Araştır translate Portuguese
8,521 parallel translation
Elinizde kanıt olmadığına göre bence yanlış yeri araştırıyorsunuz.
Vocês não têm provas, estão à procura no lugar errado.
- Birini araştırıyoruz.
Ainda estamos a aguardar sobre o outro.
Arkadaşın Dr. Pryce son 24 saattir, deli gibi bir şeyleri araştırıp duruyor.
Nas últimas 24 horas, o Dr. Pryce entrou num frenesim no Google.
Baş harfi R, hekim veya araştırmacı bilim adamı.
Primeira inicial "R", médico ou cientista investigador.
Yalnızca gerçekleştireceği araştırma nedeniyle o yere karşı aşırı takıntılı olduğunu biliyordum.
Só sei que ficou obcecado com o sítio durante a investigação.
Peki bunu nerede araştırıyorsun?
Onde está o que se pretende?
Hırvat köklerimi araştırıyorum.
Explorar as minhas raízes croatas.
Ancak, haliç üremesi hakkındaki araştırmasını değerlendirirsek Spivak'den daha fazlası olacaktır.
Mas, a julgar pela investigação sobre reprodução estuarina, provavelmente vais encontrar mais do que só o Spivak.
İlk önce internette araştır.
Pesquisa antes.
- Araştırıyorum.
À procura.
Meslektaşlarım şu anda Clay'in dairesinin çevresini araştırıyorlar.
Agora os meus colegas estão vasculhando a área ao redor.
Hayır ama araştırmaya bir başladık mı Roman'ın ağıyla ilgili biraz bilgi bulabiliriz diye umuyorum.
Não, espero que uma vez que investiguemos este nome, tenhamos informações sobre as actividades da rede do Roman.
Babanı araştırırken, her yerde bir engelle karşılaştım.
Como eu suspeitava do seu pai, encontrei resistência em todo o lado.
Nasıl uydurma fal bakılır,.. ... potansiyel bir müşterinin geçmişi nasıl araştırılı?
Fazer uma leitura fria, pesquisar a história de um futuro cliente...
- Hayır, henüz bir şey yok biraz daha araştıralım.
Não, não temos nada. Vamos deixar para depois.
Polis şu an hastanın geçmişini araştırıyor belki bir yöntemleri falan vardır.
A Polícia está a verificar os antecedentes do paciente neste momento, para ver se, talvez, existe algum tipo de "modus operandi".
Ehliyetindeki bilgileri hâlâ araştırıyoruz ama uzun zaman önce sistemden kopmuş.
Estamos a verificar as informações da carta mas parece que ele já tinha largado tudo há muito tempo.
Er Jacki Prescott'un ölümünü araştırıyoruz.
Estamos aqui para investigar a morte da soldado Jacki Prescott.
Eski oda arkadaşını araştırırım.
Vou investigar a sua ex-colega de quarto.
Kurutsu'nun ölümünü ve virüsü ben araştırırım.
Vou investigar a morte dela e do vírus.
Özgeçmişlerini araştırın.
Verifiquem os antecedentes de toda a gente.
Savunma Bakanlığı'ndan ya da birlikte çalıştıkları şirketlerden birinde bu laf kullanılıyor mu araştır.
Descobre se alguém do Ministério da Defesa ou empresas afiliadas usam essa frase.
Döner dönmez bu durumu araştırırım, olur mu?
Ouça, irei ver isso assim que voltar, está bem?
Pekâlâ, gelip seni alıyorum ve bunu kayıt dışı olarak birlikte araştırıyoruz.
Muito bem, então, vou-te buscar e faremos esta investigação de forma não oficial.
CIA Sima'nın geçmişini araştırıyor ama şimdiye kadar sinir gazı yapan bir kadın ile ilgili hiçbir şey bulamadılar.
A CIA e a Interpol estão a confirmar o passado da Sima, mas não temos nada sobre uma mulher que está a fazer gás venenoso.
Interpol hala Sima'nin geçmişini araştırıyor ama şundan şüphe yok ki kadın muhtemelen tehlikeli.
