Ama bu sabah translate Portuguese
854 parallel translation
Lütfen, yapmayın! Afedersin Christine. Ama bu sabah silahlarımı kuşanıp seni düelloya davet edeceğim!
Este senhor vai ter de receber as minhas testemunhas, de manhã.
Ama bu sabah bir telgraf geldi kızım evlenmek üzere nişanlanmış.
Mas chegou um telegrama de manhã a anunciar... que a minha filha está noiva.
Eh, ben de öyle sanıyordum. Ama bu sabah Dr. Judd'a uğradım. İlk gidişinden sonra oraya hiç uğramamış.
Foi o que pensei, mas fui ao Dr. Judd esta manhã... e ela não voltou lá depois da primeira consulta.
Ama bu sabah onu ziyaret ettiğine dair bir şey yazmadın.
Mas esta manhã não escreveu na caderneta que tinha ido veremos o.
Ama bu sabah Randy'yi kabakulak oldukça süzmüştü.
Sim, mas o Randy acordou esta manhã com papeira.
Ama bu sabah, yine de ofise gittim. Çünkü ben gitmeseydim, onun gideceğinden korkuyordum.
Seja como for, fui trabalhar hoje de manhã porque temi que se não fosse, ele iria.
Ama bu sabah bana aptal dedi.
E, hoje de manhã, chamou-me estúpido.
- Evet, ama bu sabah yine şişti. - Ve pantolonumu kesmem gerekti.
Sim, senhor, mas esta manhã inchou muito e tive que cortar a perna da calça.
Çok tuhaf ama bu sabah uyandığımda...
É algo estranho na verdade, mas quando eu acordei esta manhã...
Gerçi sandığını enkazın arasında yüzerken gördüm. Ama bu sabah giydiğin kıyafet İngiltere'yi terk ettiğinden beri üzerinde gördüğüm en güzel şeydi.
Porém, a roupa que está usando esta manhã... é a mais agradável que vi desde que deixou a Inglaterra.
Bağışlayın efendim ama bu sabah göreve döneceğinizi söylemiştiniz.
Desculpe, senhor, mas disse que retornaria ao serviço esta manhã.
Ama bu sabah öyle söylemiyordu Şerif.
Não foi o que ele disse esta manhã.
Ama bu sabah, Rodin ile diğer ikisinin Roma'da olduklarını öğrendik.
Mas soubemos esta manhã que o Rodin e os outros dois estão em Roma.
Ama devletin de bir "kullanım için üretim" planı var. Darağacı. Sabah 7'de, bir mucize olmazsa, bu darağacı kullanılacak.
Mas o estado também tem produtos para o seu uso a não ser que aconteça um milagre, a alma do Helmes Williams ficará separada do seu corpo e da vida de Mollie Malloy, e também ficará separada a única alma que conheceu... "
Ama aynasızlar bu sabah etrafı aradı.
Mas os polícias reviraram tudo esta manhã.
- Hayır ama, bu haftaki maaşı aldım diyordu, daha bu sabah. - Henüz ölmedi.
- Ainda não está morto.
Bu çok ilginç ama sabahın bu saatinde... zorla evime girmenizi gerektirecek kadar ilginç sayılmaz.
Bem, isso é interessante, mas não o suficiente... para deitar portas abaixo a esta hora da madrugada.
Sabahın bu saatinde dudakları hazır etmek kolay değil, biliyorum ama müziğe hep beraber girmemiz gerekiyor.
Cavalheiros, eu sei que é difícil acertar os lábios tão cedo... mas devíamos entrar juntos.
- Eh işte, bir hayli. Pazartesi günü zehirlenme vakası için Manchester'a gittim. Bu sabah Holloway'de bir kreşteydim.
Um envenenador em Manchester, segunda-feira, e uma ama, em Holloway, esta manhã.
Evet, bunun güzel bir sabah olduğunu biliyorum, ama bu aynı zamanda güzel de bir hayal.
Sim, sei que está uma bela manhã, mas também era um sonho lindo.
Bu saatte çok uğraştırdı ama sabah ilk iş bütün banka mevduat hesaplarına bakacağız.
Estamos a verificar todas as suas contas bancárias.
Bu sabah herkesin acelesi olduğunu biliyorum ama belki de bir iki kelime konuşabiliriz diye düşünmüştüm.
Sei que estâo todos com pressa, esta manhâ, mas talvez pudéssemos conversar.
Bu sabah beni görmeye gelecekti ama gelemediğini söylediler.
Devia ter ido visitar-me esta manhã, mas disseram-me que não pôde ir.
Bu sabah biz gittik ama Andy bizi kovdu.
Ele parece um urso.
Çok üzgünüm ama bu sabah kapalıyız.
Não abrimos esta manhã.
Bak Dan, bu sabah senden özür dilemek için seninle konuşmayı düşünüyordum. Ama bu iyi bir fikir değilmiş.
