Altın mı translate Portuguese
7,881 parallel translation
Altın mı?
Ouro?
- Altın mı?
Ouro?
Acaba krallığın, hanemin verdiği askerlere altına ve buğdaya ihtiyacı kalmadı mı artık?
A Coroa deixou de precisar de repente das tropas, do ouro e do trigo que a minha Casa fornece?
Beni içerden çıkarıp Angela'nın başını yaktığında tüm bu zırvaların altında senin hâlâ o eski Ghost olduğunu anladım, kardeşim.
E pensei, quando me libertaste e queimaste a Angela, que ainda eras o mesmo Ghost por baixo das tretas todas. O meu mano.
Uzmanlık alanım daha çok kuş davaları ama her davanın altından kalkabilirim -
Eu sou especializado em "bird law" maioritariamente, mas eu sou a minha maneira...
Yedi adımın altıncısını seninle atıyorum müstakbel karım. Sonsuza kadar birlikte olma sözü ile.
Dou o sexto dos sete passos contigo, minha futura esposa, e prometo ser o teu eterno companheiro.
Ayaklarımın altında çocuk olmadan ev işi yapmak iyi olacak.
Seria bom fazer algumas coisas sem uma criança à minha volta.
Burada ağır baskı altındayım ama Li-Na'yı teslim edersen Section 20 tekrardan kurulacağını sana garanti ederim.
Olha, está um pouco complicado para vós, mas garanto-te, que se a trouxeres, eu, pessoalmente, asseguro a reativação da Secção 20.
Altı ay trafikte görev yaptım, mahkeme güvenliğinde çalıştım celp kâğıtlarını hazırladım ve bugün kanıt odasının revizyonunu bitirdim. Altı ay.
Seis meses.
Eğer kadın altını değiştirdiyse, şimdi beni patronuna büyük kötü kurda götürecek sonra üfleyeceğim ve hedefin evini havaya uçuracağım.
E se a mulher que te trocou as fraldas puder levar-me até o chefe dela, o grande lobo mau do chefe dela, depois eu vou assoprar e assoprar e vou mandar a casa do alvo a baixo.
Bu benim ilk adım. Soyadımın altında olmalı.
Estaria com o meu apelido.
Üstteki toprağın 60 santim altı kayalık olan bir arazide tarım yaparsan olacağı o.
É o que acontece quando se planta num terreno com rocha 60 centímetros abaixo da camada de solo.
Çalışanlarının yüzde onundan fazlası gıda yardımı alan her şirket yüzde onun altına inene kadar ücretleri artırmak zorunda.
Qualquer empresa onde mais de 10 % dos empregados receba vales alimentares tem de aumentar os ordenados até ficarem abaixo dos 10 %...
Aklı başında hiç kimsenin binmeyeceği bir tren yapmak için köstebek gibi tozun toprağın altını kazmak mı?
Fazendo buracos em terra e pedra, como uma tartaruga, para construir um comboio em que ninguém no seu perfeito juízo se atreverá a andar?
Bir de kalkıp şehrin altında dinamit patlatmalarını mı istiyorsun?
E tu queres que eles abram caminho por baixo da cidade, com dinamite?
Yok edilemeyeceğini sanmaya başlamıştım ki bir gece bir sürü lambanın ışığı altında çalışırken kendi kendine öldü.
Pensava que era indestrutível, até, finalmente, ter morrido por si só, uma noite, enquanto eu trabalhava sob a luz de vários candeeiros a iluminar o meu trabalho.
Everett, ocağın altını yakar mısın, lütfen?
Everett, posso pedir-te que me acendas o fogão, por favor?
Doktor Algernon Edwards'ın yönetimi altındayım. Tek R ile.
Sou paciente do Dr. Algernon Edwards.
Mutfağımın altını üstüne getirmişler.
Deram-me cabo de tudo. A cozinha está em pantanas.
Bir resifin altında kıçına zıpkın saplamamış olamsına şaşırdım.
Espanta-me que não estejas no fundo do recife com um arpão no rabo.
- Gidip adımın altına imza atacağım, önemli değil.
Vou assinar o meu nome. Não... eu...
- Altın sorun değil. Kitabı alacağım.
Vou apanhar o livro.
Kadimler, bu kitap için epey altın ödedi. Yardım etmek isteyebilirlerdi.
Os Anciãos já pagaram tanto ouro por esta coisa... penso que nos davam uma ajuda.
Değerlendirme modelini babama açıklamam gerek. Empire'ın alt eşiğini arttırmak için akış modeli oluşturmam gerek. Hakeem'in Laviticus'taki performansını nasıl baltalayacağımı bulmam gerek.
Tenho de explicar ao meu pai, aumentar o lucro da Empire e descobrir como minar a atuação do Hakeem na Laviticus.
Tam olarak onu sizin altınızdan çaldım.
E sim. Levei aquela cabra mesmo debaixo de vocês.
