Altında translate Portuguese
33,819 parallel translation
Attilan'ın antik yer altı mezarlığının altında inşa edilmiş gizli bir laboratuvar.
Um laboratório secreto nas antigas catacumbas de Attilan.
Bu da sırayla balık popülasyonunun çökmesine neden oluyor, Ve bıraktığın şey, bir avuç üstü avcı Su altında yemek için hiçbir şey.
E isso faz com que a população de peixes diminua muito, e o que sobra é um bando de predadores sem nada para comer debaixo de água.
Oldukça stres altında olduğunu biliyorum ama ben de stres altındayım.
Sei que tens andado stressado, mas eu também.
Bu programın etkisi altında olduğunu mu söylüyorsun?
Está a dizer que foi influenciado pelo programa de televisão?
- Bunların altında yürümenin havalı olduğuna eminmisin?
Tens a certeza que é seguro andar aqui por baixo?
Melek sandalında ay ışığı altında sigarasının tadını çıkaracak.
Ele vai para um barco de anjos por aí, fumar charutos lunares.
- Angela'nın yastığının altında buldum.
- Que papéis, Mr. Benton?
- Alec... Michael, korkunç bir baskı altında.
O Michael está sob uma pressão horrível.
Özellikle bu şartlar altında.
Dadas as circunstâncias.
Yarın polis gözetimi altında sorgulanmak üzere merkeze geleceksiniz.
Amanhã, vai à esquadra para ser interrogado.
Sadece biraz baskı altında olduğumu söylüyor ve öyleyim de.
Diz que ando a levar com muito e ando. - Mandou-me trazê-los.
- Crowley'nin zan altında olduğunu biliyor? - Henry?
- Ele sabia que o Crowley era suspeito?
Gömleğinin altında poposu görünür.
E ele ficava ali de pé, com o cu a sair do fundo da camisa.
Ama sonra atomların altında protonları bulduk.
Depois, abaixo dos átomos, encontraram os protões.
Kuarkların altında ise sicimleri bulduk.
E, abaixo dos quarks, encontraram os fios.
Bu olayın altında açıklayamadığım başka bir iş dönüyor.
Há uma camada escondida debaixo disto tudo que eu não consigo explicar.
Koordinasyonunuz, kardiyovasküler sisteminiz, solunum sisteminiz hepsi birden orada bulunmayan yerçekimi yükünün altında.
Sua coordenação, seu sistema cardiovascular, Seu sistema respiratório, tudo isso é de repente Sob uma carga gravitacional que nunca esteve lá e
Fakat buradaki GPR taramalarına bakarsak o girişin tektonik bir mağaraya gittiği görünüyor. Bu açıklığın altında lav kanalının hemen yanından geçiyor.
Mas se olharmos para estes levantamentos do georradar, vemos que a entrada conduz a uma gruta tectónica que passa ao lado do tubo de lava que fica sob esta clarabóia.
Yüzey altında aşırı derecede çok buz var.
Existe uma enorme quantidade de gelo subterrâneo.
Batı bölümü risk altında.
Seção Oeste comprometida.
İkiz ayların altında regolit boyunca yürüyordum rüyamda gördüğüm şeyin Mars olduğunu bile bilmeden önce.
Caminhava pelo rególito sob as luas gêmeas. Nem sabia que estava a sonhar com Marte.
O zaman ne söyleyeceğini iyice düşün çünkü yemin altında söylüyor olacaksın.
Pense muito bem no que vai dizer. Irá dizê-lo sob juramento.
Bay Specter, yemin altında bu ifadeyi yalanlamak istiyor musunuz?
Sr. Specter, está preparado para contestar este testemunho, sob juramento?
Öylece yatıp kapüşon altında ağlayalım dersen ona da tamam.
Se quiser deitar-se aqui e chorar de casaco com capuz tudo bem por mim.
"Kimse kanunun üstünde değildir. Kimse kanunun altında da değildir."
"Ninguém está acima nem abaixo da lei."
Reagan'ın nihai olarak yaptığı, ekonomik eşitsizlik sorununu, Amerikan şehirlerindeki yoğun ırk ayrımını ve uyuşturucu bağımlılığı problemini bir arada ele alıp tümünü uyuşturuculara karşı savaş başlığı altında suçlulaştırmaktı.
O que Reagan acabou por fazer foi pegar no problema da desigualdade económica, da hipersegregação das cidades e do abuso de droga e criminalizou tudo isso sob a forma de guerra contra a droga.
Kontrol altında tutulması gereken hayvanlar, vahşiler.
Animais, bestas que tinham de ser controladas.
Dördü 18 yaş altında olan bu çocuklar, DNA verileri hepsinin suçsuz olduğunu kanıtlayana kadar altı ile on bir yıl arasında yetişkin cezaevlerinde yattılar.
