Şapkam translate French
1,019 parallel translation
Hey, o benim şapkam!
Ce chapeau est à moi!
Beni cinayet ve yabancı hikayeleriyle oyalıyorsunuz. Alın, bunu giyin. Şapkamı takın.
Au lieu de me bassiner avec ces histoires de meurtres et d'espions!
- Şapkamı alabilir miyim? - Hayır.
Puis-je avoir mon chapeau?
- Bu benim şapkam.
- Mon chapeau.
Düdüğümle şapkamı alacağım. O düdüğe 3 şilin vermiştim.
Je veux récupérer mon chapeau et ma pipe.
Bırakın da gidip düdüğümle şapkamı alayım.
Elle m'a coûté 3 shillings. Laissez-moi récupérer ma pipe et mon chapeau.
- Şapkamı tutsana. - Sen neden- - - Geri bas.
Garde mon chapeau.
Şapkam.
Mon chapeau!
- Tabii ya. Şapkam.
- Oui, mon chapeau.
Şapkam!
Garçon, mon couvre-chef!
Şapkamı alayım.
Je vais chercher mon chapeau.
Molly, bana şapkamı kapının yanına bırakmamı söylemiştin, hatırladın mı?
Vous m'aviez dit de laisser mes affaires près de la porte...
Şimdi bir şapkam da olsaydı.
Maintenant, si j'avais un chapeau!
Tapuyu geri alısak şapkamı yiyeceğim.
Nous allons le récupérer, ou je mange ton chapeau.
Şu işe bakın, şapkamı düşürdüm.
Je vais le garder.
Bir zeytin düşürüyorsunuz ve şapkamın üstünde oturuyorum.
Normal : l'olive tombe, alors moi, je m'assois sur mon chapeau.
Şapkam nerede?
Où est mon chapeau?
- Ben şapkamı alayım.
- Mon chapeau.
Şimdi, sabah yeşil bol pantolonumu giyeceğim öğle yemeği için de büyük şapkamı.
Mon pantalon vert le matin, et mon chapeau pour le déjeuner. Ça lui plaira!
Öncelikle, şapkamı çıkarmak istiyorum.
J'aimerais enlever mon chapeau.
Bir şapkam.
Un chapeau.
Salağın biri şapkamı almış.
Y en a un qu'a étouffé mon chapeau! C'est malin, ce truc-là...
Şapkam nerede?
T'as trouvé mon chapeau?
Şapkamı taktığımı unutuyorsun.
Vous avez oublié que je n'ai pas enlevé ma casquette.
Küçük Hollanda şapkam.
Oh, ma jolie petite coiffe!
Stiles, şapkamı da ver lütfen.
Stiles, mon chapeau.
Şapkamı verin!
Donnez-moi mon chapeau!
- Şapkam nerede? - Şapkam nerede?
- Où est mon chapeau?
- Benim şapkam nerede?
- Où est-il? - Où est le mien?
- Ben şapkamı istiyorum!
- Mon chapeau!
Şapkam sizde hanımefendi.
Vous avez le mien.
Şapkamı alabilir miyim?
Je peux prendre mon chapeau?
- Şapkam nerede? - Burada.
- Où est mon chapeau?
Şapkam nerede?
Mon chapeau!
Bayan Bragg, şapkam ve yağmurluğum... Ayrıca cebine öğle yemeği olarak sandviç koyun.
Mon chapeau et mon imperméable, mettez le sandwich dans la poche.
Oh, evet, şimdi bana geri dönüyor. Ben kadına şapkamı atıyorum, o ise reddediyor..
Je lui ai lancé mon chapeau et elle n'a pas voulu me le rendre.
Kocaman bir şapkam var.
Et mon chapeau qu'est tout de travers!
Pekâlâ. Eşyalarını hazırla, benim de şapkamı getir.
Prenez vos affaires et mon chapeau...
Şapkamı düşürdüğümde, düşmüş olmalı.
Elle a dû tomber quand j'ai posé mon béret.
Öyleyse gidiyorum! Kısa dalga şapkamı, görünmez pelerinimi ve altı parmaklı eldivenimi ver.
Mon chapeau électrique, ma cape invisible, et mes gants à 6 doigts!
Keşke şapkamı takabilseydim.
Si je pouvais mettre mon chapeau...
- Şapkamı ve paltomu almadım.
Je n'ai pas mon manteau.
Şapkamı gördün mü burada?
Tu as vu une casquette?
Şapkamı ve mantomu unuttum.
J'ai oublié mes affaires.
- Belki Boston'a... - Hayır, şapkamı getir.
Tilney, mon chapeau.
Giovanna, bana ceketimle şapkamı getir.
Mon veston et mon chapeau!
Şapkamı verin.
Donne-moi mon chapeau.
Şapkam nerede?
Où est-il?
Ne? Şapkamın üstünde oturmak için mi?
Pour s'asseoir sur son chapeau?
- Şapkamın altında.
Sous mon chapeau.
- Bu benim şapkam!
- Mais c'est mon chapeau!