Çünkü ne translate French
37,202 parallel translation
- Açıkçası bilmiyorum çünkü neyden bahsettiğinle ilgili hiçbir fikrim yok.
- Honnêtement, je nâ € ™ en sais rien car je ne sais pas de quoi vous parlez.
Çünkü gördüğüm kadarıyla şimdiye kadar çalıştığın her şeyi kenara atıyorsun. Ve bunu ne için yapıyorsun?
Parce que de mon point de vue, tu es en train de détruire tout ce pourquoi tu as jamais travaillé, et pour quoi?
Çünkü biz sorgulamadık. Özellikle de Max.
Parce qu'aucun de nous ne le fait, surtout pas Max.
Ve onlara fen öğretmenleriyle yatmamalarını söylediğimde... beni asla dinlemeyecekler. Çünkü ben ne bilirim ki?
Et ils ne m'écouteront pas quand je leur dirai de ne pas coucher avec leur prof de sciences parce que j'en sais quoi?
Patrick'i tutukladın, sorgulamaya getirdin,... ama bir şey söylemedi çünkü sadece benimle konuşacak?
Tu as arrêté Patrick, tu l'a amené ici pour un interrogatoire, mais pour l'instant tu n'as rien parce qu'il ne parlera qu'à moi?
Belli ki ekibim için işler karışmış çünkü ben orada değilim.
Les choses se sont vraiment détraquées pour mon équipe parce que je ne suis pas là-bas.
Çünkü... Denememekten daha çok korkuyorum.
Parce que... j'ai plus peur de ne pas essayer.
Sonra da beni satacaksın çünkü çaresiz olduğun kadar ikimiz de biliyoruz ki buradan çıkmama asla izin vermezsin.
Et après me la mettre à l'envers, car aussi désespéré que tu es, nous savons tous les deux que tu ne me laisseras jamais sortir d'ici.
Dinle, Bunu yaptım çünkü benim en iyi arkadaşımsın, ve ne yaptıysam seni hayatta tutmak içindi.
Écoute, je l'ai fait parce que tu es mon meilleur ami et je l'ai fait pour te sauver la peau.
ancak hayatta kaldım çünkü, anlaşılan, yalnız değilim.
Mais j'ai survécu, parce que finalement, je ne suis pas seule.
Ling'in Sarayından getireceğiz çünkü karın Schmaegalman'a gitmiyor.
On commande à Ling's Palace parce que ta femme ne veut pas aller à Schmaegalman's.
Çünkü eğer burada yaşadığım deneyimlerim olmasydı bugün olduğum adam olamazdım.
Car je ne serais pas lâ homme que je suis aujourdâ hui sâ il nâ y avait pas eu les expériences que jâ ai eues ici.
Buradaki ironiye değinmeden edemeyeceğim çünkü hiçbir partiye kayıtlı değilim.
Je ne peux m'empêcher de sourire à l'ironie de la situation parce que je suis un indépendant reconnu.
Akşam yaşananları düşününce sizi tekrar burada gördüğüme minnettarım çünkü bizi bekleyen görev, çok ama çok mühim.
Au vu des événements d'hier soir, je vous remercie d'être tous revenus parce que la tâche qui nous attend est on ne peut plus importante.
Ona Ron'dan bahsetmek istemedim çünkü pes etmesini istemiyordum.
Je ne voulais pas lui parler de Ron pour éviter qu'il rechute.
Çünkü yanında değilsin.
Parce qu'il ne vous a plus.
İsabet olmuş çünkü bir ajan ya da casus değilim. Ayrıca SVR de ifşa edilip edilmediğinizi öğrenmem için beni göndermedi çünkü öyle bir durumunuz yok.
Tant mieux, puisque je ne suis pas un agent, ni un flic, et le SVR ne m'a pas demandé de découvrir si vous êtes oui ou non compromis, on sait tous les deux que vous ne l'êtes pas.
Dinleyin, Tandy size yalan söyledi çünkü sizi korkutmak istemedi.
Tandy vous a menti pour ne pas vous effrayer.
Senin hakkında endişeleniyorum çünkü iki gün önce o adamı...
Je m'inquiète car ça ne fait que deux jours depuis...
Çünkü diyemiyorsun değil mi?
Car tu ne peux pas, c'est ça?
Dönüşmeye başlarsan, kalbine kazığı şahsen saplayacağım çünkü biz dostuz.
Amusant. Si tu ne commences pas à tourner, Je vais personnellement conduire un poteau dans ton coeur, parce qu'on sort ensemble.
Ben ne istersem o değil belli ki. Çünkü ben bu kararı senin vermeni istiyorum ve sen karşı çıkıyorsun.
Apparemment, on ne fait pas comme je veux, car ce que je veux c'est que tu choisisses, et tu refuses de le faire.
Sorman tuhaf oldu. Çünkü ben de aramıza yastık koymak hakkında ne düşündüğünü merak ediyordum.
C'est drôle que tu demandes, car je me demandais ce que tu penserais si on mettait un mur d'oreillers entre nous.
Çünkü kabul etmek ne kadar acı da olsa seninle ben kısmen aynıyız.
Parce que, bien que ça soit dur pour moi de l'admettre, toi et moi sommes en quelque sorte semblables.
Bu doğru değil. Çünkü ben de buradayım.
Tu ne l'es pas, car je suis là aussi.
Sen göremiyor olabilirsin ama ben güçlüyüm. Çünkü annemler bana ailenin, seni kendi başınayken olabileceğinden çok daha güçlü yapacağını öğretti.
Tu ne vois peut-être pas, mais je suis fort, car mes mères m'ont appris que la famille te rend plus fort que tu ne le seras jamais toute seule.
