Calısıyor translate Portuguese
29,318 parallel translation
Adamların laboratuvarımda koruma ünitesini kırmaya çalışıyor demek.
Vou com a Marcy, enviem-me as coordenadas pelo caminho.
Janet aynı zamanda asistanım olarak çalışıyor.
- Desculpa.
- Tahani benden kurtulmaya çalışıyor.
A Tahani quer apanhar-me.
Chidi bana iyi insan olmayı öğretmeye çalışıyor ve bu gerçekten epey zor.
O Chidi está a tentar ensinar-me como ser uma boa pessoa. Mas é muito difícil.
Dinle Chidi senin hayatını kurtarmaya çalışıyor şu an onun dediklerine kulak ver çünkü rezil birinin tekisin.
Mano, o Chidi está a tentar ajudar-te neste momento, e precisas de aceitar porque não prestas!
Sistemlerim tam kapasite çalışıyor.
Os meus sistemas estão a operar na capacidade total.
Qualia'nın İngiltere'deki teknoloji şirketinde polisler kanıt toplayabilmek için sıkı şekilde çalışıyor.
Aqui, nos laboratórios ingleses da empresa de tecnologia QUALIA, a polícia esforça-se por recolher provas.
Bu şekilde çalışıyor.
É assim que funciona.
O sizin için mi çalışıyor? Marcy benim yardımcım evet. Ne sıfatıyla?
Bem, isso não é da merda da sua conta, Ken.
Birileri mesaj göndermeye çalışıyor.
Alguém está a tentar enviar uma mensagem.
Birileri benim gibi görünmeye çalışıyor.
Não sei.
Pompalar elektrikle çalışıyor ve artık elektrik yok.
Bem, as bombas funcionam com electricidade, mas acabou.
Queens'deki bir bankadan para çekmeye çalışıyor.
Ela está no banco, em Queens, a tentar tirar o dinheiro da conta.
- O zaman neden Cartel üyeleri seni vurmaya çalışıyor, Valentine?
Porque é que os membros do cartel dispararam contra si, Valentine?
Kocam o uçaktaydı. FBI'da çalışıyor.
O meu marido ia naquele voo, ele é do FBI.
Arkadaşım, FBI'da çalışıyor.
- O meu amigo é do FBI.
On binlerce nanit beyninde korteksin ön kısmını ve vücudunun hasar görmüş yerlerini onarmaya çalışıyor.
Dezenas de milhar de nanites estão a trabalhar para reparar o teu córtex pré-frontal e outros danos no corpo.
Hayır, o bana çalışıyor. Ama kendisi aradaki farkı unutmuşa benziyor.
Não, ele trabalha para mim, parece ter-se esquecido dessa diferença.
yönetici tarihi kayıtlar üzerinde çalışıyor ve daha sonra bazıları büyük, bazılarıysa o kadar da büyük olmayan koşulları en iyi şekilde değerlendirmek için bir takım eylemler hazırlıyor.
O Diretor estuda os registos históricos e decide as ações a executar, umas grandes e outras não, para atenuar as consequências.
Kuzenin DEO için çalışmıyor olabilir ama sen hala çalışıyorsun.
O teu primo pode não trabalhar para o DOE, mas... tu sim.
Siz yalnız daha iyi çalışıyor olabilirsiniz, ama biz öyle değiliz.
Pode trabalhar melhor sozinho, mas... nós não.
İnsanlar, dünya çapındaki eşi benzeri görülmemiş doğal afetleri anlamaya çalışıyor.
Esta onda sem precedentes de desastres naturais à volta do globo... As pessoas anseiam por alguma resposta.
Galiba hala çalışıyor.
Ainda deve ter combustível.
Üniversitede çalışıyor.
Ele trabalha na universidade.
Profesör Joshua Copeland, üniversitede çalışıyor.
Professor Joshua Copeland.
Winn yerini bulmaya çalışıyor.
O Winn está a tentar localizá-lo.
- Nasıl çalışıyor?
- Como é que funciona?
Harika çalışıyor.
- Funciona perfeitamente.
- Krypton ile iletişime temas kurmaya çalışıyor olmalı.
- Ele deve estar a contactar Krypton.
Görünüşe göre Attilan'ın altından kaçmaya çalışıyor.
Está a tentar escapar por baixo de Attilan.
Çalışıyor.
Está a resultar.
Bir gün o programı izliyor, hemen sonrasında Dane'i öldürmeye çalışıyor...
Ela viu e, um dia depois, tentou matar o Dane...
- Telefonunuz çalışıyor mu?
O seu telemóvel funciona?
- Telefonun çalışıyor mu? - Hayır.
- O seu telemóvel funciona?
- Telefonun çalışıyor mu?
O teu telemóvel ainda funciona?
- Telefonlar çalışıyor.
- Voltaram a funcionar.
- Oh ama hepimizin telefonu çalışıyor mu?
Mas todos temos sinal novamente?
- Vince gitmeye çalışıyor.
O Vince está a tentar seguir em frente.
Bence Hayalet Dedektif bize yardım etmeye çalışıyor.
Acho que o Detetive Fantasma quer ajudar-nos.
Burada kaç kişi çalışıyor Mindy?
Quantas pessoas trabalham cá, Mindy?
Siz psikotropik ilaçların geliştirilmesi üzerine çalışıyor musunuz?
Trabalha no desenvolvimento de psicotrópicos?
Sahilde bir evim var. Eşim, hayır işlerinde çalışıyor.
A minha mulher trabalha para caridade.
- Bunun için de Rustin Wade için çalışıyor olmalısınız ya da Waingrow için?
E, para fazer isto, teria de trabalhar para a Rustin Wade, para o Waingrow?
Şu milyarderin evinde sanal gerçeklik oyuncusu olarak çalışıyor.
- Ela está na casa de um bilionário, a trabalhar como actriz de realidade virtual.
Bazılarımız deşmeye çalışıyor da.
Alguns de nós estão a tentar esfaquear.
Sekiz milyon insan dip dibe birbirini görmezden gelerek yaşamaya çalışıyor.
Oito milhões de pessoas lado a lado, a tentar ignorar-se entre si.
Yani o nefreti nefretle yenmeye çalışıyor.
Então, o que ele está a tentar fazer é tentar derrotar o ódio com ódio.
Çalışıyor. Çocuğumuzu büyütüyor. Benden daha akıllı.
Trabalha, cria a nossa filha, é mais inteligente e melhor do que eu.
Woody'i, Jones'la ikisi Deutsche'de çalışırken tanıyor muydun?
Conhecias o Woody quando ele e o Jones estavam no Deutsche?
Kendisi orada çalışıyor.
Ela trabalha lá.
Fakat biz daha Mars atmosferine giremeden o bizi uzaklaştırmaya çalışıyor gibiydi.
Mas mesmo antes de entrarmos na atmosfera de Marte, parecia que ela já estava a repelir-nos.
çalışıyorum 310
çalışıyor 250
çalışıyorsun 24
çalışıyordum 70
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışıyor musunuz 18
çalışıyor mu 68
çalışma 18
çalışmak 46
çalışıyor 250
çalışıyorsun 24
çalışıyordum 70
çalışıyor musun 55
çalışıyoruz 40
çalışıyor musunuz 18
çalışıyor mu 68
çalışma 18
çalışmak 46
çalış 161
çalıştım 51
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67
çalıştım 51
çalışmıyor 158
çalıştı 29
çalışacağım 46
çalıştır 90
çalışkan 20
çalışmaya 17
çalışırım 44
çalışın 67