Ama benim için değil translate Portuguese
559 parallel translation
Bu üçüncü gelişim, ama benim için değil, Lieberman için.
Não é a 3ª vez que me sirvo, é para o Lieberman.
- Ama benim için değil gibi?
- Mas, não por mim?
Başkaları için iyi olabilirsin ama benim için değil.
O primeiro, sou eu.
Ama benim için değil.
Mas não para mim.
Evet ama benim için değil. Senin için yolcu.
Sim, mas não virá atrás de mim, e sim atrás de si.
Belki, ama benim için değil.
Talvez seja, mas não para mim.
Bu başka bir gösterici için yeterli olabilir ama benim için değil.
Essa é uma regra satisfatória para alguns, mas não para mim.
O senin için bambaşka olabilir ama benim için değil.
Esta mulher, pode ser diferente para ti mas não para mim.
Senin için olabilir ama benim için değil.
Acabou para ti, mas não para mim! - Eu tenho três balas na minha arma.
Ama benim için değil!
Não use esse tom comigo!
Senin için en iyisi olabilir. Ama benim için değil.
Será melhor para ti, mas não para mim.
Belki sizin için öyle ama benim için değil.
Pode ser um sonho para vocês, mas não para mim.
Benim için hala bir yabancısınız, ama bu önemli değil.
Ainda não o conheço bem, mas isso não importa.
Pek benim tipim degil ama, sizin icin bir timsahla bile sevisirim.
Näo é o meu género, mas por si, eu namoraria um crocodilo.
Bana yardım etmek zorundasın. Sadece benim için değil ama bu da Avrupa'nın en büyük hikayesi.
- Tem que me ajudar... não pela minha saúde, mas esta é a maior história da Europa.
Ama benim için öyle değil.
Bem, não é... para mim não é.
İpeksi hükümdarlar, emimin çok güzelsiniz... ama benim için kalmak söz konusu değil.
Oh, amável soberano. Tenho certeza que é lindo, mas não posso ficar.
Onu düşündüğümden değil, ama bu benim için daha iyi.
Não que eu me importe com ele...
Ama senin için iyi bir şey değil, benim için de öyle.
Mas isto não lhe convém, e, certamente, a mim tão pouco.
Benim için mafya demeniz ilginç, ama doğru değil.
A fama de "mafioso", no meu caso, é mais fantasia que realidade.
Bu benim için hiç sorun değil ama bu konuda yanlış anlaşılmalara izin vermeyelim.
Por mim, tudo bem, mas não se arme em esperto.
Benim için değil ama Lucia o çok genç.
Eu não falo por mim, mas pela Lúcia, que é tão nova.
Benim için değil ama.
Não para mim.
Ama artık benim için değil.
Mas não é para mim.
Benim hep böyle sinirli olduğumu düşünmeyin lütfen,... ama benim için kolay değil, doktor bey.
Oh, desculpe... espero que não pense que eu fico sempre assim tão nervosa mas não é fácil para mim, senhor doutor.
Belki senin için anlamı olmayabilir ama güneyli züppeler kampın etrafında kış uykusuna yatmış dişi ayılar gibiler. Fakat adamlarımı burada tutmak benim için kolay değil.
É se calhar mais para vós, Sulistas, de fazer ronha no campo, mas os meus homens vão-me salvar.
Senin için sorun değil, ama benim için.
Tudo bem contigo, mas, sabes, para mim... Ajuda-me a passar o tempo.
Benim için sorun değil. Ama lafını esirgemeyen biriyim ve açık konuşmak niyetindeyim.
A mim não me faz diferença, mas devo dizer-lhe que sou um homem directo e tenciono falar com franqueza.
Ortamı benim için ayarlamaya çalıştığının farkındayım, ama... ne yapayım korkmuyorum işte, elimde değil.
Sei que estás a tentar criar ambiente, mas não me sinto assustada, só isso.
Bence yaşlı kadınlar için harika ama anlarsınız ya, benim için pek değil.
Acho que ficam maravilhosamente às mulheres mais velhas, mas para mim não, sabe.
Gleason ve Smith'in ölümü için beni suçladınız ama, işte bu, onların benim sabırsızlığımın değil, kasıtlı bir sabotajın kurbanları olduğunu kanıtlandı.
Culpou-me pela morte de Gleason e de Smith, mas eis a prova de que foram vítimas, não da minha impaciência, mas de sabotagem deliberada.
Ama bu hiç de zahmet değil benim için.
- Não é incômodo.
Ama konfor benim için önemli değil.
