Dedi translate Portuguese
31,207 parallel translation
Hakikaten Eddie Painter mı, yoksa değil mi teyit etmek süre alabilir dedi.
Disse que ia demorar para confirmar se é mesmo o Eddie Painter.
Gary, annem sana ne dedi bilmiyorum, ama benim niyetim Katie'yle Dane'e yardım etmek ve- -
Gary, não sei o que a minha mãe te disse, mas as minhas intenções são ajudar a Katie e o Dane...
- Sana bunu ne zaman dedi Bobby?
- Quando é que ela te disse, Bobby?
Onunla konuşmayı reddettim, o da "En azından kâğıtları alabilir miyim?" dedi.
Como recusei falar com ele, ele pediu para levar os papéis.
- Ne dedi?
- O que é que ele disse?
Ve "Kes şunu." dedi.
E disse-me : "Pare."
"Yok öyle bir şey, hayal görüyorsun." dedi.
"Não tenho. Estás a imaginar."
Bunu mu dedi?
- Foi isso que ele lhe disse?
Crowley dedi ki
O Crowley disse :
Bana dedi ki... Büyük bir haber hikâyesi varmış.
Doze crianças morreram num acidente de autocarro.
Dedi, kirli çamaşırları temizleyen adam.
Isto vindo do homem da lavandaria.
Geri almaya gittim, "Onları almayacaksın" dedi.
Fui buscá-los outra vez e ela disse : "Não os vais comer."
"Şişmanlıyorsun" dedi.
E ela disse : "Estás a ficar gordo."
O da elimden kaptı ve "Bu bebeği kaybetmemi mi istiyorsun?" dedi.
Ela passou-se e disse : "Queres que eu perca este bebé?"
Kate "Hank aşılanmadı" dedi.
E a Kate disse : "O Hank não está vacinado."
"Bence otizme yol açıyor" dedi.
Ela respondeu : "Acho que causa autismo."
Dedi ki "Jenny..."
Ela disse : "A Jenny..."
Dedi ki, "Ama oğlu otistik."
E ela disse : "Mas o filho dela é autista."
Dedi ki, " Ne fark eder ki?
Ela disse : " Que diferença faz?
"Sadece sağ kalsınlar istiyorsanız" dedi.
E ela respondeu : "Só se quiser que eles vivam."
"Şöyle ifade edeyim" dedi.
E ela respondeu : " Deixe-me dizê-lo assim.
Eve geldim, Kate oturmuş çocuğumuzla oynuyordu bana bakıp "Merhaba canım!" dedi.
Chego a casa, ela está sentada a brincar ternamente com o nosso filho, olha para mim e diz : "Olá, querido!"
"Yanlış olan ne?" dedi. Ben de "Sana doğru olanı söyleyeyim!" dedim.
Ela perguntou : "O que se passa?" Respondi : " Vou dizer-te o que se passa!
Ve doktor içeri girip "Bugün nasılsınız?" dedi.
A médica entra e diz : "Como estamos hoje?"
"Sakin olur musunuz?" dedi.
Ela diz : "Pode acalmar-se?"
Tabloma bakıp şöyle dedi...
Ela olhou para o meu gráfico e disse :
Annem aradı, "Evleniyorsun" dedi.
A minha mãe ligou-me de volta e disse : "Vais casar-te!"
Çocuğun teki geldi ve "Merhaba, adım Simon" dedi.
Depois, um miúdo aproxima-se e diz : "Olá, sou o Simon."
Hank, "Kaplumbağa!" dedi.
E o Hank disse : "Tartaruga!"
Sonra Simon "Kara kaplumbağası" dedi.
E o Simon disse : "É uma tortoise."
Simon II "Jim, pardon, senin mesleğin neydi?" dedi.
O Simon II diz : "Jim, não percebi... O que faz na vida?"
"Eşimle komediye bayılırız" dedi.
" Eu e a minha mulher adoramos a comédia.
Kes şunu! " dedi.
" Não! Para com isso!
"Çük ve taşak görmeli, yoksa kafası karışır" dedi.
Ela disse : "Ele tem de ver a pila e os tomates ou ficará confuso."
Kate "Bence vaktidir" dedi.
Ela diz : "Acho que está na hora."
Sonra terör saldırısı oldu, şöyle dedi...
Depois, houve um ataque terrorista e ele disse :
Dedi ki...
O meu cérebro disse :
Ne diyeceğim, William Sutter istediğini elde etmek için her yalanı söyleyip her şeyi yapan bir pislik dedim. - Onlar ne dedi?
Disse-lhes que o Sutter é um mentiroso que diria ou faria qualquer coisa.
Kölelik, Aralık 1865'te kaldırılsa da biz bu insanların haklarını gasp ettik ve şimdi bu durumu düzelteceğiz " dedi.
Apesar da escravatura ter terminado em Dezembro de 1865, retirámos os direitos a estas pessoas, e agora vamos redimir-nos. "
Nancy Reagan'ın yanında yer aldım, zira "Hayır deseniz yeter" dedi.
Apoiei a Nancy Reagan porque ela disse : "Digam Não à Droga."
Onu hapse attılar ve dostları "Onu hapiste bırakmayacağız" dedi.
Eles prenderam-na e os aliados dela disseram : "Não vamos deixá-la na prisão."
Sistem onu mahkemeye çıkarmayı denedi, kardeşimiz "Hayır, biz sizi mahkemeye çıkaracağız" dedi.
O sistema tentou levá-la a julgamento e ela disse : "Não, nós é que vos vamos julgar."
Kalief Browder "Kabul etmeyeceğim" dedi.
Kalief Browder decidiu : "Não vou aceitar o acordo."
- Diğer on amele de böyle dedi.
Bem, posso dizer-lhe que não fui eu.
Bunu ona söylemeye, benimle istifa ettirmeye çalıştığımda ne dedi biliyor musun?
Quando lhe tentei dizer isso e fazer com que desistisse, sabes o que ela disse?
Çünkü işini nasıl yapıyor olursa olsun, kızı için canını bile feda eder dedi.
Não importa o que ele tinha feito ao negócio, ela sabia que ele estava disposto a entrar num edifício a arder, por ela.
Dedi ki... Ne demiştin?
Como é que lhe chamaste?
Maria'ya keş bir tanık dedi.
Chamou à Maria uma testemunha drogada.
Peki o ne dedi?
- O que disse ela?
Tamam, hayır dedi.
Está bem, ele recusou.
Harvey dedi ki- -
O Harvey disse...
dedim 2548
dedin 389
dediğim gibi 696
dedim ki 533
dedim sana 45
dedim ya 211
dediğin gibi olsun 64
dedikodu 28
dedim mi 23
dedi ki 559
dedin 389
dediğim gibi 696
dedim ki 533
dedim sana 45
dedim ya 211
dediğin gibi olsun 64
dedikodu 28
dedim mi 23
dedi ki 559
dediniz 105
dediler ki 65
dedin ki 68
dedin mi 21
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dedik 42
dediniz ki 18
dedi bana 31
dediler 218
dediler ki 65
dedin ki 68
dedin mi 21
dediğinde 40
dediğimi anladın mı 22
dedik 42
dediniz ki 18
dedi bana 31
dediler 218