Altıncı translate Portuguese
2,305 parallel translation
üçüncü, dördüncü, beşinci yada altıncı gelmek için değil.
Não é chegar em terceiro, quarto, quinto ou sexto, pois não?
Altıncı his gibi bir şey.
É como um pressentimento.
Altıncı Cadde'deki adamları her gün görüyorum ve onlar gibi olmak istemiyorum.
Sabes, eu vejo aqueles gajos o tempo todo na Rua 6, e não quero ser como eles.
Burada dev gibi altıncı sınıf öğrencisi duruyor.
Parece um miúdo do 6.º ano, mas gigante.
Yangın Kahramanı Earl Stackhouse "Altıncı Hisleri" Sayesinde Başardığını Söylüyor
HERÓI DO FOGO EARL STACKHOUSE FALA EM "SEXTO SENTIDO"
Üç tık, altıncı kanala geç.
Quando ouvires 3 cliques, vai ao canal 6.
Buna sezgi mi dersin hapishanedeki 10 sene boyunca birikmiş altıncı his mi dersin, bilmem ama o herif bir şeyler saklıyor.
Chama-lhe intuição ou um sexto sentido desenvolvido durante 10 anos, a ver se era perseguida, mas aquele homem esconde alguma coisa.
Bu altıncı oldu, hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
Na sexta vez. Está a chorar. Fala tu.
Yoksa altıncı mıydı?
Ou o sexto?
Oral örnekler Altıncı adım :
ORAL PASSO 6 AM. RECTAL
Kaçıncı bu, dünden beri altıncı falan mı?
- Quantos faz, seis desde ontem?
Babam altıncı bölümde sandalyeye bantlanmış Nikki Heat ve nasıl kurtulacağını bilmiyor.
O pai vai atar a Nikki Heat com adesivo no próximo capítulo, e não sabe como é que a vai safar.
- Altıncı kat.
- No sexto andar.
En son altıncı sınıftan önceki yaz görüşmüştük.
- Algures antes do sexto ano.
Altıncı sınıf erkekler.
Os miúdos do 6º ano.
"X" işaretli yerler, gelecek yıl altıncı sınıfa gidecek beşinci sınıflar içindir.
Os espaços com "X" são para os alunos do 5º ano que estão a ir para o 6º ano no próximo ano.
Altıncı bölgenin yarım mil batısında.
A oitocentos metros a oeste do quadrantes seis.
Kendimi birden altıncı sınıftaki kimya fuarında buldum.
Bem, agora estou numa feira de ciências do sexto ano.
Bu yüzden altıncı bölümde kavga ettiler.
É por isso que eles lutam no capítulo seis.
Altıncı bölümde nilüfer dişini tanımlıyorlar.
Bem, eles identificam o dente de lótus no capítulo seis.
Jones. Altıncı bölgeden.
Da sexta esquadra.
Bir de Altıncı Yasa Değişikliği konusuna değinmek isterim.
Mas, primeiro, vou levantar uma questão relativa à Sexta Emenda.
Yani sonuç olarak uygun olmayan eğitimci quod est necessarium est licitum Altıncı Yasa Değişikliği.
Então, resumindo, instrução inadequada, quod est necessarium est licitum, Sexta Emenda.
Lynch altıncı katta, değil mi?
A Lynch está no sexto piso, não está?
Asansörler şurada, altıncı kat efendim.
O elevador é ali. Sexto andar, senhor.
Bunlar Emily Bradley'nin altıncı yaş günü partisinden, 3 yıl önce, Kelly çalışmaya başlamadan önce.
É a Emily Bradley na sua festa do 6º aniversário, há três anos, antes da Kelly ir trabalhar para ela.
Altıncı sınıflar mı?
Alunos do 6º ano?
Altıncı sınıftaydım ve ip atlama yarışması vardı.
Foi no sexto ano e houve um concurso de salto à corda.
Hayır, hayır, hayır. Altıncı sezon harika.
Não, a sexta é óptima.
Ve sonra, beşinci ya da altıncı cinsiyette.. hepimiz şöyle yaparız...
