Yukarı çıkıp translate French
1,006 parallel translation
Yukarı çıkıp onu aşağıya ittirmemi bekliyorsun sanırım.
Vous voulez que j'aille le chercher là-haut?
Yukarı çıkıp, tuzağa düşmeden önce İskoçları uyarmalıyız.
II faut avertir les Écossais avant qu'ils ne soient pris au piège.
Yukarı çıkıp ona yardım edeyim.
Je monte l'aider.
Neden yukarı çıkıp nişanlımın bavulunu hazırlamıyorsunuz? Lütfen.
Si vous montiez préparer les affaires de ma fiancée?
Yukarı çıkıp, banyo yapın, sizden önceki kadar hoşlanacağım, söz.
Montez prendre un bain, je vous aimerez toujours autant.
Birazdan yukarı çıkıp sana bavula ne koyacağını söyleyeceğim.
Je monte dans un instant te dire quoi emporter!
Teddy, sen yine kilere insen iyi olur. Sonra... ben ışıkları söndürünce, her yer kararınca... yukarı çıkıp zavallı adamı kanala götürürsün. Hadi bakalım Teddy.
Redescends à la cave et... quand j'éteindrai et qu'il fera sombre... tu monteras et le porteras au Canal.
Bir taraftan yukarı çıkıp diğer taraftan inmen gerek.
Tous ces escaliers à monter et à descendre...
Yukarı çıkıp annene işimle ilgili haberi verelim!
Allons dire à Maman que je travaille.
Yukarı çıkıp Zuzu'nun bir şey isteyip istemediğine bak.
Tu es excusé. Monte voir si Zuzu a besoin de quelque chose.
Sizce yukarı çıkıp Martha'nın durumuna baksam iyi olmaz mı?
Ne pensez-vous pas que Je devrais aller voir si Martha va bien?
Yukarı çıkıp iyi geceler diyeceğim.
Je monte lui dire bonne nuit.
- Jimmy. Bak, tatlım. Şu an yukarı çıkıp çocuğu kırbaçlayamam.
Je ne peux pas le corriger comme ça.
- Yukarı çıkıp ve bakarsın, değil mi, lütfen?
- Tu ne veux pas monter voir?
Yukarı çıkıp dinlen.
Monte te reposer.
- Yani yukarı çıkıp Kellersonlara birini öldürüp öldürmediğini sormayı düşünmezsin değil mi?
Tu n'espères pas demander aux Kellerson s'ils ont tué quelqu'un?
Doktorlardan biri yukarı çıkıp seninle konuştu dedin.
L'un des docteurs est venu vous parler?
Yukarı çıkıp yatağıma yatmak istiyorum.
Et je veux monter me coucher dans mon lit.
- Yukarı çıkıp ona bir bakacağım.
Puis-je monter le voir? Ne donnez pas suite à ses caprices.
- Yukarı çıkıp onu görelim.
Allons la voir!
Şu zorba Ivan yukarı çıkıp seni görmeme müsaade etmedi.
Ce tyran ne m'a pas laissé monter dans la chambre.
Yukarı çıkıp Bayan Duncan ile konuşayım.
Je vais en haut pour bavarder avec Mme Duncan.
Sen burda dur. Ben yukarı çıkıp ipi arabaya bağlayacağım.
Restez avec lui, je vais attacher la corde à la voiture.
Her ikisi de kurtulacak. Nasıl olacak, yukarı çıkıp, sonra nasıl ineceksin?
Comment va-t-elle faire, la pauvre, toujours par monts et par vaux?
Yukarı çıkıp İncilimi okuyacağım.
Je... je vais monter et lire ma Bible.
Bak, yukarı çıkıp şu üzerindeki hemşire formasını değiştirdikten sonra, dışarı çıkar güzel bir yerde birşeyler içeriz.
Vous montez, vous vous débarrassez de cet uniforme et on va boire un verre quelque part.
Eğer kaçmazsa, yukarı çıkıp onu biz yakalacağız.
S'il reste, on le cueillera. Viens.
Neden yukarı çıkıp biraz dinlenmiyorsunuz? Uyumaya çalışın.
Pourquoi ne montez-vous pas essayer de dormir un peu?
- Yukarı çıkıp onu beklemek ister misiniz?
Vous l'attendez là-haut?
Yukarı çıkıp, istediğin odayı alırsın, tamam mı?
Choisis la chambre que tu veux.
Yukarı çıkıp getireyim.
Si j'allais le chercher?
Yukarı çıkıp güzellik uykumu alayım bari.
Je monte me refaire une beauté.
Beş kez yukarı çıkıp, aşağı iniyorum, iki kez bu sabah ve üç kez de bu öğleden sonra.
Cinq fois que j'me farcis les escaliers deux fois ce matin, trois fois cet après-midi.
Akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkacaksak, yukarı çıkıp temizlenmen gerek, eminim.
Et si nous faisions un tour après souper? Tu veux faire un brin de toilette, je suis sûr.
- Yukarı çıkıp bir baksanız, sizi görmek istiyor.
- Allez-y. Elle veut vous voir. - Elle va bien?
Beni ilgilendiren bir şey değildi. Bu yüzden yukarı çıkıp patronu aldım.
Mais ça ne me regardait pas, donc je suis montée.
Güzel, çünkü yukarı çıkıp ona iyi geceler diler misiniz diye sordu.
Parfait, parce qu'il a demandé si vous vouliez lui dire bonne nuit.
Bana inanmıyorsan yukarı çıkıp bak.
Monte voir si tu ne me crois pas.
- Yukarı çıkıp uyanmış mı diye bakar mısın? - Peki efendim.
Allez voir si elle est réveillée.
Tamam, yukarı çıkıp yemek için hazırlansan iyi olur sanırım.
Tu devrais courir te changer pour le dîner.
- Lütfen yukarı çıkıp bakabilir misiniz?
- Auriez-vous l'amabilité d'aller voir?
Yukarıya çıkıp kadınları getir.
Allez chercher les femmes.
Sen 5 adam alıp ağlar ve sis bombalarıyla yukarı çık.
Emmenez 5 hommes avec des filets et cylindres à fumigène en haut.
Öyle olmadığımı size kanıtlayacaktım. Sokağa çıkıp pantolon paçalarımı yukarıya çekecektim.
J'allais vous prouver que c'etait faux, sortir et retrousser mon pantalon.
Bu gerginliğini de alıp yukarı çık ve güzel, sıcak bir banyo yap.
Sors tes nerfs d'ici et monte prendre un bain chaud.
İzninizle beyler. Yukarıya çıkıp hentbol oynayacağız.
Désolé, Messieurs, on a une partie de hand-ball à jouer,
Tepsinizi alıp dosdoğru yukarı çıkın.
Je viendrai reprendre le plateau plus tard.
Sana rahatsızlık veriyorsa yukarı çıkıp hemencecik üzerimi değişirim.
Je peux me changer, ce sera vite fait.
Zeminden başlayıp yukarı çıkın.
Fouillez le sous-sol et les étages.
Gel Maria, yukarıya çıkıp biraz dinlenelim.
Maria, allons nous asseoir en haut.
Haydi, haydi, yukarı kata çıkıp, Bay Jorgy'nin rahat uyuyup uyumadığına bir bakalım.
Maintenant, allons à l'étage, voir... si M. Jorgy se repose bien
yukarı 789
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30