Da bulundum translate Portuguese
155 parallel translation
Bazen. Glasgow'da hiç bulunmadım, ama Edinburgh'da, Montreal'de.. .. ve Londra'da bulundum.
Nunca estive em Glasgow, mas lá estive em Edinburgh, e Londres...
Kasabadaki restoranların yarısında bulundum.
Estive em metade dos restaurantes da cidade.
Doğrusu, kızların tamamen çirkin olduğu kasabalarda da bulundum.
Na realidade, estive em algumas onde elas são mesmo feias.
Philadelphia'da bulundum ama, eminim bundan fazlası vardır.
Coneço Filadélfia, mas deve haver muito mais para ver.
Roma'da, Milan'da, Bergamo'da, Como'da bulundum.
- Estive em Roma, Milão, Bérgamo, Como.
Birkaç yıl Avrupa'da bulundum. Aksanıma dikkat ettiniz mi bilmiyorum.
Eu vivo no continente à algum tempo, mas ainda tenho algum sotaque.
Efrafa'da bulundum ve bunun büyük bir hata olduğunu söylüyorum. Hepiniz ölebilirsiniz.
Estive em Afrafa e digo que estão cometendo um erro... que talvez acabe por matá-los.
Upper Boukhara'da bulundum. Ve orada..
Eu estive em Upper Boukhara.
- Ben büyük katkıda bulundum.
- Sou um dos maiores contribuintes.
Avrupa'da bulundum.
Estive na Europa.
İkinci Dünya Savaşında Romanya'da, Yunanistan'da, Yugoslavya'da bulundum.
Na 2ª Grande Guerra estive na Roménia, na Grécia, na Jugoslávia.
Bu adadaki bütün canlıların doğumunda bulundum.
Presenciei o nascimento de todas as criaturas da ilha.
- Evet, ben... Bir süre Orta Doğu'da bulundum.
- Sim, eu passei uma temporadazita no Médio-Oriente.
Yakın Doğu'da bulundum ama böylesini hiç görmedim.
Já estive no Médio Oriente, mas nunca vi nada igual.
Biz Amerika'da Jones Hopkins hastanesinde, bu konuda başarılı tedavi yöntemleri geliştirdik. Enfeksiyon temizlenmesinde odada bulundum...
Bem, na América, temos tido algum sucesso com um tratamento... que foi desenvolvido no Hospital John Hopkins, por isso lavei a ferida...
Aslında Woodstock'da bulundum.
Na verdade eu estive em Woodstock.
İspanya'da bulundum ama siz o zamanlar doğmamıştınız.
A última vez que estive em Espanha foi antes do seu nascimento.
Ayrıca, işin öbür tarafında da bulundum, küçük pembe külotları takip eden adam olarak.
Já estive do outro lado. Já corri atrás de calcinhas cor-de-rosa.
Ben hapishanenin içinde de dışında da bulundum, genelde içinde.
Tenho estado dentro e fora, principalmente dentro.
Ben İtalya'da Roma'da bulundum.
Estive em Roma, na Itália.
İstilanın başında Market Garden'da bulundum, ama Bastogne'u kaçırdığım için bana değiştirme gibi davranıyorlardı.
Eu era veterano do Dia D, da Market Garden e estava com a companhia... desde a sua formação. Mas agora, como eu não tinha estado em Bastogne... era tratado como substituto e senti-me como um novato.
Aynı zmanda Draylax'da ve Teneebian'ın üç uydusunda bulundum.
Também fui a Draylax e a ambas as luas teneebianas.
Daha önce yirmi defa Pyongyang'da bulundum fakat bunlardan hiçbirinde Kim'i öldürüp, sarayını dağıtmayı aklımdan geçiremedim.
Já fui mais de 20 vezes a Pyongyang, mas nunca sonhei em matar o Kim ou rebentar com o seu palácio.
Bosna'da bulundum biraz.
Estive algum tempo na Bósnia.
kiisel olarak, ben... bir kaç tane çocuk prgramına katkıda bulundum.
Eu próprio... contribui com várias crianças para o programa.
Bakın, Jake konusundaki hatalarım üzerine bazı içten itiraflarda bulundum ve size onu nasıl etkilediğimden bahsettim.
Estou a ser totalmente sincero convosco acerca dos erros que fiz com o Jake. Da maneira como o influenciei.
Baba, oğlu ve kutsal ruh adına şeytanın tuzağından bizi koruman için hizmetinde bulundum.