Ouve, Dan, pensei que podíamos falar, que podia arranjar desculpas mas não vale a pena.
Hayır, ama filmi hatırlıyorum. Şu anda sinemada gösterimde olan film. Bu sabah gelirken baktım.
Não, mas lembro-me do filme e é o que passa naquele cinema, fui lá verificar hoje de manhã.
Bu sabah hiç avukatım yoktu ama şimdi üç tane birden oldu.
Hoje de manhã eu não tinha advogado nenhum, e agora, de repente, tenho três.
Lord, adamlarıyla beraber bu sabah gidince her şey sona erer sanmıştım ama yanılmışım.
Pensava que terminaria após o Senhor partir com seus homens, esta manhã, mas não terminou.
Bu sabah keyfi çok yerinde. Ama onu incitme.
Ela hoje está de muito bom humor, sobretudo não a fira.
Ama onu bu sabah da görmeyi umuyordun.
Esperavas vê-lo esta manhã.
Daha sabah öyleydim, ama Bu gece artık emin değilim.
Bem, esta manhã era. Hoje à noite já não tenho a certeza.
Muhtemelen 10 milyon liret kaybetti. Ama bu sabah İtalya'da kaybedilen milyarları düşününce hiçbir şey tabii. Şu adam var ya...
Talvez isso seja muito para ela mas pense nos bilhões perdidos esta manhã na Itália... vê aquele homem alí... perdeu 50 milhões... por favor, pode me dar um peregui?
Bu sabah kamyonetiyle eve dönerken taşıyacağımız yükü almaya gitti, ama hala gelip beni almadı.
Esta manhã, foi de camião... levantar uma carga para o regresso a casa e nunca mais me veio buscar.
Ama o konuşmayacak, yani... Bu sabah kiliseye gelip birileriyle görüşmemiz gerektiğine karar verdim.
Mas ele não quer falar... por isso esta manhã decidi que devíamos vir até a igreja... e falar com alguém.
İnanır mısınız bilmem ama, o far, daha bu sabah garajdan çıkarken kırıldı. - Evet. Çok kolay kırılıyorlar, değil mi?
Sabe, pode ou não acreditar, mas parti o farol da frente hoje de manhã ao sair do celeiro.
Durango'da üç asker yitirdiğimizi sanιyorduk. Ama ikisi bu sabah döndü, tekrar eski düzenimize geçtik.
Pensávamos ter perdido três soldados em Durango, mas dois regressaram esta manhã e tornámos a ser um exército.
Daha bu sabah geldim, ama iki ilginç mesele gördüm :
Apenas cheguei esta manhã, mas já vi duas coisas interessantes :
- Bu sabah, ama...
- Esta manhã, mas...
Çünkü, onun henüz, kendisiyle tam olarak yüzleşmeye hazır olmaığı kanaatine vardım. Ama, bu sabah bir ayna istedi, böylece ben de zamanın geldiğine karar verdim.
Não o achava ainda maduro para um confronto decisivo com ele próprio, mas esta manhã ele pediu um espelho.
Bu sabah merhaba diyemedim ama seni gördüğüme sevindim.
Não pude cumprimentá-lo antes, mas é um prazer vê-lo.
Ve çaktırma ama onu bu sabah erkenden aldılar.
Muito secreta. Vieram buscá-lo, hoje de manhã.
Bu sabah on sent harcadım, ama daha kahvaltı bile yapamadım.
Jà gastaste 10 centavos, esta manhã, e nem tomaste o pequeno-almoço.
Ama madem kişiselleştiriyorsun, bu sabah çok istekliydim.
Mas já que falas nisto, esta manhã estava cheio de vontade e pronto para...
Bu sabah Carmen ve Patsy ile çene çalmaya vaktin vardı ama.
Esta manhã tiveste tempo para falar com o Carmen e o Patsy no meu gabinete.
Ama bugün, bu Pazar sabahı, hayatımda ilk defa olarak, ve bu KOW radyo istasyonu yayına başladığından beri ilk olarak, her zaman yaptığım şeyin ve müzik çalmanın dışına çıkıp size küçük bir öykü anlatacağım.
Mas hoje é a primeira vez que estou aqui ao domingo, e pela primeira vez estou nesta emissora do KOW não só para passar música, mas para lhes contar uma história.
Chris, kusura bakma ama bu benim sabah sporum.
Lamento, Chris, mas as algemas fazem perder a pontaria.
Efendim, bu gece birçok adam kendini iyi hissederek yatağa girdi ama sabah uyanınca kendilerini ölmüş bulacaklar.
Alteza, muito homem se deitou de noite sentindo-se bem para despertar pela manhã achando-se morto.
Ama bu sabah gitti.
- Mas, ela saiu esta manhã.
Ama o, bu sabah ölmeli.
Ele não tem que morrer esta manhã.
Bu sabah yaptığının karşılığında ufak bir şey daha. Lazım olmaz bize demiyorum ama -
- Não é que possamos usá-los, mas...
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32