Ama benim translate Portuguese
22,870 parallel translation
Ama benim kim olduğumu, bizim kim olduğumuzu bilmiyorsun.
Causar o caos. Mas não fazes ideia quem eu sou.
Ama benim söylememe gerek yok.
Mas eu não tenho de o fazer.
Ama benim...
- Eles ainda não têm quaisquer notícias. Na verdade, eu...
Yani, aşağılama bazılarını yaralayabilir ama benim çok çalışmamı sağladı.
A humilhação pode afetar algumas pessoas, mas fez-me trabalhar mais.
Ruiz'le konuşacaksın ama benim için bir telefon açamıyorsun öyle mi?
Falas com o Ruiz mas não me atendes?
Tamam. Şimdi, senin uykuya ihtiyacın olmayabilir ama benim var.
Não precisas de dormir, mas eu preciso.
Orjinal adres oldukça iyi saklanmıştı, ama benim insanların bakmayı düşünmediği dosyalara erişimim var.
A morada original foi "embrulhada" e bem escondida, mas tenho meios de ter acesso a arquivos que a maioria das pessoas não sabem procurar.
İsteklerime karşı gelmen konusunda pek hoş hissetmiyorum. Ama benim başka birine otoriteye saygı duyma konusunda ders vermem- -
Não estou contente por desrespeitares os meus desejos mas suponho que eu dar um sermão
Ray'in çok emeği geçti biliyorum Bunch ama benim elimde büyüdün.
Sei que o Ray estava lá para ti, Bunch, mas eu também te criei.
Ama benim yaşımdaki bir adam için ufak jestler işe yaramıyor.
Mas pequenos gestos não fazem a diferença para um homem com a minha idade.
Tamam ama benim yardımına ihtiyacım var.
Sim, mas ouve, preciso da tua ajuda.
Oz halkı seni seviyor olabilir, Dorothy ama benim daha güzel bir şeyim var. Çocuğumun sevgisi.
Sabes, Dorothy, podes ter o amor de Oz, mas eu tenho algo melhor... o amor da minha filha.
Ama benim de sana takma isim bulmam adilane olur.
Mas acho que é justo eu também dar-te uma alcunha.
Ama benim hakkımda yanılıyorsun.
Estás enganado em relação a mim.
Onu çok özlüyorum işte. Dünyanın en harika kadınıyla evlenen dünyanın en şanslı adamını göreceğim ama benim kimsem yok.
Vou ver o homem mais sortudo do mundo casar com a mulher mais maravilhosa do mundo e eu não tenho ninguém.
Evet ama bu benim...
Sim, mas não é...
Ama hukukla ilgili asıl bir olay var, benim en sevdiğim şey de bu.
Mas eis a melhor coisa acerca da lei, e eu adoro a lei.
Karı koca arasındaki bu güzelim sahneyi kesmek istemezdim ama bebeğiniz hâlâ benim. - Hayır, bir anlaşma yaptık.
Desculpem interromper esta linda cena linda, mas... o vosso filho continua a ser meu.
Ama resim yapmak için benim stüdyomu kullanabilirsin ve hemen toparlanırsın.
Mas podes pintar no meu estúdio e não tarda estás recomposta.
Sheldon için uygun olmadığımı düşündüğünün farkındayım ama inan bana en iyi şansı benim.
Sei que pensa que não sou boa para o Sheldon, mas acredite, sou a melhor hipótese.
O benim kim olduğumu bilmiyor ama senin de kim olduğunu bilmiyor, değil mi?
Ela não sabe quem eu sou. Mas também não sabe quem é a Tasha, certo?
Benim hatam, sana bir şey demedim ama eyvallah beni açık etmediğin için.
Desculpa não te ter dito, mas obrigado por me encobrires.
Öyleyiz ama senin öncelikli dostun benim.
- E somos, mas... Sou teu amigo primeiro.
Truth'la ilgili olan bu anlaşma benim hayallerimin bile ötesinde bir şey ama daha da önemlisi, çocuklarımızın hayatlarının geri kalanında her daim yasal paraları olacak.
Este acordo levará a marca Truth a crescer para lá dos meus sonhos. Mas, mais importante, os miúdos terão dinheiro legal por trás durante toda a vida.
Abartıymış gibi görünüyor ama eğer benim araştırmama bakarsan doğru olduğunu göreceksin.
Parece um longo elogio, mas, se vir a minha pesquisa, verá que é tudo verdade.
Benim evimin manzarası da güzeldir ama bununla boy ölçüşemez.