Çünkü ikinci vuruşta ne olduğunu biliyorsunuz.
Parce que vous savez ce qui arrive au contact numéro 2. Contact numéro 2 et...
Yarış arabası yapmaktan bahsetmiyorlarmış... çünkü yarışlarda kurallar var. Motorun ne kadar büyük olabileceği veya kullanabileceğiniz lastiklerle ilgili kurallar...
Il ne voulaient pas d'une auto de course, parce qu'en course, il y a des règlements sur la cylindrée du moteur, ou le type de pneus qu'on peut utiliser.
Yol arabası yapmaktan da bahsetmiyorlarmış... çünkü o zaman da emisyon kurallarına uymak süspansiyonda yumuşak lastik parçalar kullanmak gerekir.
Et ils ne voulaient pas faire une auto de route, ils auraient eu à faire aux normes de pollution, et auraient du penser au confort de suspension.
Bunun bir ayı saldırısına benzediğini söylemeyeceğim, çünkü öyle değil.
Je ne dirai pas que c'est comme d'être attaqué par un ours, ce n'est pas le cas.
"Kaza yaptım çünkü yeterince hızlı değildim" demen gerekir. - Bu doğru.
"Je me suis crashé parce que je ne roulais pas assez vite."
Bisiklet Mayını güvenlidir çünkü patlayıcılar kapalı muhafazalıdır ve bulundurulması ve kullanılması yasaldır.
Bike Mine est sécurisé, car les détonateurs ne peuvent pas s'auto-allumer, vous pouvez donc l'acquérir et l'utiliser légalement..
Eminim ki buna rağmen kendisine büyük bir hoşgeldin diyeceksiniz çünkü her ne kadar şu anda büyük bir Hollywood yıldızı olsa da aslında burada, Güney Afrika'da doğdu.
Je suis sûr cela-dit, que vous lui ferez quand même un très bon accueil. Si elle est aujourd'hui une star reconnue à Holywood, elle est née ici, en Afrique du Sud.
Burada çok akıllıca yaptığımız şey uçağın arkasından dolaşmak. Çünkü uçakların arka camları... veya aynaları yoktur, bu sayede yaklaştığımızı göremeyecekler.
Ce que nous faisons actuellement, et c'est très intelligent, nous nous positionnons derrière l'avion, et comme les avions n'ont pas de lunette arrière, ou de rétroviseurs, ils ne vont pas nous voir arriver.
Kraliyeti modernize edemezsiniz... çünkü kraliyet en iyi ihtimalle ortaçağdan kalma bir konsept.
On ne peut pas moderniser la monarchie, la monarchie, à la base, c'est un concept médiéval.
Çünkü sana inanmıyorum.
Je ne te crois pas.
Çünkü Jeremy'e sordum, babasının hiç bir kıyafetini istemediğini söyledi.
Parce que j'ai demandé à Jeremy, mais il m'a dit qu'il ne voulait rien de son père.
Çünkü burada olmamalıydık.
Parce que nous ne devrions pas être là.
Varil bombası atmazlar çünkü daha fazla zarar vermek istiyorlar.
Il ne lâcherait pas de baril d'explosif, car ils veulent causer plus de dégâts.
Uyanınca, arkadaşımdan İnternet'i açmasını istedim çünkü ben açmasını bilmiyordum.
Quand je me suis réveillé, j'ai demandé à mes amis de m'allumer Internet, car je ne savais pas le faire.
Rufus, gerçek olamaz. Çünkü eğer öyleyse, söylediği şeyler yapacağım şeyler...
Rufus, ça ne peut pas être vrai, parce que, je veux dire, si oui, tout ce que cela dit que je vais faire...
Çünkü Woodward ve Bernstein dışında 30 yıl boyunca kimliğini kimse bilmedi.
Parce que, exception faite de Woodward et Bernstein, personne ne connait son identité.
Bugün ne olacağını bilmiyorum çünkü günlük bana her şeyi söylemiyor.
- Je ne sais pas ce qui arrive aujourd'hui parce que le journal ne me dit pas tout.
Hayatına devam edemezsin. Çünkü tarihi değiştirebiliyoruz.
Tu ne peux pas laisser aller... parce que nous pouvons changer l'histoire
Çünkü ben seni yargılayabilecek bir pozisyonda değilim.
Je ne suis pas dans une position de pouvoir te juger.
Çünkü, bu küçük siyahi çocuk ne yapıyor biliyordun?
Parce que tu sais ce que ce gamin noir faisait?
Bazen kamyonların yarı dolu olduğunu çünkü doluluk ve nakliyenin aynı anda çok ilerlemediğini biliyorum.
Les camions ne sont parfois qu'à moitié pleins car les différents services ne communiquent pas suffisamment.
Dördüncü bölüm. Çünkü izlemeye oradan başlamanız gerekir.
"Episode IV" parce que tu ne peux commencer nul part ailleurs.
Emin değilim çünkü dikkatim başka yerdeydi.
Je ne suis pas sur du tout parce que je ne faisais pas attention.
Çünkü Alex Karev'i kovmayacağım.
Parce que je ne vais pas virer Alex Karev.
O çok istediğini söylediğin yeni başlangıçlar hakkında ne kadar ciddi olduğuna bağlı çünkü onlardan birinin içinde benim de olduğumu düşünüyorum.
Cela dépend de ton sérieux de ces nouveaux départs que tu dis vouloir, car je pense que l'un d'eux m'implique.
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neyi var 56
neon 28
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neyi var 56
neon 28
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
nerede yaşıyorsun 103
neşter 48
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320
newman 169
nellie 86
newsweek 23
nerede yaşıyorsun 103
neşter 48
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320