuz var efendim. - Yine ne oldu? Son 10 yıldan da geriye gidip polis ve mahkeme kayıtlarını kontrol ettim.
- En consultant les archives administratives depuis 15 ans, j'ai découvert que Littlefair a changé de nom :
- Evet efendim. Bu siyahîlerin bir derse ihtiyaçları var ve biz de bu dersi bu kutsal alanda bunu söylemeye cüret ediyorum ama demir yumrukla vereceğiz.
Ces nègres ont besoin d'une leçon et nous allons la leur donner avec, et oserai-je le dire en ces lieux saints, une poigne de fer?
- Var, efendim.
- Nous en avons en effet, monsieur.
Üstünde ne kadar var? - Efendim?
- T'as combien?
Demek istediğim haydudun henüz herhangi bir hata yapmamış olması efendim. Bir fikrin var mı?
- Le cambrioleur n'a pas commis la moindre erreur.
Üzgünüm efendim öksürük şurubu için 2 şişe kısıtlaması var.
Désolé, monsieur, vous avez deux bouteilles de sirop en trop... C'est le règlement.
Var, efendim.
Oui il y en a une, Monsieur.
Alameda'nın dışında Dördüncü Askeri Keşif Birliği var, efendim.
La quatrième compagnie de reconnaissance - hors d'Alameda, monsieur.
- Sende de orak hücre var Lebo kendinin de bu ilaçlardan kullandığına emin ol. - Peki efendim. - Söz veriyor musun?
Vous souffrez de la drépanocytose, Lebo, alors prenez-en aussi.
Oldukça ağır bir yükünüz var büyük tüccar, efendim.
Vous avez tant de responsabilités, ministre.
Efendim, TV'de görmeniz gereken bir adam var.
Vous devriez venir voir, à la télé...
- Hayır efendim. Artık var.
Maintenant, si.
Kendine has bir güzelliği var, Efendim.
Elle est charmante, mon seigneur.
Efendim, şu an yirmi yedi odamızda misafirimiz var.
Aujourd'hui, 27 chambres sont réservées.