A Interpol ainda está a investigar a Sima, não há dúvidas que é perigosa.
KG ve Fatah ilişkisine dair her şeyi araştır ve bana ver.
Descobre tudo sobre a ligação entre o G.K e o Fatah, e entrega-me tudo.
- Sizin yerinizde olsam çeşitlendirmeyi araştırırdım.
Se eu fosse a si, procuraria diversificar.
- Araştırırız.
Vamos averiguar.
Görünüşe göre hükümet hesaplarınızı araştırıp onları dondurmuş. Şaka mı yapıyorsun?
Parece que o Governo fez um inquérito à sua conta e decidiu congelá-la.
- Edwards Clyde Barton'la ilgili geniş bir araştırma yapmış. Haftalardır da bu bankayı araştırıyormuş.
- Parece que o Edwards fez uma grande pesquisa sobre a Clyde Barton, e está a pesquisar esse banco há semanas.
Yangın Tahkikat Bürosu araştırıyor.
A unidade de investigação de fogo posto está a investigar.
Kundakçılık Soruşturma araştırıyor.
A unidade de investigação de fogo posto já está a investigar.
Beni buraya çağırıyorsun, bunları söylüyorsun ve tek diyebildiğin "Araştırıyorlar."
Chama-me aqui, atira-me esta bomba e depois diz-me "Estão a investigar".
Buranın araştırılmasını istiyorum.
Quero que vasculhem todo este lugar.
- Kurbanın video günlüklerini araştırıyordum.
Estava a ver os vídeos diários da nossa vítima.
- Ordunun kullandıklarına benziyor ama hala nereden geldiğini araştırıyoruz.
Parece militar, mas ainda estamos à procura.
Diğer kurbanları kurtaran serumun beni kurtarması sonucu aynı etkilere maruz kalıp, kalmayacağını bilimsel açıdan araştırıyorum.
Estou, apenas, a efectuar olhar para isto de forma científica, ou seja, não posso ignorar o facto que o soro que me salvou era exactamente da mesma estirpe - encontrada nas outras vítimas.
Birileri zavallı Thomas ve Martha Wayne'in ölümlerini araştırıyormuş.
O problema é que alguém anda a meter o nariz nas mortes do Thomas e da pobre Martha Wayne.
Evet, Detektif. Liman amirinin kaybolma olayını araştırıyordunuz.
Sim, detetive, recordo-me que investigava o desaparecimento do capitão do porto de Washington.
Bir uzay istasyonuna yapılan terörist bir saldırıyı araştırıyormuş.
Ele andava a pesquisar sobre um ataque terrorista num estação espacial qualquer.
McGee ve Dorneget, Çoklu Uyarı Alarm Merkezi'nde... -... şu anda onları araştırıyor.
McGee e Dorneget estão no MTAC à procura deles.
- Evet hâlâ Kutzler'ın cinayet gecesi yaptıklarını araştırıyoruz.
Sim, ainda estamos a monitorizar os passos do Kutzler na noite do assassínio.
Tapınak ile ilgili her şeyi araştırıp, keşfederek bir araya getiririz. Bütün milletlerin ruhani mutluluğa kavuşmasını kendisine görev edinmiştir.
Exploramos, investigamos, e celebramos todos os aspectos do Templo e o papel fundamental preenchido no bem estar espiritual de todas as nações do mundo.
- Neden araştırıyorsunuz o zaman?
- Porque os investigas?
- Ülkedeki bütün uç grupları araştırırız.
Investigamos todos os grupos extremistas do país.
Neden karısını aldatan bir kocayı araştırıyoruz?
Porque estamos a investigar um marido traidor?
Şöyle bir araştırınca yanıldığımızı anladım.
Uma investigação revelou que isso é falso.
Daha erken olduğunu biliyorum ama evliliğin iptalini araştırıyorum.
Ainda não chegámos a esse ponto, mas pesquisei sobre anulação de casamentos.
Eminim iyice araştırmıştır önce.
Estou certo que o investigou até ao tutano.
Beckett, rica etsem Scott'ın mazeretini araştırır mısın?
Beckett, por favor, confirma o álibi do Scott.