English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ E ] / Ell

Ell translate Portuguese

52 parallel translation
# Bak
# We-ell
Dinle. O'Dowell'in barında işiyorum.
Estou no urinol do O'Dow'ell's pub.
Teşekkürler, Ell.
Obrigado, Ellery.
- Bana ofisteki rüyanı anlat.
- O sonho do escritório. Ell...
Cesar, Ellie kim?
- Ell... - César, quem é Ellie?
YAŞLl CUSTER YAZAR - ELl CASH... ona beklenmedik biçimde ün kazandırdı.
O VELHO CUSTER... tinha-lhe concedido uma celebridade literária inesperada.
PAZAR MAGAZİN EKİ ELl CASH VAHŞİ ŞEYLER
" Cara Sra. Tenenbaum... só no caso de não ter lido.
- Ell-i-ot.
- E-LLI-OT
- Q'ell.
Q'ell.
Yok, yok, Elliot ve "Todd" mu?
Ell... não, não. Elliot e O Todd?
Ben Ellen. Ama herkes bana Ell der.
E eu sou a Helen, mas aqui todos me tratam por Ell.
Ell gerileme döneminde. Tanrı'ya şükür, durumu gayet iyi.
... a Ell está a fazer tratamento e está muito bem, graças a Deus.
- hey.
- Ell
Ell... Vay!
Nossa!
Bu arada, Marks Ellın'ı al.
Por falar nisso, falaste com o Allan?
- Ell Rudkus.
- Eli Rudkus...
" George Gammell Angell, Brown Üniversitesi semitik diller profesörü.
" Georg e Gammel An g ell, professor de Lin g ua Semítica, da Universidade Brown.
Onu kaybettik Ell.
O que aconteceu? Perdemo-lo, El.
Bize düğün planlamamızda yardım etmeniz ne güzel, değil mi El?
É tão bom vocês estarem a ajudar-nos a planear o casamento. Não é, Ell?
Bütün evlilik alışverişini Buy More'dan yapmak istediğine emin misin?
Ell, tens a certeza que queres fazer a lista de casamento aqui na Buy More?
Yemeği kaçırdığım için gerçekten üzgünüm, El.
Lamento mesmo não ter vindo ontem ao jantar, Ell.
Sadece oyununu oynuyor, değil mi, Ell?
- Ela só está a jogar, certo, Ell?
Ell, bu komik değil.
Ella, isso não tem piada.
El, eğer bir şeyler olsaydı şimdiye bulmuştun.
Ell, se houvesse um código oculto aqui, por esta altura já o terias encontrado.
Ama Ell, bunu tekrar yapabileceğimi sanmıyorum.
Não sei se consigo passar por isto de novo.
- Deniyorum Ell.
Estou a tentar.
- Ell, beni korkutuyorsun.
Estás a assustar-me, Ellison.
Ell, Trevor'ın gece deliksiz uyuduğuna dair 10 dolarına bahse girerim.
Ellison! 10 dólares em como o Trevor vai dormir a noite toda.
Seni görmek güzeldi, Ell.
Foi bom ver-te, Ell.
Gördüğün gibi, "kelime" deki kelime vurgusu "ell" kısmında.
O ponto de pressão da palavra "palavra" é a parte do "vr".
- Bunu kaç kere yaptın, Ell?
- Quantas vezes fizeste isto, Ell?
Ona dokunabilir miyim, Ell?
Posso tocar-lhe, Ell?
Neden o, Ell?
Porquê ele, Ell?
El...
Ell...
- Her zaman seni sevdim.
- Ell, sempre te amei.
- Yapamam, Ell.
- Não consigo, Ell.
- Bir şey gördüm.
Eu vi uma coisa, Ell.
Bu çocuğu sevdim, Ell.
Gosto deste tipo, Ell.
- Merhaba Ell.
- Olá, Allie.
Da-sheel? Da-shi-ell?
Da-sheel?
Ell...
Ell...
Burada ne arıyorsun?
Ell, o que fazes aqui?
- Kusura bakma, Ellie.
Desculpa, Ell.
Ellie, sen bir şey söylemeden önce -
- Espera um momento. Ell, antes de dizeres alguma coisa...
Fikrini değiştirmeye çalıştım ama kararını vermiş, Ellie. - Ellie...
Tentei demovê-lo, mas ele está decidido, Ell.
- Gözüm görmesin seni Lucy!
- Ell... - Vai-te embora, Luce.
Silah, ell saniye içerisinde ateşlenecek.
A arma disparará dentro de 50 segundos.
"Ellie adı sana bir şey ifade ediyor mu?"
Ell...
'ell'deyim!
Estou no Inferno.
Joe'yu o gece gören bir tek ben varım.
Ambas sabemos que era ele, Ell, e eu fui a única que o viu naquela noite.
Joe'yu öldürmek istiyorum, El. Biliyorum.
Quero matá-lo, Ell.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]