Estes miúdos, quatro deles com menos de 18 anos, foram para prisões de adultos durante 6 a 11 anos, antes das provas de ADN indicarem que estavam todos inocentes.
Bizi adamın ellerine teslim edecek Kilit altında
Para nos terem nas mãos Trancados
Her gün ölüm tehdidi altında yaşamaktan bıktım.
Estou cansado de viver todos os dias sob ameaça de morte.
Polis, Zimmerman'ı tutuklayamadı, çünkü Meşru Müdafaa adlı bu Florida kanununa göre kendinizi tehdit altında hissettiğinizde adam öldürebilirsiniz.
A Polícia não podia prender Zimmerman devido a uma lei da Florida chamada Stand Your Ground, que diz que se pode matar alguém se se sentir ameaçado.
Beyaz olmayan topluluklar hâlâ sürekli gözetim ve kontrol altında olacaksa bu bir ilerleme sayılır mı? Üstelik şimdi kişinin parmaklıklar ardında hapsedilmesindense GPS izleme üzerinden para kazanan özel bir şirket var.
Será realmente progresso se as comunidades de cor continuarem sob vigilância e controlo perpétuos, mas agora com uma empresa privada a lucrar com os sistemas GPS, em vez da pessoa estar presa numa cela?
İnsanlar kilit altında ve parmaklıklar arkasında olmak için doğmazlar.
Os seres humanos não nasceram para serem trancados e enjaulados.
Yok artık. Miami 5 yıl sonra sular altında kalacak, sizin daha çevre planınız yok mu?
Caramba, Miami estará submersa em cinco anos e não tem política ecológica?
Bu sıcak akımlardan buz altında erime çok şey görüyoruz.
Vemos muito gelo derretido das correntes quentes.
Bu su altında çalışacaktır.
Isto vai funcionar debaixo d'água.
Sonrasında finansal olarak baskı altında olmayacaksın işini yapabileceksin.
Assim, ficas financeiramente à vontade para fazer o teu trabalho.
Krutel adı altında bir rezervasyonum var.
Tenho uma reserva em nome de Krutel.
Benim gibi biri olacak herkes şöyle diyecek, "O iyi bir adam," tüm bunların altında bencil, dürüst olmayan güvenilmez bir bok çuvalı yatarken.
"Ele é um tipo porreiro." Quando, no fundo, ele é egoísta, desonesto, não digno de confiança, um falhado.
Aşağıdakiler saldırı altında olduğumuzu söylüyor.
Dizem que estamos sob ataque.
Hükümetin tesisinde çevrimdışı olarak koruma altında -
São mantidos "offline" em instalações governamentais protegidas para...
- Silahlarımız kilit altında.
- Os nossos ICER's estão retidos.
Şubat'ın üçü ve altısı arasında kalan bir Nick Waingrow var.
Um Nick Waingrow, entre 3 e 6 de fevereiro.
Okul sorunlarımızı çözmesi için altı yaşında bir kızdan mı yardım istiyorsun?
Estás a pedir a uma menina de 6 anos para resolver os problemas desta escola.
Hayatınızın ilk ve son üç yılında altınıza kaçırmanıza izin verilir.
Esta é a regra na vida. Podemos cagar nas calças nos primeiros e nos últimos três anos da nossa vida.
Ya uygun açıklıklarda ekipman sokabileceğimiz kadar yatay geçiş yeri yok ya da açıklıkların bağlandığı lav kanallarında yerleşim için gereken yer altı topoğrafyası veya buza erişim yok.
Ou as clarabóias candidatas não têm as entradas horizontais de que precisamos para descer o equipamento ou os tubos que ligam com as clarabóias não têm a topografia subterrânea nem o acesso ao gelo necessários para a colónia.
Uzay keşfi çağında altın bir bölüm böylece kapandı.
Isto encerra um importante capítulo da era da exploração espacial.
Kamilah Oxford Üniversitesi'nden mezun olan en genç kişi. Dünya standartlarında bir ressam, sosyal aktivist ve ikonoklasttır. Okçulukta olimpik düzeyde altın madalya sahibidir.
A Kamilah é a pessoa mais jovem a graduar-se em Oxford, pintora mundialmente conhecida, activista social, iconoclasta, medalha de ouro olímpica em tiro com arco, tem um documentário premiado nos BAFTA sobre o seu álbum premiado nos Grammy,
Güzel çünkü dosya odasında altı düzine daha var.
- Adoro. - Boa. Há mais seis dezenas dessas na sala de arquivo.
- Yılın altı ayında Los Angeles'ta yaşayan bir sevgilim var.
- Tenho um namorado que vive em LA seis meses do ano.
Bunu yaparken buz altında yeni bir sıcak akım olabilir.
Pode ser uma corrente quente abaixo do gelo.