Yirmi dakika translate French
608 parallel translation
Yemeğe yirmi dakika var.
Vingt minutes d'arrêt pour le repas. "
Tren yirmi dakika sonra hareket edecek.
Le train repart dans 20 minutes.
Bir saat yirmi dakika sonra orada olacağız.
Nous arriverons dans une heure vingt.
Araba yirmi dakika içinde orada olacak.
L'auto y sera en 20 minutes.
Kanı bulamasanız yirmi dakika içinde ölecek.
Vous serez mort dans 20 minutes sans lui.
- Yirmi dakika, daha erken değil.
20 minutes! Pas avant!
Yirmi dakika bile sürmez.
Et en moins de 20 minutes.
Bize yirmi dakika verin, vereceksiniz, değil mi?
- Donnez-nous 20 minutes. A plus.
Bilmiyorum, yirmi dakika, belkide yarım saattir.
Je ne sais pas, une demi-heure...
Peredelkino. Trenle yirmi dakika.
Pérédelkino... 20 minutes par le train.
Genç dostum, zaten öleceksem öleceğim andan on ya da yirmi dakika önce ya da sonra ölmemin ne önemi var ki?
Jeune ami, qu'importe si je meurs... dix ou vingt minutes au-delà du point... où je devrais mourir?
En fazla yirmi dakika.
Vingt, maximum.
Yirmi dakika kadar sonra oraya dönüp onu aliriz.
On passera Ie prendre dans 20 minutes.
- Yirmi dakika.
- Vingt minutes.
Bu arada ben de arka kapıdan çıkıp yirmi dakika sonra burada buluşuruz. Tamam mı?
- On se retrouve ici dans 20 minutes?
Dubrovka'ya gitti yirmi dakika önce.
Il est parti pour Doubrovka. il y a une vingtaine de minutes.
Ben de yirmi dakika geç kaldım.
J'ai moi-même 20 minutes de retard.
Yirmi dakika içinde beni % 100 iyileştirdin.
Je me sens déjà beaucoup mieux.
Süvari birliği yirmi dakika içinde saldırıya geçecek.
La cavalerie attaquera dans 20 minutes.
Yirmi dakika sonra aynı telefondan.
- Vingt minutes plus tard, du même endroit.
Yirmi dakika önce meyve suyu istemiştim.
Ecoutez, j'ai commandé cette bouteille il y a 20 minutes.
Üç saat yirmi dakika içinde bulut Mantiles'e ulaþacak.
Dans trois heures et 20 minutes, le nuage atteindra Mantilles.
O işinizi evlendikten yirmi dakika sonra yapmalıydınız.
Tu dois être au tribunal dans 20 mn.
Her yirmi dakika çekmem gerekiyor.
Vous savez, je dois tourner 20 minutes par mois, alors...
Bu saçmalığa yirmi dakika daha devam edin Hans. Daha sonra da yol engellerini hazırlayın.
Qu'ils continuent pendant une vingtaine de minutes, puis petit à petit, barrez les routes.
Yani yirmi dakika zamanın varsa, o liste altındakilere bakıyorsun... ve sana o sürede pişirebileceğin bütün yemekleri söylüyor.
Si tu n'as que vingt minutes, tu ouvres à la bonne page et tu as toutes les recettes faisables en vingt minutes.
Sonra onu sudan çıkarır, kurular, şezlonga oturtursun... içeri geri gitmeden önce en az yirmi dakika dinlenmeli.
Puis tu le fais sortir et tu l'installes sur une chaise longue. Il doit attendre vingt minutes avant de pouvoir y retourner.
Motorla yirmi dakika, yarım saat falan sürer.
On n'en a que pour 20 minutes en scooter.
Üzgünüm. Sizin tarifinize uyan bir kazazede yirmi dakika önce öldü.
Je regrette, mais un accidenté ressemblant à ça est mort... il y a 20 minutes.
- Anlaşıldı. Yirmi dakika içinde oradayım.
J'y suis dans 20 minutes.
Yirmi dakika geçti, Harry.
20 minutes. C'est 10 minutes de trop, Harry.
Spagettinin yirmi dakika daha zamanı varmış bence. Diri olsun demiştin.
Tes spaghetti auraient dû bouillir 20 minute de plus.
Yirmi dakika sonra sizi gazeteden alırım.
Je vous prends dans 20 minutes devant le bâtiment.
Yirmi dakika sonra dersim başlıyor.
J'ai un cours dans 20 minutes.
Yirmi dakika sonra arabadan indiğinde... gariptir, artık bir Çinli değil, beyaz ırktan biridir.
Quand il sort de la voiture 20 minutes plus tard... il n'est plus Chinois... mais, Blanc.
Yirmi dakika ve yaklaşıyor.
Vingt minutes, verrouillage.
Yirmi dakika önce, Paris'le bir telefon görüşmesi yaptım.
Un appel de Paris, il y a vingt minutes.
Beni yirmi dakika sonra tekrar ara, olur mu?
Rappelle-moi dans vingt minutes, d'accord?
Dört buçuğu bir dakika, yirmi beş saniye geçiyor.
Quatre heures et demi passées de seize minutes.
Yirmi dakika içinde hava vermeye başlayacağız.
On aura de l'air insufflé environ 20 minutes, Docteur.
- On dakika ve yirmi saniye.
- En 10 min et 2 s, capitaine.
Hem de bir dakika yirmi saniye içersinde.
Parce qu'on file d'ici dans 80 secondes.
- Yirmi beş dakika. Yetişebilecek miyiz?
- Vingt-cinq minutes.
O zaman fırından alabilirsiniz, yirmi beş dakika. Hayır, hayır yeterli.
Retirez-le, parce que 25 minutes par livre c'est amplement suffisant.
- Yirmi, otuz dakika.
20 ou 30 minutes.
Yirmi beş dakika içerisinde tüm uçak parçalarına ayrılacak.
- Dans 25 minutes, l'avion s'écrasera.
- Ne kadar zamanımız var? - Yirmi bir dakika efendim.
- De combien de temps dispose-t-on?
Mantilles'e uzaklık tam olarak yirmi altı dakika efendim.
Rien de plus. Le nuage est à exactement 26 minutes de Mantilles.
Kabaca... Ondört saat, dokuz dakika ve yirmi saniye kalmış.
Je dirai... à vue de nez... 14 heures, 9 minutes et 20 secondes.
Yirmi dakika.
Vingt minutes.
Yirmi sekiz dakika.
28 minutes.
dakika 21
yirmi 182
yirmi yedi 16
yirmi altı 18
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22
yirmi 182
yirmi yedi 16
yirmi altı 18
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22