Erken translate Portuguese
17,226 parallel translation
Hayır daha çok erken.
Não, é muito cedo.
Bu kadar erken geldiğim için kusura bakma.
Desculpe pelas horas. Espero que não a tenha acordado.
Umarım uyandırmamışımdır. - Hayır, erken uyanırım ben hep.
- Não, sou madrugadora.
- Olabildiğince erken olması lazım.
- Precisamos dela o quanto antes.
Dostum, saat daha çok erken.
Meu. É muito cedo, meu.
Elinden geldiğince erken getirmeye çalış lütfen.
Por favor, devolve-mas o quanto antes.
Neden daha erken aramadınız?
Por que nunca o tinha feito?
Ama benim için odaklanmasını sağlamak çok zor ve sanırım bunun nedeni sabah çok erken gelmesi ve...
É que é muito difícil para mim fazer com que ela se concentre e creio que isso se deve a ela vir para cá muito cedo e...
Galiba biraz erken gelmişim, o zaman ben...
Mas acho que vim cedo, por isso...
Kusura bakmayın, biraz erken geldim.
Desculpa, vim mais cedo.
Onlar erken yatıyor.
Eles deitam-se cedo.
İçmek için biraz erken değil mi?
Um pouco cedo para isso, não achas?
Daha çok erken.
É tão cedo.
Belki daha erken buluşmalıyız, mesela 7.00'de.
Talvez seja melhor mais cedo, tipo às 19h00?
- Umarım çok erken değildir.
- Espero que não seja cedo.
Dünkü yürüyüşte yoldaki tozlarca cezalandırılmış kuyudan erken içmeye çalışıyordum kölelerden ve benden kat be kat susuz olanlardan önce.
Na marcha de ontem, castigado pelo pó da estrada, solicitei beber primeiro no poço, antes dos escravos ao meu cargo, cuja sede era muito maior do que a minha.
Çok mu erken?
Não é demasiado cedo?
Eğer çok erken kalkman gerekmeyecekse.
Se não tiveres de te levantar muito cedo.
Yeni tekne erken gelecek. - Büyük olan mı?
- O barco novo vai chegar mais cedo.
Şey, çalışanlarımız amanlarıyla vakit geçirmek için işten erken çıkmak istiyorlar.
E os nossos empregados pediram para sair mais cedo para estarem com os entes queridos.
- Daha görmedim ama sizi yarın en erken saatte tutuklamaya karar vermelerine yetecek kadar yeterli bir kanıt.
- Ainda não o vi, disseram-me que é incriminatório e vão prendê-lo amanhã.
Bu kadar erken mi gidiyorsun?
Já te vais embora?
Neden bu kadar erken gitmek zorundasın anlamıyorum.
Só não percebo porque tens de ir já.
Çok mu erken?
Demasiado cedo?
Sanırım idman için çok erken kalkman gerek, değil mi?
Tens de te levantar muito cedo para treinar, não tens?
Brody'e idman yaptırmam için çok erken kalkmam gerek.
Tenho de estar a pé muito cedo para treinar o Brody.
" Hayır, Myca, erken kalkmama gerek yok.
Não, Myca, não tenho de me levantar cedo.
Bu yıl Noel biraz erken mi geliyor yoksa?
O Natal chegou mais cedo?
Hayır, ölüm katılığı olması için çok erken. - Belki ellerinde başka bir silah vardır.
Não, é demasiado cedo para o "rigor mortis" se ter instalado, mas... talvez eles tenham outro tipo de arma.
Bugün erken saatlerde.
Hoje mais cedo.
Saat düşünmek için çok erken.
É muito cedo para pensar.
Daha iyi hissettiğini söyledi. Erken dönebilirmiş.
Ele disse que estava melhor, que se ia deitar mais cedo.
- O kartı erken oynadık belki de.
Se calhar não devíamos ter usado já esse trunfo.
Bu konuları konuşmak için daha erken. Daha kazanmadı bile.
Ainda é cedo para vice-presidentes, ele ainda nem ganhou.
Hayır, erken geliyor.
Não, volta mais cedo.
Erken almak istiyorlar.
Querem que comece cedo.
Atmosfere erken girerse...
Se o trouxermos depressa de mais...
Daha çok erken.
É demasiado cedo!
- Evet. Genelde o kadar erken olmazdı ama evet.
Não tão cedo, mas sim.
Belki çok erken oldu, bunca zamandan sonra olsa bile.
Talvez tenha sido demasiado cedo, mesmo após todos este tempo.
Belki sen beni öldürürsün, belki de ben seni belki erken, belki geç, bunu biliyorsun değil mi?
Talvez, me venhas a matar, talvez seja eu a matar-te, talvez mais cedo, talvez mais tarde, tu sabes disso, não sabes?
Erken geldi.
Veio mais cedo.
Dr. Meyer'ın yeminimi erken etmeme izin vereceğini biliyorum.
Eu sei que o Dr. Meyer vai-me deixar fazer os votos mais cedo.
Ne kadar erken anlarsan, senin için o kadar kolay olur.
Quanto mais cedo perceberes isso, mais fácil será para ti.
Daha erken gelebilmeyi isterdim.
Apenas queria ter vindo mais cedo.
Daha erken.
Ainda é cedo.
Buradan ne kadar erken gidersek o kadar iyi.
Quanto mais cedo partirmos, melhor.
Baba, bunu sana daha erken söylemediğim için üzgünüm.
Pai, lamento muito por não ter contado antes.
Hayır, erken çıktım.
Não.
Hafta sonu tatilini erken kestiğim için üzgünüm.
Desculpe por acabar com o seu fim de semana.
Neden erken çıkmıyorsun?
Porque não sais mais cedo?
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erken döndün 21
erkencisiniz 19
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erken döndün 21
erkencisiniz 19