Mas agora não posso pensar em comodidade.
Ama bu benim savaşım değil ve ben onun için not almam.
Mas esta guerra não é minha, e não quero dar-lhe atenção.
Benim ipime bağlı değil ama senin için bir hediyeyi tutuyor.
Não me carrega o manto, mas um presente para ti.
tek tesellim kenara koyduğum param olur... durumumu değerlendiriyorum... ben kötü biriyim ve böyle kalacağım... bir değişim görmeyeceksiniz ama adiliğin de alemi yok... kimsenin benim yüzümden incinmesini, pisliğe bulaşmasını istemem... bu pis hayat bana göre değil hem artık benim için çok tehlikeli... hiçbir şeyden ödün veremem ama bu durumu kim değiştirecek?
o único consolo pode ser o dinheiro que se poupou vou rever a situação sou má rês e assim vou continuar não contem ver alterações mas é um erro ser apenas um vilão não quero ninguém ferido ou a passar um mau bocado esta vida não é p'ra mim já começa a ser demais já não tenho meio-termo mas quem a muda por mim?
Gerçek değil mi? Senin için gerçek olmayabilir ama benim için öyle.
Não é para si, mas é para mim.
Benim için farketmez. Hadi ama, bana dert değil.
Ele não ouve, não vê!
Şampanyayı açabilirsin ama sırf benim için değil.
Podes abrir o champanhe, mas não é só para mim.
Ama benim için değil.
Mas não para mim!
"Kambur" benim için yeterli. Benim için değil ama.
Gosto mais de "aberração"
Ama zaman öldürmek için senin geçici heveslerinden biri olmak benim tarzım değil.
Mas passar umas horas como uma das tuas fantasias passageiras não é bem para mim.
Emilia, tüm bu duygular harika. Ama Giselle'de deli sahnesi için, benim balem için değil.
Emilia, toda essa emoção é óptima... para a cena da louca em Giselle, não para o meu balé.
Bir canavar gibi göründüğümün farkındayım ama bu sadece benim balemi daha iyi anlaman içindi. İsteklerini değiştirmek için değil.
Posso ter parecido um monstro, mas era para ajudá-la a entender o que é o meu balé, e não o que você quer que seja.
Bay Kohler, Paraguay'da Naziler olduğunu öğrenmek sizi belki şaşırtmış olabilir, ama emin olun bu benim için yeni bir haber değil.
Senhor Kohler, talvez para si seja uma revelação deslumbrante saber que há nazis no Paraguai, mas asseguro-lhe que para mim, não é nada de novo.
Ama onun için değil. Benim için, Bubba.
Mas não é por ele, é por mim, Bubba.
- Bu benim için tavsiye değil,.. .. ama size tavsiye etmeliyim ki..... Sir Humphrey'nin tavsiyesini dinlemenizi tavsiye ederim.
- Não me cabe a mim aconselhar, mas se fosse esse o caso, seria obrigado a aconselhar-lhe que seria aconselhável seguir o conselho de Sir Humphrey.
Hoşunuza gidecekse bana uygun göreceğiniz her türlü işkenceye hazırım. Ama bana inanmanız için yalvarıyorum, eğer ortada bir suç varsa sorumlusu sadece benim, asla kızınız değil.
Estou disposto a suportar todas as violências, mas peço-vos que acrediteis que, se houve alguma falta, sou eu o culpado, e que vossa filha não tem culpa de nada.
Benim için kolay değil, ama unutacağız.
Eu não devia, mas vamos esquecer isto.
Bu grev meselesi için üzgünüm, ama bu benim suçum değil.
Tenho muita pena que tenha sido atacado, mas a culpa não é minha.
Bu benim için bir problem değil, ama- -
- Não tenho nada contra, mas...
ama benim 40
ama benim için 21
benim için değil 209
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama benim için 21
benim için değil 209
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bana 28
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26
ama ben iyiyim 19
ama ben istiyorum 21
ama bu sabah 17
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bana 28
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26
ama ben iyiyim 19
ama ben istiyorum 21
ama bu sabah 17
ama belki 32
ama ben istemiyorum 23
ama bu kez 23
ama ben değilim 29
ama ben 635
ama bu mümkün değil 32
ama bunu 25
ama bence 43
ama bazen 44
ama bu gece 38
ama ben istemiyorum 23
ama bu kez 23
ama ben değilim 29
ama ben 635
ama bu mümkün değil 32
ama bunu 25
ama bence 43
ama bazen 44
ama bu gece 38