O meu apartamento tem uma vista bonita, mas nada assim.
Parmak izinin tamamı yoktu, lekelenmişti. O yüzden biraz uğraş aldı ama ben benim sonuçta.
É uma impressão parcial, manchada, por isso demorou um bocado, mas, ei, sou eu.
Ama öyle ya da böyle, bu tacı giyen kişi benim.
Mas, para o bem ou para o mal, a coroa pousou na minha cabeça.
"Ama Margaret benim neşem."
"Mas Margaret é minha alegria."
Ama size hatırlatmama gerek yok. Bira eviniz lisansla çalışıyor ve benim rızamla.
Mas não preciso relembrá-la que a sua taberna funciona apenas por licença e com a minha bênção.
Benim kitabımda öyle birşey yazmaz, ama haklısın.
Não é o meu estilo, mas está certa.
Hayır, birinin peşinden gitmek istiyorsan, benim peşimden git, ama o insanları rahat bırak.
Não, se quer ir atrás de alguém, venha atrás a mim, mas deixe aquelas pessoas em paz.
Bak ne çeşit bir moral bozukluğu yaşıyorsan anlıyorum. Ama burası benim evim.
Olha, eu entendo essa crise moral que estás a ter, mas esta é a minha casa.
Ama ne zamandır benim düşmanımsın?
Mas desde quando é que és meu inimigo?
Ama hâlâ bu şeyi benim için düzeltmeni istiyorum.
Sobre essa dica, ainda preciso que resolvas esta coisa.
Oğlan pek etrafta olmazdı ama sürekli benim için sarardı.
Aquele rapaz não passava aqui muito tempo, mas estava sempre a fazê-los para mim. Sempre.
Ama Araf'ta korkunç şeyler oluyor ve her şeyin benim soyadımla alakası var!
Mas algo horrível se passa em Purgatório e está ligado ao meu apelido.
Rahip dualara ve ilahilere yardımcı olabileceğimi ama uzun zamandır kiliseyle ilişkim olmadığından inancımın test edilmediğini söylüyor. Benim!
O padre diz que ajudo nas músicas, mas que não estou cá há tempo suficiente, que a minha fé não foi testada, eu!
Bu benim de aklımı kurcalıyor. Ama kanıt kanıttır yine de. Tatil de olsa araştırmam gerekiyor.
Tenho andado a coçar a cabeça, mas prova é prova e, feriado ou não, tinha de dar seguimento a isto.
Mulan'la her yere baktık ama onu bulamadık. Her şey benim hatam, Pamuk.
A Mulan e eu procurámos por todo o lado e não a conseguimos encontrar.
Ama Zelena benim hayatımı kurtardı.
Mas ela salvou-me a vida.
- Ama hiçbiri benim umurumda değil.
Mas não quero saber de nada disso.
Benim gibi göründüğünü biliyorum ama yemin ederim ben değilim.
Eu sei que aquele sou eu mas juro que não fui eu.
Makası ben getiririm Joe. Onu istememiştim bile ama çocuk benim sayemde hayatta.
Eu vou buscar a tesoura, Joe.
Bu işe dalgasına başlamıştık ama sonra bir de baktık harbi harbi sağlam bir grup olmuşuz. Aynı şey benim başıma 90'larda "Taşakkürler" lafıyla gelmişti.
Aconteceu-me isso nos anos 90 quando dizia "Desculperta-me".
# Benim bildiğim İsa herkesi sever #
O Jesus que eu conheço ama toda a gente
Ne düşündüğünüzü biliyorum ama burası benim evim değil. Maaşımı almaya geldim.
Eu sei o que estão a pensar, mas esta casa não é minha.
Bunu birçok kişiye itiraf edemiyorum ama bu iş benim her şeyim.
Não admito isto a muitas pessoas, mas este trabalho é tudo o que tenho.
Bir gün kitabımdan okursunuz eğer bitirebilirsem ama bu benimle benim terapistim arasında.
Poderás ler sobre isso no meu livro, algum dia, se eu termina-lo, mas isso já é entre eu e o meu terapeuta.
Evet, ama Audra benim hamile kalmak için son şansım.
Sim, mas a Audra é a minha última hipótese de engravidar.
Sert konuşuyorsun ama sen de tıpkı benim gibisin.
Estás a falar duro, mas és igual a mim.
ama benim için 21
ama benim için değil 17
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
ama benim için değil 17
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benim için öyle 32
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benim için öyle 32