Eu procuro servir-te. Deus Pai, Filho e Espírito Santo, com seus anjos... proteja-nos hoje das armadilhas do demónio... salve-nos do pecado, da vergonha e do mal.
Bu arada, Bayan Stewart'ın büfelerin üstüne koyduğu şu örtüleri kaldırma cüretinde bulundum.
Tomei a liberdade de tirar os enfeites de chita da Miss Stewart do toucador,
Ben de kendi soy ağacımı araştırma mazeretiyle, bu konu üzerinde çalışma cüretinde bulundum.
Tomei a liberdade de trabalhar com o Colégio sobre isto, usando uma análise da árvore da minha família como cobertura.
'Caprica'da diken ormanlarında dolaşırken bulundum.
- Sou um órfão. Eu... fui encontrado a vaguear na Floresta do Pico em Caprica.
Mesela senin şehrine, New York'a gittim ve mafyaya bulaşmaya başladım East River'da ölü bulundum ve karım ya da babam polisten beni korumadıkları için şikayetçi oldu.
Agora suponha que eu vá à sua cidade, Nova York,... e comece a me meter com a Máfia. Eu seria morto e atirado ao rio. E se a minha esposa ou o meu pai se queixassem à polícia por não me terem protegido... sabe o que eles responderiam, não sabe?
Ben de cephede bulundum. Çok da hoşuma gittiğini söyleyemem.
Já arrisquei a pele em missão e não posso dizer que tenha gostado.
Üç savaşta bulundum, Veterania'da ve Hersek'te.
Estive em 3 guerras, em Veterania e na Herzegovina.
New York'da çok fazla bulundum.
Há muito que não saio de Nova York.
Chakotay'a ve diğer Maquis mürettebatına, bu gemini bir parçası olmaları teklifinde bulundum.
Eu convidei o Chakotay e os outros Maquis para fazerem parte da nossa tripulação.
Adalet Bakanlığı'na şikayette bulundum.
Eu apresentei queixa ao Ministério da Justiça.
Orada da bulundum.
e já estive ali.
Suç mahal'inde incelemede bulundum, ve ateşlenen silahın, Federasyon'a ait Tip-2 fazeri olduğunu tespit ettim.
Eu examinei a cena do crime e confirmei a assinatura de arma da Federação... disparos de phasers tipo 2.
" Sezonun gerilimi bana yansıdı ve çok iyi niteliklere sahip olduğunu bildiğimiz bir gazeteciye aşırı tepkide bulundum.
" A tensão da época afectou-me e eu reagi mal a uma inocente pergunta de um jornalista, que todos nós sabemos ser do mais alto calibre.
Ben cehennemde bulundum ama sen onlardan da kötüydün!
Já estive no Inferno, mas aquilo foi muito pior!
Talimatnamenin rengini belirleyecek olan komitede ben de bulundum.
Eu fazia parte do comité que supervisionou a recomendação para revisão da cor do livro onde estão os decretos.
Bense Dünya dışında sadece bir tek yaşanılabilir gezegende bulundum.
Só estive num planeta habitado, além da Terra.
Peg'e sevdiğim bütün dükkanların adını verme gafletinde bulundum. O da gitti, o dükkanlarda ne var ne yoksa silip süpürdü.
Cometi o erro de dizer à Peg todos os meus lugares preferidos... e aquela mulher foi até lá e comprou tudo.
Şu oturduğu yerde bir ya da iki kez bulundum hiç şansın olmadığını düşünürsün.
Eu já ali estive, sentado onde ele está agora, a pensar que não tinha hipótese.
Ona bir program önerisinde bulundum, o da beni ortağı yaptı.
Dei-lhe uma ideia para um programa e ele tornou-me sócia.
Kitabı bitirdikten sonra, sorularınız olursa diye telefon numaramı da yazmak cüretinde bulundum.
Tomei a liberdade de pôr lá o meu número de telefone, caso tenha perguntas depois de acabar de ler o livro.
Kahretsin, parayı da ödemiş bulundum.
Merda, já o tinha pago.
Gerçekten, Gunther ile iletişim kurdum, efendim... Aslında bu minyatür menünün hazırlanmasına küçük bir katkıda bile bulundum.
De facto, para compensar o Gunther, senhor... mandei fazer umas versões de miniatura dos menus.
Basit gerçek : Ona teklifte bulundum, o da kabul etti.
A verdade é que, fiz-lhe uma oferta, ela aceitou.
Bilmiyordum da tahminde bulundum.
Eu não sabia exactamente.
Bir öneride bulundum, o da aynı fikirde.
Fiz-lhe uma proposta com a qual ele concordou.