Şey için translate French
42,584 parallel translation
Niye böyle ufak bir şey için kızayım ki?
Pourquoi je t'en voudrais pour si peu?
Hey, şey için teşekkürler... ona göz kulak olduğun için.
Merci de le garder.
Her şey için tüm kalbimle sana müteşekkirim.
Pour toutes ces raisons, de tout mon cœur, je te remercie.
Her şey için teşekkürler Dr. Bailey.
Merci, Dr Bailey, pour tout.
Sipariş etmediğim bir şey için mi?
Pour un truc non commandé?
Ve ikimiz de biliyoruz ki Cabe sana hiçbir şey için yetki vermedi.
Et on sait tous les deux que Cabe ne t'a pas autorisé à faire quoi que ce soit.
Duş ve yemek için yine de banyo ve mutfağı kullanırdım ama bu çok amaçlı odayı bunların dışında bir şey için kullanıp eski erkek arkadaşım ve onun yeni kız arkadaşıyla karşı karşıya oturur olurdum.
Eh bien, je pourrais utiliser la salle de bains et la cuisine pour me doucher et cuisiner et utiliser les pièces multifonctionnelles pour autre chose, et je vivrais à un couloir de mon ex et de sa nouvelle petite-amie.
Ama önce bakalım seni bir şey için ayartabilecek miyim?
Mais d'abord, laisse-moi voir si l'un de ces porcs peut faire gargouiller ton estomac.
Clem, ben şey için aramıştım...
Clem, je vous appelle au sujet du I...
Yıllardır büyük bir şey için çalışıyoruz.
On travaille sur une grosse affaire depuis des années.
- Her şey için sağ olun.
- Merci pour tout.
Hayatımda ilk defa biri benim için böyle bir şey yaptı.
C'est la plus belle chose qu'on ait faite pour moi.
Geri dönebilmem için adresi ezberletti çünkü onun için getirmemi istediği bir şey vardı.
Il me l'a fait mémoriser pour que je puisse revenir, car il avait besoin que je lui ramène quelque chose.
Cadılar Bayramı için, her şey bir milyoncudan bir poşet dolusu markasız şeker alır ve bir sepete koyup, evin tüm ışıklarını kapatırdı ve böylece... kimse evde olduğumuzu anlamazdı.
Donc, pour Halloween, il achetait un gros sac de bonbons sans nom venant du magasin tout à un dollars et on le laissait dans un panier avec les lumières de la maison éteintes, et il... personne ne savait qu'on était à la maison.
Bu hediyeyi sana bu akşam verecektim ama Airstream'ın önünde bir muşambanın altında... -... senin için yaptığım bir şey var.
J'allais te donner ce cadeau ce soir, mais devant le courant d'air, sous une bâche, quelque chose que j'ai construis pour toi.
Benim de öğrenmem gereken şey bu ama şu an bizi izliyor... bu yüzden buradan ayrılabilmemiz için bir sebep bulmalısın.
C'est ce que je dois découvrir, mais elle nous regarde, donc tu dois trouver une raison pour nous faire sortir.
Ve istediğim tek şey senin için en iyisinin olması.
Et je veux seulement ce qui est le mieux pour toi.
Evet, şu an olan şey, evet direksiyonu çıkardım bu yüzden kaymasını önlemek için vitese alamıyorum.
Bien, ce que j'ai fait là, j'ai enlever, oui... J'ai retiré le volant, Donc je ne peux pas enclencher un rapport pour qu'elle s'arrête.
Annem Amerikalı. Pişmiş bir kuşun başında sırf, kendimizden bahsetmek için, nefret etiğim, eğer aramızda kan bağı olmasa, hiç bir şey yapmayacağım, akrabalarımla, bir araya gelmeyeceğim sadece.
J'irai pas dans une famille que je déteste pour qu'on se gave de volaille morte tout en feignant d'avoir autre chose que notre sang en commun.
Matematikte bana öğretecekleri şey kalmadığı için eve erken gelmiştim. Tamam, şimdi seninleyim.
Je suis rentré à la maison tôt car ils n'avaient plus de maths à m'enseigner.
Benim için bir şey yapman gerek.
Vous allez faire quelque chose pour moi.
Bir arkadaşım için bir şey teslim etmem gerekiyordu ama galiba yanlış adrese geldim.
Je suis désolée. Je... Je devais livrer quelque chose pour un ami, et je crois que j'ai la mauvaise adresse.
Ölümünden sonra harcanması için biriktirdiğin her şey orada.
Tu l'as économisé pour le dépenser après ta mort.
Bunun da tek yolu, bizi elvermemesi için Aram'a bir şey söylememek.
Le seul moyen de le faire est de garder Aram dans l'ignorance sinon il va nous faire remarquer.
Hayatımda daha önce hiç kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı.
C'est la plus belle chose que quelqu'un ait fait pour moi.
Eğer Barry kazanırsa babam için güzel bir şey yapalım.
On fera un truc sympa, pour papa si Barry gagne, ce qui..
