Biliyorsunuz ki translate Portuguese
561 parallel translation
Büyükanne, sende annem de biliyorsunuz ki babam şaka yapıyor. Ha!
Vovó, não ve que papai só está brincando?
Biliyorsunuz ki, tüm o cinayetlerden aslında siz sorumlusunuz.
Sabe, não sabe, que é você, de facto, o responsável por todos aqueles assassínios?
Albay sürekli hayali şeyler hakkında bağırıp çağırırdı. Siz de biliyorsunuz ki anlattıkları komik şeylerdi.
O Coronel estava sempre a gritar, a imaginar coisas, que, como sabe, são bastante ridículas.
Çünkü biliyorsunuz ki olaylar esnasinda... insanlar kendileri için neyin en iyi oldugunu unutup... duygularinin esiri olur bazen.
Porque, como sabe, no calor da acção... os homens fácilmente esquecem quais são os seus melhores interesses... e deixam-se levar pela emoções.
Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, dört yıldır Doğu'ya et gitmediğinden... fiyatlar aldı başını yürüdü.
Sabem tão bem como eu que se o Leste não tem carne de vaca há quatro anos, o preço de mercado está alto.
Biliyorsunuz ki yeni yasa hepimizi idam cezasıyla tehdit ediyor.
A nova lei ameaça-nos a todos com a pena de morte.
Şöyle yada böyle biliyorsunuz ki ben bu ülkeye yeterim.
De repente, fartei-me deste país.
Aslında savaştan beri pek görüşmedik. Biliyorsunuz ki orduda.
Não nos vemos desde a guerra.
- Çıkacağını nereden biliyorsunuz ki?
Gostaria de me ver de bigode, Srta.
Siz de biliyorsunuz ki, savaş sonrası Almanya'da çok kötü günler yaşadık.
Depois da guerra tivemos anos muito ruins na Alemanha.
- Biliyorsunuz ki kendiniz de bu listedesiniz - Güzel.
- Você também está na lista, sabe-o.
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki, tavukları kastediyordum.
Sabem que estava a falar das galinhas.
- Siz de biliyorsunuz ki onunla buluşmayacaksınız.
- Você não vai sair com ela. - Quem disse que não?
Ama biri gammazlarsa, biliyorsunuz ki atmak için bir bahane bulunur.
Mas se alguém falasse, arranjava logo pretexto para o despedir.
Ama siz de biliyorsunuz ki Tobruk ikmal hattınız üstünde büyük bir tehlike, Ve Tobruk'u almadan Mısır'ı alamayacağınızı biliyorsunuz.
Mas não me diga que não é uma ameaça constante para a sua rota de provisões, que é uma espinha cravada e que não pode ocupar o Egipto sem esmagá-la primeiro.
Kesin biliyorsunuz ki herkeste birazcık üçkağıt damarı vardır?
Nao sabe que todos tem um pequeno gatuno dentro deles?
Şimdi altınızda biliyorsunuz ki evlilik çok ciddi bir iştir.
Os seis sabem que lhes casar é algo muito sério.
Biliyorsunuz ki eski bir şehir, Bay Raymond.
Conhece bem Londres, Sr. Raymond?
Biliyorsunuz ki, sizi tanık sandalyesine oturttuğumda yemin edeceksiniz ve yemin altında ifade vereceksiniz.
Tem consciência de que quando está no banco de testemunhas está sob juramento - e que vai testemunhar sob juramento?
Bakın, en az benim kadar iyi biliyorsunuz ki burayı terketmek zorundasınız.
Repare, você sabe tão bem como eu que têm que saír daqui.
Eğer kontrol edilmezlerse biliyorsunuz ki yabancı güçler yenilecektir. Çin'de on milyon kadarız.
- Se os Boxers não forem controlados, uma dúzia de exércitos estrangeiros avancarão sobre a China.
Kathleen'in... anısına yapılacak töreni... kaçıracağım... ama... hepiniz biliyorsunuz ki düşüncelerim, onun sevgili, anısıyla, dolu olacak.
Mas todos sabem que meus pensamentos estão com ela e todas as boas lembranças.
Devlin Warren, biliyorsunuz ki kasabaya kadar hiç sapak yok.
Devlin Warren, sabes que não há nenhum desvio daqui até à vila.
- Biliyorsunuz ki, hayır.
- Sabe bem que está.
Biliyorsunuz ki yeminleri ciddiye almayan bir adam olsaydım... burada olmazdım.
Se eu fosse um homem que não honrasse um juramento... não precisaria de estar aqui.
Siz de biliyorsunuz ki bu bölge en az bir saat içinde kaybedilmiş olurdu.
Sabem perfeitamente bem que a prefeitura seria tomada numa hora no máximo.