Üniversitede ilk yılım, 20 doların altında ama gerçekten güzel yemekleri olan bir restoran bulmuştum, bu garson da oradaydı ve siparişlerimi karıştırıyordu.
No primeiro ano de faculdade encontrei um restaurante que tinha uma refeição muito boa por menos de 20 dólares, e tinha um empregado que estava sempre a enganar-se no meu pedido.
Alt taşıyıcı saplandı. Ses artırılsın mı?
PORTADOR SECUNDÁRIO DETECTADO REPRODUZIR ÁUDIO?
Alt-üst kararı vermenin yararlarını sizinle tartışmayacağım başkomiserim.
Não vou discutir os princípios hierárquicos consigo, Capitão.
Herkes elini taşın altına sokuyor tatlım.
Toda a ajuda é precisa, querida.
Elijah şehrin en iyi pasta şeflerini damağın bayram etsin diye etki altına alıyorum sen de gidip bu uğraşlarımı saçma şeylere kafa yorarak görmezden geliyorsun.
Elijah, chamei o melhor chefe da cidade para tua edificação pessoal, e ignoras os meus esforços em detrimento de preocupações desnecessárias.
Yani Dahlia'nın kolayca alt ettiği kurtlar mı çocuğumu koruyacak?
Para que a Hope seja protegida pelos mesmos lobos que a Dahlia derrotou. Nem pensar.
Kabzası tıpkı saçımın rengi gibi altındı.
O seu punho era dourado como a cor do meu cabelo.
Hayatının altı ayını kaçırdım.
Perdi seis meses da vida dela.
Zalimin boyunduruğu altında yaşadığım berbat hayattan onu kurtarmanın tek yolu bu.
Não há outra forma de a afastar da existência miserável que eu sofri. Uma de escravatura sob o comando de uma tirana.
Yokluğumda şehrin başına gelenler için üzgünüm. Ama dayandınız ve bu mücadelenin kanıtı ayaklarımın altında yatıyor.
E por tudo o que a cidade teve de suportar na minha ausência, mas vocês suportaram, e a prova dessa luta está aos meus pés.
- Onu kontrol altına alamaz mısın?
Será que não o consegues controlar?
Tatlım, bence yanardağın sorunu altında olan şey.
Querido, acho que o problema com o vulcão... é aquilo que está por baixo.
Rüyalarımın adamıyla olan nişanımı bozalı altı ay oluyor.
Já passaram quase seis meses desde que cancelei o noivado com o homem dos meus sonhos.
Altı üstü korkutacağın bir adamı öldürdün, buna mı saygı duyayım?
E foi esse respeito que te levou a matar um tipo em vez de assustá-lo?
Gençken Botticelli'ye ikimiz de ilgi duyardık ve yollarımız La Primavera'nın altındaki Uffizi Galerisi'nde kesişti.
Da minha juventude. Ambos gostávamos de Botticelli e cruzámo-nos na Galeria Uffizi, por baixo de La Primavera.
- Altına kaçıracağını sandım!
Pensei que ia mijar-se toda! - Janet!
Son altı yılımın hiçbir anlamı kalmaz yoksa.
A não ser que estes últimos seis anos não valeram de nada.
Kitabımın alt başlığı bu olmalı.
Devia ter sido o subtítulo do meu livro.
Elimiz ayağımıza dolaşıyor. Düşüncesiz, bencil bir hareketten ötürü. Hem de benim çatımın altında.
Agora estamos todos na terra por um ato impulsivo, um ato egoísta, debaixo do meu teto.
Anneni 50 doların altında tut, tamam mı?
Não deixes a mãe gastar mais de 50 dólares, está bem?
Onları ağacın altına koyacağım.
- Vou pô-los debaixo da árvore.
Ama yastıklarımızın altına bizi ne kadar sevdiğini bunun yapılacak en iyi şey olduğunu falan yazdığı ufak notlar bırakmış.
Mas ela deixou uns bilhetes debaixo das nossas almofadas a dizer o quanto gostava de nós como aquilo era o melhor para todos, e tretas assim.
- Kamuya mal olmasını göze alamayız sayıları kontrol altına almak için oyunlara hile kattığımızı!
Não podemos arriscar que seja do conhecimento público que manipulamos os jogos a fim de controlar os números!
Mal mülk geniş varlık ve pis yoksulluk tabaka, alt tabaka ve asil kan ayrımını gördüm.
Vi a divisão de propriedade, entre a saúde, e a pobreza miserável, da classificação, do declínio, e do sangue nobre.
Ayağınızın altında fayansı hissedene kadar üç adım atın.
Avance três passos até sentir o azulejo por baixo dos pés.
Tanrı'nın bu çocuğu size bir sebep ile bakımınız altına bıraktığına inanıyorum.
Acredito que ele colocou esta criança ao vosso cuidado por uma razão.