English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Aşık mısın

Aşık mısın translate Portuguese

1,771 parallel translation
Matt'e aşık mısın?
Está apaixonada pelo Matt?
Hala aşık mısınız?
Continuas apaixonado?
Val, sen aşık mısın?
Val, você, apaixonado?
- Peki ona aşık mısın?
Então, está apaixonada por ele?
Bana aşık mısın?
Estás apaixonado por mim?
Bana aşık mısın?
Estás apaixonada por mim?
Tijuana başkanına aşık mısın diye soramazsın.
Não se pergunta ao Presidente da Câmara de Tijuana se está apaixonado.
Ona aşık mısın?
Estás apaixonado por ela?
Hala ona aşık mısın?
Ainda estás apaixonado por ela?
Peyton, Lucas'a gerçekten aşık mısın, yoksa sadece onunla birlikte olma düşüncesini mi seviyorsun?
Peyton, estás mesmo apaixonada pelo Lucas ou só pela ideia dele?
Ona hala aşık mısın?
Ainda está apaixonada por ele?
Ona aşık mısın?
- Estás apaixonada por ele?
Kirby, bana kızgın olduğunu biliyorum. Ama bunun bana neye mal olacağının farkında mısın?
Kirby, sei que estás zangado comigo, mas sabes as consequências disto?
"Eğer kızgın görünüyorsam, insanlardan sıcak bir kucaklama ya da sırtıma vurup seni anlıyorum adamım" demelerini bekliyorum demektir.
Citação : "Se pareço zangado, estou apenas a desejar que as pessoas me dêem um abraço caloroso ou me dêem uma palmada nas costas e digam : " Estou contigo, meu. ". "
Beraber olduğumuz onca gece dişlerimizi fırçalayıp çarşafları kırıştırdığımız sırada, yeşil deri kıyafetin ve makaralı yayınla sokaklarda dolaştığını söylemek için uygun bir an bulamadın mı?
Então, em todas aquelas noites juntos, algures entre escovar os dentes e acariciar os lençóis, não pensaste que seria boa altura para mencionar que patrulhavas as ruas... com cabedal verde e um arco composto?
Bunu kazanmalıyım. Son haftaki fiyaskodan sonra, atın üstüne tekrar çıkmak ve elmadan ikinci bir ısırık almak için buna ihtiyacım var.
Após o fiasco da semana passada, tenho de voltar a tomar as rédeas e agarrar outra oportunidade.
Eski kız arkadaşınla birleşeceğine ki, çok fazla şansın olmadığını biliyoruz mikrodalgada mısır patlatıyorsun ve geceyi kapalı devremizdeki televizyonda yeniden gösterilen filmi izleyerek yatakta geçiriyorsun.
Em vez de ires engatar antigas namoradas, que não são muitas, atiras-te a pipocas de microondas e passas as noites na cama a ver repetições de filmes no WE Network. Não estou na cama.
Senin kıçını daha yeni kurtarmadım mı? Yatağını henüz temizledim. Ve sen tekrar yatağa sıçıyorsun.
Acabei de limpar as tuas merdas e já andas a inventar outra vez?
Bacaklarımın arasında sıkıştırdım, dikkatle bakıyordum ki.. Bam!
- Tinha-a entre as pernas, olhei para baixo e pum!
Yıllardır kendimi cadılar bayramı maskesi arkasında izole ettim, münasebet ettiğim herkesi kendimden korkutup kaçırdım, bir şekilde, içimde çok büyük bir ilgi beslediğim bir kız dışında, kafedeki garson kızın o kıvrak güzelliğinin dışında.
Há anos que me isolo atrás desta máscara do Dia das Bruxas. Assusto todas as pessoas com quem entro em contacto. Em especial, uma jovem de quem gosto, uma beleza oscilante do café.
Sanırım Erica'nın başkana aşık olduğunu sanmış.
Terá pensado que a Erica estava contra o nosso querido Presidente.
Alex'i iş yerindeyken tanıdım ve onun sırdaşı oldum. Bana sürekli, ergenlik çağını atlatmak üzere olan ve kafası karışmış 17 yaşındaki 4 genç kızdan bahsederdi.
- Masculino Tenho conhecido Alex para o trabalho e torse é porque ela sabe o que estou ocupado que se tornaram a sua melhor confidente, e contou-me tudo dezessete desses quatro, uma idade em que as meninas são complicadas para dizer o menos.
Siz kızlar bir tür realite şovun parçası mısınız?
As meninas fazem parte de algum programa de realidade?
Kıçım ağrıyacağına, sırtım ağrısın.
- Antes as costas que o cu!
Aşık mısın?
Está?
Sen bana, ona aşık olup olmadığımı sormayacak mısın?
Não vai perguntar-me se estou apaixonada por ele?
Polise dünyevi mallarımın götürüldüğünü. bildireceğim için affedin beni, peder. Bunun açgözlülük ve kızgınlık oluğunu biliyorum. Ama bir yanlış anlaşılma oldu herhalde.
Perdoe-me, Padre, porque vou fazer queixa há polícia por todas as minhas posses mundanas sei que é ganância e horrível, mas houve um mal entendido.
Burda mısın, beni dinliyor musun, bilmiyorum ama işlerin bu şekilde sonuçlanmasından dolayı kızgın olduğunu düşünüyorum.
Não sei se está aqui, ou se está a ouvir-me, e sei que deves estar furioso com a forma como as coisas aconteceram.
Onları bulmak için hayatımın harcadığım kısımlarını görüyorum!
Sabem o que vejo? Vejo as partes da minha vida que abdiquei para as encontrar.
Artık babacığının emirlerini dinleyip iyi bir evlat olmaya mı çalışıyorsun?
Agora andas a cumprir as ordens do papá? Andas a tentar ser bom rapaz?
