English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ B ] / Biliyorlar

Biliyorlar translate Portuguese

4,483 parallel translation
Onun nerede olduğunu biliyorlar.
- Eles sabem onde ela está.
Vardiyalar, haritalar, gizli güvenlik protokolleri. Her hareketimizi biliyorlar.
Programação, mapas, protocolos de segurança.
Fitz ve onunla 4 yılın arasında duran insanlar neden bahsettiğimi biliyorlar.
As pessoas que estão entre o Fitz há mais de quatro anos, sabem do que estou a falar.
Dinlediğimizi biliyorlar.
São espertos.
Bence zaten biliyorlar.
Acho que já sabem disso.
Az önce başka bir gözlemci bana yakınlaştı, yani Donnie'yi bildiğimi biliyorlar yani kesinlikle Delphine'e güvenemezsin.
Encontrei outra monitora, eles sabem que sei sobre o Donnie, então, não podes confiar na Delphine.
Geldiğimizi biliyorlar.
Eles sabem que aqui estamos.
Kimin alfa olduğunu zaten biliyorlar.
Eles já sabem quem é o Alfa.
Yani artık bir Grimm'le arkadaş olduğunu ve bir Fuchsbau'yla evlenmek istediğini biliyorlar.
Agora sabem que és amigo de um Grimm... e que queres casar com uma Fuchsbau.
- Sence beni biliyorlar mı?
Achas que sabem sobre mim?
Ve emin olun ki bu iki kardeş günlerini göstermeyi iyi biliyorlar.
Podem apostar que estes irmãos têm a situação sob controlo.
Bizi kandırmak için gönderildiler çünkü ihlallerimizi aradığımızı biliyorlar ve bulmamızı istemiyorlar.
Concordo. Foram enviados para nos enganar porque sabem que estamos a procurar um bufo, e não o querem encontrado.
Kaçtığını biliyorlar mı?
Eles já sabem que fugiste?
- Neden söyledin şimdi? - Çünkü artık neden kaçtığını biliyorlar ve onu geri getirecekler.
Porque agora elas sabem porquê que ela fugiu, e vão trazê-la de volta.
Artık birinin orada olduğunu biliyorlar.
- Agora sabem que alguém foi lá.
- En azından kim olduğunu biliyorlar.
Ao menos sabem quem és.
Çok fazla şey biliyorlar, Philip.
Eles sabem demais, Philip.
Eğitici bir film olduğunu biliyorlar.
Sabem que é um filme educativo.
Yani, hayatın boyunca seni Betty Dimello olarak biliyorlar ve ertesi gün evli oluyorsun, sana başka bir kadının adıyla sesleniyorlar.
Toda a vida andas por aí como Betty DiMello, no dia seguinte estás casada e alguém te chama pelo nome de outra senhora.
Maternity'i biliyorlar mı?
Sabem na Maternidade?
Kadından ya da erkekten ne istediğimizi ve neden istediğimizi tam olarak biliyorlar.
Eles sabem exatamente o que esperar dele ou dela e porquê.
Bebek değiller artık, eve ne zaman girip çıktığını biliyorlar.
Já não são bebés. Sabem quando entras e sais.
- Kim bulacak? - Yerimi biliyorlar!
- Sabem onde estou!
İş programımızı biliyorlar.
Conhecem as nossas rotinas. O que é que queres fazer?
Bizimle uğraşan adamlar kimi tuttuklarını biliyorlar.
Quem quer que seja que nos anda a chatear, sabe quem contratou.
Ben onlara ne söylersem onu yaparlar çünkü kendileri için en iyisini biliyorlar.
Eles fazem o que eu lhes digo para fazer... porque eles sabem o que é bom para eles.
Bundan fazlasını biliyorlar.
Eles sabem mais do que isso.
Baba, kim olduğumuzu biliyorlar mı?
Pai, eles sabem quem nós somos?
Beni saymazsak, Kuzeylilerin senden daha çok değer verecekleri kimse yok ve sana herhangi bir şekilde zarar verirlerse bunun sonuçlarına katlanacaklarını biliyorlar.
! Bem, sem contar comigo, não existe mais ninguém a que os homens do Norte dêem mais valor, a não ser a ti e eles sabem muito bem as consequências se eles te magoarem de alguma forma.
Her şeyi biliyorlar.
Eles sabem tudo.
Ücretsiz klinikte çat pat ingilizce biliyorlar ve daha önce hiç sigortam olmadi. - Yani hayir.
- Mal falam inglês no público, e é a primeira vez que tenho um plano.
- Biliyorlar mı?
Verdade?
Bakalım burada kimin olabileceğini biliyorlar mı! Tamamdır.
- Pode saber quem estaria aqui.
Kim olduğumu biliyorlar mı?
- Sabem quem sou?
Seni nasıl bulacaklarını biliyorlar mı?
- Eles sabem onde estás?
ISIS'ta çalıştığımı biliyorlar. VATANDAŞ GAZETESİ - Ama bir işlerine yaramaz.
Sabem que trabalho no ISIS, mas não vai servir-lhes de muito.
Riski biliyorlar ama...
Sabem que é um risco...
Nick Ford'un öldürüldüğünü biliyorlar galiba.
Devem saber que Nick Ford morreu. Fugiram todos.
- Daha şimdiden biliyorlar mı?
- Eles já sabem?
O bölgede önemli biri olduğunu, bize yardım edebileceğini biliyorlar.
Sabem que és importante naquele setor onde nos podes ajudar.
Park direktörünün sağ kolu olduğunu da biliyorlar. Anlıyor musun?
Também sabem que és o "braço direito" do diretor do parque.
Onun engel çıkardığını biliyorlar.
Sabem que é ele que causa o bloqueio.
Biliyorlar.
Elas sabem.
Merkez, ne denli bir tehlike oluşturduğunun farkında ama böyle tehlikeleri kontrol edebilecek kadar iyi yetiştirildiğinizi de biliyorlar.
A Central entende o perigo que ele oferece, mas sabe que vocês estão aptos a lidar com esses riscos.
Doğaüstü bir yaratık olduğunu biliyorlar ama bir kez kontrol ettikten sonra kötü ruhu taşıyanın sen olmadığını anladıklarında sana zarar vermeyecekler.
Eles sabem que és sobrenatural mas assim que te verificarem, assim que virem que não transportas esse espirito negro, eles não te vão fazer mal. Prometo-te.
Biliyorlar.
Eles sabem.
Buraya geldiğimizi biliyorlar.
- Cala-te! Há gente que sabe que estivemos aqui.
Artık senin de burada olduğunu biliyorlar. - Teşekkür ederim.
Agora também sabem que estás cá.
Kira'nın babası olduğumu da biliyorlar.
O Projeto LEDA, clones e sabem que sou o pai da Kira.
- Burada olduğumuzu biliyorlar.
- Homem armado no hall.
Burada olduğumuzu biliyorlar.
Sabem que estamos aqui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]