Çıkıyor musun translate French
739 parallel translation
Dünyayı görmek için gerçekten yola çıkıyor musun diye öğrenmek istiyor. - Bu doğru.
Elle veut savoir si vous partez maintenant, comme vous le lui avez écrit.
Sullivan, çıkıyor musun yoksa dumanla mı çıkartalım?
Sullivan, sors de là... ou on lance les gaz!
Giriyor musun yoksa çıkıyor musun?
Vous entrez ou vous sortez? Il entre.
Çıkıyor musun, Larry?
Tu sors, Larry?
Çıkıyor musun?
Et toi, tu descends?
Çıkıyor musun? Büyükannemi Noel hediyesi almaya götürüyorum.
- Je vais montrer mon chapeau neuf à mémé.
Çıkıyor musun?
À la maison? Tu pars?
Çıkıyor musun yoksa ben mi çıkarayım?
- On dirait. Vous partez ou je vous fous dehors?
Waco, çıkıyor musun?
Waco, tu vas sortir?
Çıkıyor musun?
Tu sors?
Karşı çıkıyor musun, Hoffy?
Pas d'objection?
- Çıkıyor musun?
- Vous venez?
Ed, çıkıyor musun?
Vous partez, Ed?
Çıkıyor musun?
Tu laisses tomber-
Çıkıyor musun yoksa biz mi çıkaralım?
Tu sors, ou on vient te chercher.
- Çıkıyor musun?
- Tu sors?
Yukarı çıkıyor musun?
Alors, vous montez?
Tony, hâlâ o Kübalı kızla çıkıyor musun?
Tu es toujours avec ta Cubaine?
Beni şimdi yalnız bırakamazsın, anlıyor musun? Sahneye çıkıyorsun.
Tu ne vas pas te dégonfler au dernier moment!
Ama anlamıyor musun, o kutsal bir ışık?
Mais, c'est une lampe sainte.
Bassington'un, yangın çıkışındaki adamın Edgar olduğunu anladığını hatırlıyor musun?
Bassington trouve Edgar sur l'échelle d'incendie.
Onları görüyor musun... nasıl da kıvrılıyor, tatlı dillerini çıkarıyorlar?
Vous les voyez qui s'enroulent et se trémoussent en tirant la langue?
Sugarpuss'un evlendiğini görememek kalbini kırar. - Bunu anlıyor musun.
Ça lui briserait le cœur de rater le mariage de Sugarpuss.
Kız olursa adını Annie Laurie koyacağız. Çaldığı melodiyi hatırlıyor musun?
Si c'est une fille... nous l'appellerons Annie Laurie.
Bu öğleden sonra çıkıyor musun, Alex?
Sors-tu cet après-midi?
Ama karşılık beklememekten zevk almak kardeşimin bugün yaptığı gibi bile bile kendini kandırmak çıkar sağlamamaktan, karşılığını almamaktan bir insanın bundan daha büyük kötülük yapamayacağını anlamıyor musun?
Mais prendre plaisir à ne pas prendre, à se priver, comme mon frère aujourd'hui, à ne pas accepter, ne pas prendre... ne voyez-vous pas combien c'est noir?
Okul çıkışında seni sıkıştırdığı zamanı hatırlıyor musun?
Tu te souviens quand il t'a cogné à l'école?
- Sahip olduğum şu küçük kısrağı hatırlıyor musun?
C'est ce que je pensais.
Eski günlerde nasıl sayıştığımızı hatırlıyor musun'çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe'... - Ördek yemi yemeden...
Vous souvenez-vous, quand nous étions petits nous avions une jolie comptine.
- Ne, yıkıyor musun?
C'est extra!
Azıcık sıcağa dayanamıyor musun?
La chaleur t'insupporte?
- Hemen çıkıyor musun?
- Non, je dois repartir.
Bu, işleri daha da içinden çıkıImaz yapıyor. Rick, görmüyor musun?
Tu as ta musique mais moi, je...
Hatırlıyor musun... Kardeşin ön için ayrılmadan, o ve arkadaşıyla yürüyüşe çıkmıştık.
Tu t'en rappelles... avant que ton frère parte pour le front, nous sommes allés en randonnée avec lui et son ami.
Artık bunun bir hata olduğuna inanıyor musun?
Tu ne crois pas que c'est une erreur?
Hatırlıyor musun, Saranac'ta herkes evli olmadığımızı düşünmüştü de dışarı çıkıp evlenmiştik.
Tu te rappelles quand on ne nous croyait pas mariés - et qu'on est allés se remarier!
- Çıkıyor musun?
J'ai dû être une grande déception pour toi, Maman.
Artık bundan sonrası önemli. Anlıyor musun?
C'est aujourd'hui qui compte, tu comprends?
Her gün her gün, sıkılmıyor musun?
C'est pas lassant, tous les jours?
Kıyıya çıkmıyor musun?
- Tu ne vas pas à terre?
Bombardıman sonrasında, dışarı sürünerek çıkmıştık, nasıl bir şoktu hatırlıyor musun?
Tu te souviens la 1ère fois qu'on est sortis de cet abri?
Biliyor musun, Otto'nun adını tersten okuyunca da Otto çıkıyor.
Vous rendez-vous compte que Otto épelé à l'envers, c'est Otto?
O ikisine benzemeyen güzel bir kız ve eğer senin için doğru insansa... General Fitzjohn'u hatırla ve fazla uzatma, anlıyor musun? Evet, efendim anlıyorum.
et si c'est la bonne rappelez-vous le général Fitzjohn, ne traînez pas.
Burada kalmanın çılgınlık olduğunu anlamıyor musun?
Mais ne comprenez-vous pas que c'est de la folie de rester ici?
- Gece çıkıyor musun?
Impossible.
Kızılderili oyuncak bebeği anımsıyor musun? Onu doktor oraya yerleştirdi.
C'est lui qui a pendu le mannequin.
Bizi tanımıyor musun, Altın Kırlangıç?
Tu ne connaîtrais pas, Hirondelle d'Or?
Ateş açmak zorunda kalırdık ve Bolşevikler'in istediği savaş çıkardı. Anlıyor musun?
Il aurait fallu faire feu, et les bolcheviques avaient leur guerre.
Sen kıyı iznine çıkmıyor musun?
Vous n'allez pas en permission?
Anlamıyor musun? Çıkış yolu yok.
Tu vois, c'est sans issue.
Artık çıkıyor musun?
Tu sors déjà?