Yirmi bir translate French
992 parallel translation
Yirmi bir bin.
6400 mètres.
- Yirmi bir gün ne yapacagïm?
- 21 jours, mais je vais faire quoi?
Yirmi bir.
21. J'arrête.
Yirmi bir uçak kalktı, ondokuzu döndü efendim.
21 au départ, 19 au retour.
Kendi kralımız için sadece yirmi bir pare atarız.
Notre roi n'en requiert que 21.
Estelle Hohengarten, Texas'lı bir yirmi bir oyuncusu.
Estelle Hohengarten, la croupière du blackjack qui vient du Texas.
Şimdiden üç gün geçti bile. Yirmi bir günden üçü gitti.
Tu as déjà perdu 3 jours sur 21.
- Üç. Bu yirmi bir rupee yapar.
Ce qui fait 21 roupies.
- Yirmi bir. - Yirmi iki. Herkes burada efendim.
Nous sommes 22 sir.
Hükümet, canlı ya da ölü yakalanması karşılığında yirmi binlik bir ödül koymuştu.
Le gouvernement offre une prime de 20 000 pour lui, mort ou vif.
Yirmi yıldır trolle avlanıyorum Portekizli... insan eli değmedikçe bir ağın böyle dolaştığını hiç görmedim.
Je pêche depuis 20 ans, le Portugais! J'ai jamais vu une ligne vriller toute seule!
Dört buçuğu bir dakika, yirmi beş saniye geçiyor.
Quatre heures et demi passées de seize minutes.
İyi bir avukat tutarsan, yirmi yıl.
Vingt ans, avec un bon avocat.
Size bir şey söyleyeyim. Kazanamayacağınıza bire yirmi bahse girerim. - Onları görmedim bile.
Moi, je vais vous dire... je parie que les autres vous battraient à plates coutures.
Bir bardak şaraba yirmi damla, yeterince ılık olsun.
20 gouttes dans du vin bien chaud.
Bir düzine kaynak kitap kullanarak derlenmiş yirmi üç sayfa.
23 pages pour lesquelles j'ai consulté une douzaine de livres.
Dört çıngıraklı yılanla yatan bir adama sigorta yapacak kadar aptal hızlı konuşan satıcı çetesi beni hasta ediyor. Yirmi altı yıldır aynı şey Walter ve ben...
J'en ai marre de ces courtiers idiots qui assureraient un type qui dort avec ses serpents à sonnette.
Pek bir şey yok. Yirmi altı yıllık deneyim istatistikler ve midemdeki bu beton parçası hariç.
Rien que 26 années d'expérience, mes statistiques, et cette brique dans mon estomac.
Yirmi yaşında güzel bir kızsın.
- 20 ans. 20 ans... Et vous êtes jolie.
Bu profesyonel bir görüşme ise, ücretim yirmi şilin.
Si c'est une consultation, ce sera une guinée.
Fena bir yaşam sayılmaz Ole. Yirmi yıl ve emeklisin. Başlangıç için yılda $ 2,200 kazanacaksın.
C'est pas mal, la retraite au bout de 20 ans et 2 200 dollars pour commencer.
Yirmi yıldır ondan söz edip duruyorum. Yayıncılara bir sonraki bahar teslim edeceğim sözü verip durdum.
Voilà 20 ans que je promets aux éditeurs De le terminer au printemps.
Bir saat yirmi dakika sonra orada olacağız.
Nous arriverons dans une heure vingt.
Hala yirmi yaşında bir kız mı?
Encore une fille de 20 ans?
Yirmi üç pare selamlama atışından sonra bu onun için tam bir şok olacak efendim.
Il va avoir un sacré choc, quand il aura son salut à 23 coups par le travers.
Yirmi asrı aşkın bir süre boyunca dünyanın kavşağı konumundaydı.
C'est un carrefour depuis plus de vingt siècles.
Yirmi yıl boyunca böyle bir hayatı hayal ettim.
Depuis 20 ans, j'en rêvais!
Yirmi yıldır yolunda gitmeyen bir şey olmadı zaten.
En 20 ans, pas une anicroche!
Bir köle, senin de tanıdığın bir köle sol elini kaldırıp başladı alev alev yanmaya, yirmi çıra biraraya gelmiş gibi.