E depois ao quinto ou ao sexto sexo, fazemos assim...
Beşinci, altıncı ve yedinci kaburgada, ölüm öncesi oluşmuş çatlaklar var, ve arka koltuk altında, çift taraflı.
São fracturas perimortem, bilateralmente na quinta, sexta e sétima costela nas linhas axilares posteriores.
Altıncı sınıflarda, bu oran % 30'a çıkıyor.
No 6º ano, o número aumenta 30 %!
Altıncı kat.
Sexto andar.
Altıncı senelik Amerikan TV reklamı ödüllerine hoş geldiniz.
Bem-vindos à Sexta Edição dos Prémios Anuais de Anúncios Televisivos.
Altıncı katta.
Ele está no sexto piso.
On altıncı yüzyılda yaşamış olan matematikçi ve anatomici mi?
O matemático e anatomista italiano do século XVI?
Sara Townsend, Gates'in altıncı kurbanıydı ve Soho'da yaşıyordu.
A Sara Towsend foi a sexta vítima do Gates, e vivia em Soho.
İlk beşi temiz çıktı ama altıncısının çalıntı olduğu bir gece önce LAPD tarafından bildirildi.
Verificamos os primeiros cinco e estão limpos, mas o sexto foi dado como roubado pela LAPD, na noite anterior. A polícia acabou de o encontrar.
Ben de Bach dinliyordum. Beri yandan da altıncı sınıf kitabı okuyorum.
Tenho estado a ouvir Bach, enquanto leio um livro do 6º ano.
Altıncı sayfadaki bir hikayeyi ifşa edeceğini söylemişti.
Ela disse que ia contar uma história à "Page Six".
Onu Hamilton evinden uzaklaştırmak istediğinde Serena ile aranızda bir problem olduğunu anlamıştım ama altıncı sayfanın da sorumlusu olman benim kayıtsız kalamayacağım bir şeydi.
Soube que tinhas problemas com a Serena, quando a tentaste expulsar da casa Hamilton, e também soube que foste responsável pela notícia na "Page Six".
Altıncı sayfayı düzeltiyorlar.
A "Page Six" lança uma retractação.
Eğer, Juliet'den altıncı sayfaya bilgi sızdırmasını bırakmasını istedim mi diye soruyorsan? Cavabım evet.
Se insinuas que pedi à Juliet para não dar informações à "Page Six", a resposta é sim.
- Altıncı. Bu benim kararım ve kararı ben vereceğim, tamam mı?
A decisão será minha, por isso vou tomá-la eu mesmo, está bem?
Kan basıncı normal ve kalp atışı kontrol altındaydı.
O seu B.P. está normal e a frequência cardíaca estava controlada.
İyi fikirler başlığına, hemen o basınç odasının altına yaz bunu da.
Em termos de boas ideias, essa é tal e qual como a da câmara.
Basınç altında huni biçiminde ilerlemesi gibi. Ve eğer basınç artarsa, hız da artar.
Isso cria um funil onde a pressão sobre, e quando isso acontece, a velocidade aumenta.
Pekâlâ, şimdi altıncı geceye gidelim.
Passemos à noite 6.
Yanılmıyorsam sol alt karıncığa giren kurşunla ölmüş. Yukarı doğru girmiş ve ana damarı parçalamış.
Acredito que o tiro fatal entrou pela parte inferior do ventrículo esquerdo, viajou em sentido ascendente, e causou uma grave ruptura da aorta.
Yükselen hava altında bir boşluk bırakır bir alçak basınç bölgesi, ve çok daha sıcak nemli hava tarafından emilir ve fırtınaya neden olur.
Ora, o ar ascendente deixa uma lacuna abaixo dela, uma área de baixa pressão, e quanto mais quente, mais ar úmido é sugado, aumentando a tempestade.
Böyle muazzam bir basınç altında, atmosferdeki hidrojen gazı tuhaf metalik bir sıvıya dönüşür.
Sob essa enorme pressão, o gás hidrogênio da atmosfera... é transformado em um estranho líquido metálico.