Ama belki bir dahakine onun için güzel bir şey yapmayı denemelisin.
La prochaine fois, tentez peut-être de faire un truc sympa pour lui.
Size söylemedikleri, söyleyemedikleri şey buradan ayrıldıktan sonra işlerin benim için bir süre berbat gittiği.
Ce qu'ils ne vous ont pas dit, qu'ils n'aurait pas pu vous dire, c'est que quand j'ai quitté l'hôpital, ça craignait vraiment.
Yakında benim için her şey bitecek zaten.
J'ai déjà une date d'expiration.
Agrabah'ın yerini bulmamız için bize yardım edecek bir şey bulmuş olabilir.
Nous avons peut-être trouvé quelque chose pour localiser Agrabah.
Az önce yaptığı şey ben de bunun için savaşıyorum.
Ce qu'elle a fait... c'est pourquoi je continue de me battre.
Masada ne zaman kimliği belirsiz bir hasta olsa yaptığın ilk şey etraftakilere hastanın künyesini bulmaları için bağırmak oluyor.
A chaque fois qu'il y a un John Doe sur la table, la première chose que vous faites est de crier à quelqu'un de trouver des effets personnels pour l'identifier.
Ben sadece, um, biraz şaşkınım. Her şey için çok teşekkürler.
Grand-mère et grand-père sont là!
Ben de bu yüzden biraz endişlenmeye başladım. Çünkü bana şey gibi hissettirdi, sanki benim için bu şeyler çok çok fazla.
Et je me suis senti perdu parce que je sentais, j'avais le sentiment que c'était trop bien pour moi.
Deirdre, sandalye için minnettarım ve bardaklık ve vantilatör ve hava temizleyicisi ve bugünkü ayak dinlendirici ama ofisim biraz şey gibi olmaya başlıyor... Şehvetli, erotik bir sex draması olan 86 yılı filmi?
Deirdre, j'apprécie la chaise... et le porte-gobelet et le ventilateur et le purificateur d'air, et le repose-pieds en graphite, mais mon bureau commence à ressembler à un... torride, érotique porno de 1986?
Hayır ; yaptığın, on yıldan sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar mahvetmek için gayet hevesli bir şekilde hayatıma girmek hem mecazi hem de gerçek anlamda.
Non, tu es juste revenue dans ma vie après dix ans, plus que contente de la démolir une fois de plus, de manière figurée comme littérale.
Yıllarca, ona sakladığım herhangi sevgi kırıntısını bulmak için ruhumu aradım ve hiçbir şey bulamadım.
Pendant des années, j'ai sondé mon âme à la recherche du peu d'amour que j'y aurais laissé pour elle. Je n'y ai rien trouvé.
Cabe, haftaya verebilecekken sana bir şey vermek için Şükran Günü'nde buraya geldi.
Elle est venue ici le jour de Thanksgiving vous donner quelque chose qu'elle aurait pu vous rendre la semaine prochaine.
- Söylemeye çalıştığım şey senin ve benim gibi düşünenler çözemedikleri şeylerden kaçar ne kadar zorlayıcı olursa olsun kaçmak için her şeyi yaparlar.
Ce que je veux dire c'est que les gars qui pensent comme vous et moi- - nous évitons ce que nous ne pouvons pas résoudre, et faisons presque tout pour l'éviter, peu importe si c'est drastique.
Depresyon için bir şey aldın mı hiç?
Déjà pris quelque chose pour la dépression?
O şey... Benim için geldi.
Oui, il est... il est venu pour moi.
O şey benim için geldi.
Il est venu pour moi.
Eğer onları öldürecekseniz, eminim ki bunun için yapabileceğim hiçbir şey yok, ama yapacaksanız... beni de öldürmeniz gerekecek.
Vous pouvez les tuer, et je suis certain qu'il n'y a rien que je puisse faire, mais si vous le faites... vous devrez me tuer aussi.
Hava Kuvvetleri Başsavcısı size soruyor Ne yapmak ne kadar uzun olursa olsun, bir şey yapmak için yaparsın.
Quand le commandant en chef de l'armée de l'air vous dit de faire un truc, vous le faites, même une fois redevenu un civil.
Bunun için bir şey yok.
Ça veut rien dire.
- Net bir şey söylemek için hayır.
Je n'ai pas reçu assez de données pour en tirer des conclusions.
Sanırım benim için fantastik bir şey yapmak üzeresin.
Je pense que tu vas me faire un super cadeau.
Başlamadan önce, ikram edilecek bir şey olmadığı için özür dilemek istiyorum.
Avant tout, je vous présente mes excuses pour le manque de rafraîchissements.
Silahlar senin için öylesine bir şey değil.
Les armes- - elles ne sont pas juste normal pour toi
O yüzden kendim için bir şey dilemeyeceğim.
C'est pourquoi je ne vais pas vouloir quelque chose pour moi.
Benim için bir şey yapman lazım.
J'ai un service à vous demander.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16