Un esclave, tu le connais de vue, a levé sa main gauche qui a flambé comme vingt torches.
Hem de bir dakika yirmi saniye içersinde.
Parce qu'on file d'ici dans 80 secondes.
Yirmi yıl boyunca gece gündüz içmek insanda bir iz bırakır.
Vingt ans à boire continuellement, ça change un homme.
Yirmi bir.
Vingt et un.
Sıcaktan yanan bir gemide yirmi dört saat... limanda kaldıktan sonra, büyücüden farksız bir doktoru... veba olmadığıma ikna etmek için sekiz saat uğraştım.
24 h dans le port dans un bateau surchauffé, 8 h à essayer de convaincre un abruti de rebouteux que je n'ai jamais été exposé à la peste bubonique.
Yirmi yıI önce uzay aracı Belerephon bir grup bilim adamıyla buraya inmişti.
Il y a vingt ans, l'astronef Belerephon y a atterri... avec une equipe de savants en mission de recherche.
Son yirmi dört saatte ikinci kez bir erkek bana bunu söylüyor.
Ca fait deux fois en 24 heures qu'un homme me dit ça!
Görevinin ne olduğunu hatırlayan bir öğretmen için tezahürat yapmanıza gerek yok ki ona her ay fahiş bir ücret ödüyorum yani yirmi beş pound.
Aucune raison de faire cette manifestation... pour maîtresse d'école comprenant son devoir... à qui moi paie salaire mensuel exorbitant... de... 25 livres.
Lütfen, lütfen ona bir gün daha verin. Bir yirmi dört saat daha.
S'il vous plaît, donnez-lui encore jour, encore vingt quatre heures...
Bu abartılı bir tahmin. Ara bölgeye girişte yüzde on daha... ve hatta ulaşıldığında yüzde yirmi.
10 % de plus dans le no man s land, et 20 % entre les barbelés.
Evet, her yirmi yılda bir gün ışığına çıkarıyorlar.
Ils ressortent tous les 20 ans.
İki kişiye karşı onbeş yirmi adam, bir ordu.
15 ou 20 hommes poussés à bout, contre deux.
Geçen kışki soğuk algınlığı ve şu parmağıma saplanan kıymığı saymazsak yirmi yıldır hasta bir günüm bile olduğunu sanmıyorum.
Mis à part un petit rhume, l'hiver dernier et une écharde qui a infecté ce doigt-ci, je n'ai pas été malade depuis au moins 20 ans!
Yirmi yıl sonra tıpatıp aynı görünmek hayret verici bir şey.
C'est dingue, d'ailleurs. Après 20 ans, elle n'a pas changé. - Ça fera 10 cents.
Evet, yirmi beş yaşında olmasına rağmen, sakin erkeksi, aynı bir baba gibi.
Oui, il n'a que vingt-cinq ans, mais est calme et masculin, presque comme un père.
Hele bir yirmi yaşıma geleyim herkes ne kadar yetenekli olduğumu görecek.
Attends que je sois majeur et vous verrez!
Yirmi yıllık zafer bir günde, bir saatte yıkıldı!
20 années de gloire envolées en un jour, en une heure.
Önümüzdeki on yada yirmi yıl, bir hayatta kalma savaşı yaşanacak.
Mais chacun va se battre pour sa survie pendant les 10 ou 20 prochaines années.
Bir adam var. Kulüp sahibi. Sana yirmi bin dolar borçluyken öldürülüyor.
Un patron de club qui te doit 20 O00 S se fait buter.
Yirmi dört saat boyunca, Küçük İsviçre'nin içinde hapis olmuş halde midesi bulunan bir gorilin iniltilerini dinlerken, sürekli mazeretler bulmaya çalıştım.
J'ai passé 24 h dans la Petite Suisse avec ce truand qu'a le mal de mer. Je trouve un tas d'excuses... - Pourquoi ça?
- Yirmi. - Biz, bir hiçiz.
- On n'est rien.
Ya da ruhunu yirmi yıldır yiyip bitirenin... bir hiç olduğunu mu?
Ou que ce qui t'a meurtri l'âme pendant vingt ans n'était rien?
Yirmi yıl evvel cahil aptallardan oluşan bir çete laboratuvarımı yıktı.
Il y a juste 20 ans une bande de fanatiques a dévasté mon laboratoire.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29