Bırak onu translate Portuguese
11,105 parallel translation
Bırak onu.
Solte-a.
Bırak onu.
Então, deixa-a ir.
- Bırak onu, Theo!
- Solta-a, Theo! - Porque havia de fazer isso?
Yavaşça bırak onu.
Pousem a esfera. Devagar.
- Onu kimse takip ediyor muydu? - Bırak onu.
- Alguém estava a segui-lo?
Bırak onu Haas.
Largue-o Haas.
Bırak onu!
Larga-o.
Bırak onu dedim!
Larga-o, caralho.
- Bırak onu! - Bırak!
Largue isso!
Bırak onu!
Mete-os no chão!
Bırak onu!
Larga-os!
Bırak onu.
Larga-o.
- Bırak onu canım!
- Deixa-o ir!
- Hemen bırak onu! - Yardımcı olmuyor.
- Deixa-o, agora!
Niklaus, bırak onu.
Niklaus, liberta-o.
Bırak onu, Elijah.
Deixa-a, Elijah.
Bırak onu!
Deixe-a ir.
- Morty, bırak onu.
Morty, pousa isso.
- Ne yapıyorsun be? - Bırak onu.
- Que raio estás tu a fazer?
Bırak onu.
Põe-ma no chão.
Bırakın onu.
Deixe-a em paz.
Onu rahat bırak!
Deixa-a em paz!
Sana bir daha evlilik sözleşmesi bırakırsam onu çikolatadan yaptırırım.
Da próxima que te deixar um acordo assinado, será de chocolate.
Ama mesele bu iş olunca hepsi onu geride bırakır.
Mas todos, quando se apresentam para este trabalho, deixam tudo lá fora. Todos.
Onu yere bırak.
Põe isso no chão.
- Hayır, onu yalnız bırak.
- Deixa-o em paz.
- Onu bırak.
- Preciso que pouses isso.
Onu rahat bırak.
Deixa-a em paz.
Onu hastaneye bırakır gideriz. Alternatif bir hareket tarzı buluruz.
Podemos deixá-lo no hospital, criamos um curso alternativo de acção.
Onu serbest bırakıyorum.
Vou libertá-lo.
David Whele'yi baştan çıkarmak için onu serbest bırakırsak, onun David'i öldüreceğini nereden biliyoruz, daha kötüsü bizi öldürmeyeceğini?
Se a soltarmos para seduzir o David Whele, como é que sabemos que ela não o mata, ou pior, nos mata a nós?
- Bırak onu.
Larga-a.
Onu bırak gitsin.
Larga-a.
Onu bırak.
Deixa-a aqui.
- Onu rahat bırak!
Deixa-a em paz!
Onu rahat bırak!
Afasta-te dela!
Bırak onu yerine.
Larga isso.
Onu bırakıp gitmiştik.
Deixámo-lo para trás.
- Sadece kız kardeşini kurtar ve onu koruma işini bize bırak, tamam mı?
Apanha só a tua irmã, e depois, vamos mantê-la a salvo, está bem? OK.
Bırak onu çıkartayım.
Deixa-me libertá-lo.
Bırak onu.
Solta-o.
- Bırak onu.
Solta-o.
Onu yalnız bırak.
Deixa-o ir.
Bırak onu.
Larga-a!
Onu rahat bırak!
Deixa-a em paz.
Onu rahat bırak, Kay! Annesi onu terk etmeden önce kafasının üzerine düşürmüş olmalı o yüzden şimdi öksüz kral olduğunu düşünüyor.
A sua mãe deve tê-lo deixado cair de cabeça antes de o abandonar, e agora pensa que é o rei órfão.
Louis, duvarları dinlemek onun davasına dahil olmak demek ve Harvey bunu öğrenirse onu bırakır.
Não sabia. Escutar atrás da parede não é ficar de fora do caso. Se o Harvey descobre, deixa-a.
Onu rahat bırak!
Deixa-o!
- Onu serbest bırak.
- Liberte-a!
Bırak beni. Onu öldürecek!
- Deixa-me ir!
Onu seviyorsanız, yalnız bırakın.
Se gostam dele, deviam ir-se embora.
bırak onu gitsin 44
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu buldular 16
onu buraya getir 82
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu sevmiyorum 46
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bilmiyorum 36
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onu geri ver 55
onu bilmiyorum 36
onu biliyorum 95
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu duydum 61
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onu geri ver 55