Erkekler, sığınaklarını nehir kıyılarında hem doğal hem de insan yapımı tenha yerlerde kurar ve burayı diğer erkeklere karşı savunur.
Os machos fazem as suas tocas em abrigos naturais ou feitos pelo Homem nas margens do rio, e defendem-nas de todos os outros machos.
Evet neyse, eğer hazırsak artık yavaş yavaş tüplerimizi takalım Allah'ın izniyle dalışımızı yapalım.
Bem, mas se estiverem prontos, vamos colocar as garrafas e vamos mergulhar.
- Dostum, ışığı falan mı açık bıraktın?
- Deixaste as luzes ligadas?
Yani bana sırtını mı döneceksin? Kendi öz kızına mı?
Então vais virar as costas, à tua própria filha?
Örneklerin üstünden geçecek olursak sonbahar kreasyonunda ne planladığımı ve Clothes Over Bro's ile ortak olmanın neden menfaatiniz icabı olduğunu göreceksiniz ama açık konuşmak gerekirse, sanki hala bir şeyler eksik gibi.
Vimos as amostras, viram o que eu tenho planeado para a linha de Outono, e ouviram a razão por que uma parceria com a Clothes Oves Bro's seria excelente. mas, sinceramente, ainda acho que falta alguma coisa.
Her gece antremanda sırf sen istedin diye kıçımı yırttım, adamım. Quentin, buna ihtiyacın vardı.
Pus a minha carreira em risco por ti todas as noites, meu.
Keri'nin yaşında kız kardeşim var ve herifin biri aynı şeyi ona yapsa ve adamı yakalasam... Beni yanlış anlamayın. -... muhtemelen polislikten atılırım.
Tenho uma irmã da idade da Keri e se um tipo lhe fizesse isto e lhe pusesse as mãos em cima, provavelmente, seria expulso do corpo.
Onun hakkındaki hatıralarımın bir kısmını kendim yaratmışım gibi geliyor..
As memórias que tenho dele... Por vezes, parece que o inventei.
Otopsi sonucu, kızları öldüren şeyin uyuşturucuların ve arasında fare zehrinin de bulunduğu zehirli maddelerin ölümcül bir karışımı olduğu ortaya çıktı.
O exame revelou que o que matou as meninas foi uma combinação letal de entorpecentes e agentes tóxicos, um dos quais era veneno de rato.
Eğer kız arkadaşının saçı ve silikonu kanıtımızla eşleşirse kurban senin apartmanındaymış demektir..
Se o cabelo e o silicone da sua namorada combinam com as nossas evidências... - coloca a vítima no seu apartamento.
Beyler, gördüğünüz üzere General'e de dediğim gibi erzak sıkıntımızın asıl sebebi büyük ölçüde erzak ve malzememizi taşıyan trenin, Irak'ın merkezinde topçu ateşine tutulup, yolunun kesilmesine dayanmaktadır.
como podem ver... Fui informadoNpelo Comando geral que a razão pela nossaNfalta de suprimentos é que 95 % da carga do trem deNsuprimento no centro do Iraque está sendo realocado paraNtransportar artilharia a frente.
Benim ve kızımın, senin üzerinde hiç yükümlülüğümüz yok çünkü biz sadece sıradan hastalarız ve hep öyle olacağız.
Você não tem obrigação de fazer com que eu e as minhas filhas se sintam à vontade, só porque elas foram suas pacientes toda a vida.
Hayatımın üçte birini onun kız arkadaşı olarak geçirdim. Bir çok ayrılışımızdan alıp, verdiklerimiz oldu. Ve hatta öldüğünde, kime gitmişti?
Eu gastei um terço da minha vida como namorada do Lucas, tirando as nossas inúmeras separações, e mesmo na morte, a quem é que ele vai?
Büyük bir saldırının acısını yaşadık ve acılarımız hala taze.
Sofremos um ataque grave e as emoções estão à flor da pele.
Topraklarımızı genişletmek,... sınırlarımızı Kızılderililerden ve onların Fransız müttefiklerinden korumak için, yaptığımız savaş pahalıya mal oldu.
A guerra que nós lutamos para expandir o nosso território, para proteger as nossas fronteiras dos índios e dos amigos franceses deles, foi um assunto dispendioso.
Onlarla olan tüm münakaşalarımızda kendini üstün kılmalısın. İspanya ile de aynı şekilde.
Terá que se tornar num mestre sobre todas as nossas disputas com eles e com a Espanha.
Hayatımın sevinçlerinde ve acılarında zenginliğinde ve sıkıntısında hayatta benimle birlikte yer alması için, senin gibi bir dosta sahip olduğumdan tanrıya minnettarım. "
Agradeço a Deus por ter-te como companheira em todas as alegrias e tristezas, em toda a prosperidade e adversidade na minha vida... e por ter um papel a meu lado na luta.
Carlos, kızımız koca pastanın yarısını yedi, ondan sonra hiç kimse mumları bulamadı.
Carlos, a nossa filha emborcou metade de um sheet cake, e depois, ninguém conseguiu encontrar as velas.
Sonra da yaşamak için hırsızlık yapmaya başladığımızda, çocuklar hapishaneyi de görmüş olurlar. Haklısın, Tom.
E, quando roubarmos para nos sustentarmos, as crianças poderão ver o interior da prisão.
Hayalini gerçekleştirmen için tüm hayatımızı değiştirdik ve şimdi de bundan sıkıldın.
Mudámos as nossas vidas para tu poderes viver o teu sonho. E agora estás aborrecido? Não podemos continuar assim.
Bir sürü üst sınıf kızla çıktım ve o her zaman kaçmalarını sağladı.
Já namorei com muitas raparigas de alto nível e ela manda-as sempre dar uma curva.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]