Demek translate Portuguese
131,366 parallel translation
Ne demek istediğini biliyorum.
Eu sei o que queres dizer.
Ne demek istiyorsun?
Do que está a falar?
Demek istediğim, belki o ruhen hala burada...
Talvez ele... ainda cá esteja... em espírito?
Ne demek şimdi bu?
Estás a falar de quê?
Ne demek "araştırmak"?
Como assim, "acompanhar"?
Bu da demek oluyor ki hâkimden tehir talebinde bulunmam gerekecek.
Significa que vou ter de pedir uma prorrogação à juíza.
Tehir ne demek amına koyayım?
Que caralho é uma prorrogação?
Geldin demek.
Conseguiste vir?
Amy'le beraber büyüdünüz demek.
Tu e a Amy cresceram juntos.
Ne demek bu?
Como assim?
O'Bannon suçu kabul etti demek.
O O'Bannon fez um acordo.
- Mike, ne demek istedin sen?
Mike, o que querias dizer com aquilo?
- Ne, ne demek istedim?
Com o quê?
"O'Bannon mevzusu kapandı mı sence?" Ne demek bu?
"O O'Bannon serve?" O que significa?
O ne demek şimdi?
O que significa essa merda?
O ne demek amına koyayım?
O que significa essa merda?
Ne demek hangi hastane?
Como assim?
Ne demek istiyorsun?
Como assim?
- Burada kalamam demek.
Significa que não posso ficar aqui.
Ne demek "Neler oluyor"?
Como assim?
- Ne demek o?
Como assim?
Farklı yetki alanları farklı departmanlar demek.
Então, diferentes jurisdições significa departamentos diferentes.
Daha hızlı öldürmeye başladı ama cesetlerden kurtulma yöntemi aynı, demek ki ritüelin ve bu bölgenin bir önemi var.
A cronologia dos assassinatos acelerou, mas o método de desova continua o mesmo. O ritual é importante para ele, tal como esta área.
Gözlerin kenarlarında da kesikler ve eriyen dikişler var, bu da epikantoplasti yani göz genişletme operasyonu demek.
Também encontrei cortes e pontos auto-dissolúveis nos cantos dos olhos, que sugere uma epicantoplastia ou uma cirurgia de alargamento dos olhos.
Demek ki onlar üzerinde gece çalışıyor.
Faz-me pensar que ele as mutilava à noite.
Zorla da girilmemiş, demek ki kullanan kişinin anahtarı var.
Não há evidências de entrada forçada, e isso sugere que quem entrou tinha a chave.
Demek travmayla uyarılmış intikam amaçlı bir sadist, kendi acısını kullanarak Geonwoo'ya acı vermek istiyor.
Então é uma sádica vingativa induzida por um trauma a exorcizar a sua dor enquanto espera fazer o Geonwoo sofrer.
Babamla yeteri kadarını geri göndermişsiniz demek ki.
O Bob e o meu pai recambiaram vários deles?
Üvey evlatlarından biri gibi demek istedin sanırım.
Um dos seus filhos adoptivos.
Burada ne işin var demek istemiştim.
Mas o que estás aqui a fazer?
Yemekli gösteri demek?
Janto e vejo o espectáculo?
Öyle demek istemedim.
Não é isso que quero dizer.
O ne demek şimdi?
Como assim?
Ne demek "hâlâ"?
O que queres dizer com "ainda"?
Dur, bu ne demek oluyor?
Isto é sobre o quê, Rob?
Demek hile yapacaksın!
Vais fazer batota!
Ne demek "tamam"?
Se não está a ir bem, se não consegues recuperá-la.
Demek istediğim... kötü bir anlaşma yapmışsın,
- E o que fizeste tu?
Ne demek istiyorsun "sorumluluğu üstlenmekle"?
O que quer dizer, isso "assumir a responsabilidade"?
Demek istediğim, o belirsiz, ama demek istediğim...
Ela foi vaga, mas...
Demek istediğim, zehir veya iksir olabilir.
Pode ser veneno ou uma poção.
Bunu biliyorum, ama ne demek istediğimi anlıyorsun.
Eu sei. Mas tu percebeste.
- O ne demek oluyor?
- O que quer dizer?
Demek istediğim... başarılı bir süreçti.
Só estava a dizer que foi um bom mandato.
Demek istedim ki...
Quero dizer...
Ne demek Jackson vuruldu?
- Aplica pressão.
Ne demek istiyorsun?
- O que quer isso dizer?
Saldırıya uğradım derken, ne demek istiyorsun?
Como assim, foi atacado?
Ne demek o?
O que significa isso?
- Ne demek o?
- Como assim?
- RET ne demek biliyor musun?
Sabe o que é uma ONR?
demek istediğim 2063
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52
demek istediğim şu 35
demek ki 147
demek istiyor 19
demektir 116
demek istiyorum ki 208
demek istedim 68
demek istiyorum 56
demek öyle 522
demek istiyorsun 52
demek istediğim şu 35
demek ki 147
demek istiyor 19