Şu translate French
321,930 parallel translation
Ayrıca şu Uzak Doğulu çift bizden önde.
Et il y a ce couple asiatique avant nous.
İkinci olarak, şu andan itibaren üç Y'den vazgeçme.
Ensuite, applique la règle des trois T :
Şu anda kirada oturuyorum.
Je suis locataire.
Şu ünlü listelerinden yaptık.
On a dressé une liste de célébrités. Tu vois?
Belki şu anda Tanya diye bir kadınla yatıyor.
Il couche peut-être avec une femme en ce moment.
Şef Jeff şu anda burada!
Chef Jeff est dans les locaux!
- Şu puşta bak.
- L'enfoiré.
İlginç haberler verdi. Şu anda bunları belirtmem gerekiyor Jeff.
Il m'a révélé une info inédite et intéressante dont je dois parler maintenant, Jeff.
Şu palyaçoyu buradan defet Raven.
Dégage ce clown de là, Raven.
Şu siktiğimin olayına inanabiliyor musun?
Elle... Tu y crois, à ces conneries?
Şu anda çok gerildim.
Je suis mal à l'aise, là.
Şu an, kendimi temsil ediyorum.
Aujourd'hui, je me représente moi.
Kattegat son birkaç yılda çok değişti. Büyüdü ve gelişti. Her bakımdan şu anda Norveç'in en büyük ve en zengin ticaret merkezi.
Kattegat a beaucoup changé en quelques années, elle est grande et florissante et, à l'évidence, c'est la plus prospère des places commerciales de Norvège.
Şu an başka hiçbir şeyin önemi yok kadın.
Rien d'autre ne compte, femme.
Ama mesele şu ki bana benimle evlenmek için bekleyeceğini söylemiştin eğer ben çok önemli biri olursam.
Mais le point est... Vous m'avez dit vous attendre et me marier quand je deviens très... Important.
Şu Twitter denen şeye üye oldum.
Je vais m'inscrire sur Tweeter.
İstediğini "pizzayı seviyorum" ya da "şu an pizza alıyorum" hatta "pizza harikadır." şeklinde paylaşabiliyorsun.
Tu peux écrire ce que tu penses, comme : "J'aime les pizzas" ou "Je mange une pizza" ou même "Les pizzas, c'est trop bon."
Speedy, şu şeyi kapatmak için yüksek bir şeyin var mı?
Speedy, t'as un truc assez puissant pour fermer ça?
Kontrol altına al şu şeyi, böcek yoksa ben senin yerine alırım.
Contrôle ce truc, Beetle, ou je le ferai à ta place.
Hiç değilse şu şeyi kontrol altına almaya çalışıyor gibi davranıyorsun, böcek.
Au moins, essaie de faire comme si tu tenais ton parasite, Beetle!
Sadece şu yeşil fasülyeden kaçmaya çalışıyordum.
J'essaie juste d'éviter Changellin.
Consuela, ver bana şu pastayı!
Consuela, donne-moi ce gâteau!
Bırak şu endişeni, Mayhem.
Arrête de te tracasser, Mayhem.
Bak sen şu cehenneme fırlattığıma.
Regardez qui voilà.
Ama şu an tehlikede değilim. Hatta hiç.
Mais je suis pas en danger.
Şu an evde değiliz.
On est pas là pour le moment.
Starfire'ın bunu dinlemesi imkansız, adamım, o kesin şu an saçlarını tarıyordur.
Starfire ne nous écoute pas, mec, elle est en train de se coiffer.
Muhtemelen şu yeni kız arkadaşına çakmaya gidiyordur, değil mi?
Il va sûrement troncher sa nouvelle copine.
- Ama şu an sürekli var gibi.
- Mais maintenant, c'est constant.
Şimdi anlıyorum. Şu an anladım!
Je viens de comprendre!
Yaşadığınız güzel evlerin, o evlerdeki tasarımcı mobilyaların, bütün bunları ödemek için ailelerinizin yaptığı işlerin o başarısı, bunlar geçmişte alınan kararların şu an yaptıklarınızı belirlemesidir.
La réussite, les belles maisons dans lesquelles vous vivez, les meubles design qui remplissent ces maisons, le travail que font vos parents pour payer tout ça, ce sont des décisions du passé qui dictent votre présent.
Hayat sigortası poliçesi yok, emeklilik planı yok, şu an engelsiz bir şekilde yaşıyor.
Pas d'assurance-vie, de plan de retraite, il vit, libre, dans le présent.
O şu kişisel dönüşüm merkezine gidiyor.
Elle va dans un centre de développement personnel.
Şu anki barınma durumun nedir?
Où en es-tu au niveau logement, pour l'instant?
Sanırım şu an "evden eve geziyorum" dediğiniz durumdayım.
Je suis ce qu'on appelle... en transit, pour le moment.
Şu an hepsi bana rahat görünüyor.
Ils ont tous l'air très confortables.
- Şu hâline bak. Bok gibisin dostum.
- T'es dans un état lamentable.
Bak, şu an gerçekten de havamda değilim.
J'ai vraiment pas la tête à faire ça.
Ama olay şu ki bir anlığına dışarı çıkmıştım, bu yüzden bana onun numarasını verebilirseniz...
Mais j'ai dû m'absenter un moment, alors, si vous pouviez me donner son numéro...
Şu an gerçekten ortalığın tozunu attırıyorum Rosa.
Je suis en train de casser la baraque, Rosa.
Gerçek şu ki bir çoğumuz geçmişte yaşanan olayların şu an yaptıklarımızı gölgelemesine izin veririz.
Trop de personnes laissent des événements du passé nuire à ce qu'ils font dans le présent.
Seni bu şekilde arayıp durmak istemiyorum ama şu an gerçekten çok sarhoşum.
Je voulais pas continuer à t'appeler, mais je suis vraiment bourré, là.
Şu an gerçekten çok sarhoşum.
Je suis vraiment bourré.
- Evet. Şu an Penmar'da.
- Il est au terrain de golf Penmar.
- Sadece su içsem olur mu?
- De l'eau?
Bolca su mu içiyorsun?
Faut rester hydraté.
Şehire geri döndüğünü duydum.
J'ai su que vous étiez revenu.
İşleminiz tamamlandığında yiyecek ve su karneleriniz dağıtılacak.
Repas et eau vous seront distribués dès que vous aurez été reçus.
Ben sadece su içiyordum oysa sen şarap içiyordun.
Je n'ai bu que de l'eau, pendant que toi, tu buvais du vin.
Bilseydim kabalık etmezdim.
Si j'avais su, je n'aurais pas été si grossier.
Burada olduğunu bilmiyordum. Sana kahve getirirdim.
Si j'avais su, je t'aurais aussi pris un café.