Fakat siz de biliyorsunuz ki, efendim... Biz almanlar danışmanlık yapmak için buradayız bu yüzden tavsiyelerde bulunuyoruz.
Mas, sabe, senhor... nós, os alemães, estamos aqui para aconselhar, por isso aconselhamos.
Bunca yıl boyunca... biliyorsunuz ki bir tek hedefim oldu.
Em todos estes anos, sabem que só tive um objectivo :
Siz de benim kadar biliyorsunuz ki..... beyin sistemlerinde konuşma ve soyut düşünme bölgeleri gelişmemiştir.
Ora, ora. Sabe tão bem como eu... que o cérebro deles não está desenvolvido nas áreas implicadas.
Benim kadar siz de biliyorsunuz ki, bu tamamen düzeltilemez, onun ölümü buradaki varlığını bir gölgeye çevirdi.
Você sabe tanto quanto eu que isso não pode ser inteiramente remediado, a morte dele joga uma certa sombra, na existência dele aqui.
Siz gençler aslında ne biliyorsunuz ki?
Que é que vocês jovens realmente sabem?
Fakat biliyorsunuz ki Mabel'in hastaneden döndüğü böyle bir günde sizler burda olmasanız daha iyi olacak.
E eu também. Podiam não ter vindo hoje, pois a Mabel vai voltar do hospital.
Biliyorsunuz ki... önceki gün ikiniz de bir şeyler ima ettiniz.
Reparem... no outro dia, vocês os dois fizeram alusões.
Biliyorsunuz ki, biz bunu sevmeyiz.
E essa não é a nossa práctica.
Gayet iyi biliyorsunuz ki... kapıyı açık bırakırsak, kahvaltıdan sonra doğruca yatağa gidersiniz.
Sabe muito bem que se a porta ficasse aberta, íam logo para a cama após o pequeno almoço.
Ama siz de biliyorsunuz ki, geçmişte de kızınızla problemlerimiz oldu.
Mas sabe que tivemos muitos problemas com sua filha no passado.
Hayır, biliyorsunuz, anlarsınız, şu var ki, bu sabahki basın konferansına bağlı olarak, onun da soyguncuyu gördüğünü sandım.
Com base na conferência de imprensa desta manhã, pensei que a sua mulher também tivesse visto o ladrão.
Demem o ki, George'un çalışarak nasıl yükseldiğini ilk elden biliyorsunuz.
Você sabe melhor que ninguém, como este George trabalhou para subir.
Tabii ki, biliyorsunuz, iki tarafı olmalı.
Sim. Talvez haja duas versões.
Yani... Mağaza için bana ilk ortaklık teklif ettiğinizde sessiz bir ortak oldum. Biliyorsunuz, karım sandı ki...
Quando me propôs o negócio de ficar a tomar conta da loja, e sendo uma sócia discreta, sabe, a minha mulher pensou...
Yerine Pentagon'dan yeni atanmış taze bir generalin aldığını tahmin ediyorum ki biliyorsunuz.
Ja devem saber que vai ser substituido por outro general chegado agora do Pentagono.
Demek ki çok kısa süre içinde, Zahgon'dan tam güç bir saldırı beklediğimize de biliyorsunuz.
Então sabem que em breve Zahgon estará aqui para começar e efectuar o ataque final.
Belli ki bölgeyi biliyorsunuz.
Parece que conhece o território.
Piskopos, size budizmle ilgili bazı önemli sorular sormak istiyorum, ki anladığım kadarıyla bu konuyu bayağı iyi biliyorsunuz.
Eu gostaria de fazer algumas perguntas sérias sobre Budismo pelo que entendi você conhece tudo sobre.
"1944 Barış Getirsin" Barış illa ki bir zaman gelecek, biliyorsunuz.
A paz tem de chegar um dia.
Yüzünüzden belli ki, biliyorsunuz.
Bem, pela cara, já devem saber.
Ama şimdi öyle görünüyor ki, aklın özüne baskın geliyor. Çocuklar, babanızın geleceğinizi düşündüğünü biliyorsunuz.
E quanto a vocês, crianças... quanto a vocês, podem ter a certeza que seu pai... pensou em assegurar-lhes o futuro.
İyi ki herşeyi biliyorsunuz, Bay Amundsen.
Agrada-me que saibas tudo isso, Mr. Amundsen.
- Görüyorum ki biliyorsunuz!
- O senhor é um conhecedor.
Biliyorsunuz bir kere size demiştim ki sizi ve diğerlerini muhtemelen bir daha hiç görmeyeceğim.
Sabe... assim que eu lhe disser... provávelmente não o volto a ver nem a nenhum dos outros.
Bunu biliyorsunuz, değil mi? Tabii ki biliyorsunuz.
Conhecem a da omeleta?