Birkaç kere translate Portuguese
485 parallel translation
David'in bulunabileceği her yeri farklı zamanlarda birkaç kere aramış.
Telefonou para todos os sítios onde ele poderia estar.
Bu sabahtan beri birkaç kere değiştim, anlıyor musunuz?
Já mudei tantas vezes desde a manhã, percebe?
Bir kere değil, birkaç kere hem de.
Várias vezes.
Birkaç kere düşünüp vazgeçtikten sonra, ama en sonunda yaptığım gibi... bir şeyler yapılabilirdi. gerçi, maalesef çok geç artık.
Talvez até faça com que parem e pensem por um instante, como eu fiz finalmente, apesar de ter sido tarde demais.
Birkaç kere tuvalete gitti, üç tane masal anlattım ve bir bardak su içti de ancak uyuyabildi.
Teve de ir ao banheiro várias vezes, ouvir três histórias... e beber um copo d'água antes de dormir.
Hayır komutanım. Ahırın etrafında beni birkaç kere dolaştırırsanız, iyi olacak.
Ande comigo a volta do celeiro umas vezes.
Sadece birkaç kere okuldan eve beraber yürümemizin hiçbir anlamı yok.
Que tenha deixado que me acompanhasse a casa... não significa nada.
Birkaç kere lafa daldı, ama genele baktığımızda ne dersiniz?
Sei que ele fez uma ou duas interrupções, mas no geral, o que é que acha?
Ona yaslanıyordu. Birkaç kere de ona kalçasıyla vurdu.
Estava debruçada nele... e, por duas vezes, empurrou-o com a anca.
Birkaç kere burada çalıştım.
Já cá trabalhei duas vezes.
Karım zaten bildiği her şeyi polislere birkaç kere anlatmıştı.
A minha esposa já contou tudo à polícia, várias vezes.
Ve bence biz güreşirken birkaç kere patlayıp sıradan, ama paha biçilemeyen baba yadigarlarını parçalara ayırması gerekiyor.
Deve disparar uma ou duas vezes para destruir peças de herança sem valor.
Birkaç kere kontrol edildi.
Já checaram várias vezes.
Birkaç kere neredeyse takla atacak gibi oldum.
Quase capotei um par de vezes.
Onunla birkaç kere çıkmıştım.
Já fiquei com ela algumas vezes.
Dönüş yolunda birkaç kere daha ateş edildi ancak bu kez isabet almadık.
Dispararam contra nós umas vezes quando regressámos, mas não voltámos a ser atingidos.
Birkaç kere.
- Porquê?
Onu birkaç kere aradım ama ilk telefondan sonra telefonları açmaz oldu.
Tentei várias vezes telefonar-lhe... mas depois do primeiro telefonema, ela nunca mais atendeu.
Birkaç kere yemeğe gittik.
Almoçámos umas duas vezes.
Sizden birkaç kere istenmesini bekleyin. Sofraya bol su getirmeyi de unutmayın. Bol bol su içsinler.
Esperem que lhes peçam mais de uma vez, e lembrem-se de levar sempre muita água.
Birkaç kere çalışmıştım. Ulaşabilirim. Harika.
- Trabalhei com ele algumas vezes.
Tam başardığını düşünürken birkaç kere aşırı yorgunluktan kendinden geçtiği oldu.
Eu pensei que ela podia recuperar, mas ela desmaiou umas poucas vezes ao que obviamente era exaustão.
Buraya daha önce birkaç kere daha gelmiştim.
Já estive cá algumas vezes.
Lhasa'yı gezerek eğlendim. Birkaç kere Dalay Lama'yla görüştüm.
Entreti-me a visitar Llassa, e passei algum tempo junto ao Lama,
Birkaç kere.
Alguns.
Birkaç kere az kalsın onu geri verip parasını alacaktım.
Quase que o vendi nalgumas ocasiões.
- Evet, birkaç kere.
- Sim, algumas vezes.
Annem birkaç kere telefon edip seni bulmaya çalıştı.
A mamã tentou ligar-te umas quantas vezes.
Birkaç kere gitmiştik arkadaşlarla.
Já esquiei com amigos.
- Birkaç kere verilmiş.
- A primeira de muitas, pelo que se vê.
- Doğru, birkaç kere çıkmışlığım oldu.
- Sim, já apareceu várias vezes.
Aynı ipi birkaç kere kullanabiliriz.
Assim, pode-se usar a mesma corda várias vezes.
Birkaç kere bakıcılık yapmıştım.
Fiz-lhe de babysitter um par de vezes.
Daha önce ondan bahsetmiştim birkaç kere.
Tenho a certeza que já mencionei o nome dela a ti algumas vezes.
- Birkaç kere.
- Umas vezes.
Birkaç kere haraç almaktan tutuklandım ama ceza almadım.
Fui detido por agiotagem e extorsão, mas nunca condenado. Não, estou limpo, Harry.
O yıl içinde birkaç kere çekmiştim.
Ficou numas quantas nesse ano.
Birkaç kere de ailesinin evinde, onlar tatile gittikleri zaman falan.
Em casa dos pais dela enquanto estavam de férias
Birkaç kere.
Umas vezes...
Haftada birkaç kere bunu düşünüyorum.
O problema é que eu tenho de fazer planos com antecedência.
Yani bu kocaman çukura düşmeden önce neden birkaç kere daha aşı k olmayayım?
Devemos ter mais uns inícios destes antes da "derrocada".
Birkaç kere duyarsın. Duşta mırıldanmaya başlarsın.
Depois, ouvimo-la uma vezes, entoamo-la no duche.
- Birkaç kere vurdum.
Dei-lhe umas poucas.
Birlikte geçireceğimiz bu birkaç günü çok bekledik. Öğleden beri kaç kere bu pencerenin başına geldim.
Estava tão ansioso por estes dias juntos, que vim à janela umas doze vezes desde o meio-dia.
Birkaç gündür ofisinizi belki yüz kere aradım.
Eu também liguei umas cem vezes para o seu escritório nos últimas 3 dias.
Yüzünü birkaç kere sildi.
e limpou a cara várias vezes, por isso, tinha...
Sadece bir kere, birkaç sene önce.
Só uma vez, há alguns anos.
İşlemleriniz birkaç gün sürecek, ama artık yola çıktınız bir kere.
Demorará uns dias a tratar da papelada, mas estão encaminhados.
Bir kere yazışırlar, birkaç kez telefonlaşırlar.
Acabam por se escrever uma vez, por telefonar uma ou duas.
- Birkaç kere.
- Algumas vezes.
Bir kadınla birkaç kere çıkmıştım.
Tive uns quantos de encontros com esta mulher, pensei que ela gostava de mim
kereste 17
birkaç 16
birkaç gün sonra 35
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç dakika sonra 23
birkaç saat önce 23
birkaç gün içinde 28
birkaç gün 43
birkaç 16
birkaç gün sonra 35
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç dakika sonra 23
birkaç saat önce 23
birkaç gün içinde 28
birkaç gün 43