English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ E ] / Eskı

Eskı translate Portuguese

409 parallel translation
Eskı sütyeninden bir tane alır ve senın ufaklığı bir yıl daha nadasa bırakabilirsin.
Arranja-lhe o sutiã antigo e guardas o teu amigo durante outro ano.
Bir Sakson eşkıya güzellikten ya da hanımlardan ne anlar?
Que pode um ladrão saxão saber de encanto? Ou de damas?
Eşkıya mı?
Ladrão?
Seni eşkıya!
Seu brutamontes!
Eşkıyalar saat dört yönünde.
Cuidado, inimigo às quatro.
Babana bir eşkıya çaldığını söyledim... Ve kaçağı yakalayıp hayatımı kurtardı.
Contei ao pai como você acabou com o bandido... alcançou a diligência e me salvou a vida.
Gerçek deniz eşkıyalarıyla kılıç tokuşturmaya can atıyorum.
Gostava muito de usar a minha espada com bucaneiros a sério.
Eşkıyalar hiçbir işaret bırakmazlar.
Os bandidos não deixam pistas.
- Chongqing mi yazmış onu? Bu eşkıyalara Amerikalıları öldürme hakkı veriyor bu.
Isso dá luz verde a estes bandidos para matarem americanos.
Evet, sanırım. Daha sonra eşkıyalara saldırının da aynı sıkıntıdan dolayı gerçekleştiği söylenilebilinir mi?
Diria que as suas acções no ataque aos bandidos foram influenciadas pelo mesmo tipo de pressão?
" Chongqing hükümeti vatan haini eşkıyaların davranışlarını kınıyor.
" O governo de Chongqing lamenta as acções de bandidos renegados.
Cato, Missouri. Birkaç şehir eşkıyası bağırıp çağırmaya başladı.
Sim, Alguns insolentes começaram a vociferar, aos gritos e aos berros.
Bana bir görev verdiğinde eşkıyalık yapıyorum ama senin gölgene saklanarak.
Num beco, faço um assalto, mas faço-o ao longe. Não tenho coragem, George.
Fakat bu durumdan bütün Boxerların eşkıya olduğu sonucu çıkarılmasın.
Mas não deve concluir que todos os Boxers são bandidos.
Eşkıya Jack Fitch bu yolda görülmüş.
Jack Fitch, um ladrão foi visto nesta estrada.
Korsika'ya eşkıya aramaya gelmişti.
Veio para a Córsega á procura de bandidos.
Belki eşkıyalar Doktor Forrest'a saldırmışlardır.
Pode ser que o Dr. Forrest tenha sido atacado por bandidos da estrada. e foi morto e este é o homem para quem telegrafaram,
Eşkıya benden 5 milyon aldı.
O bandido! O bandido roubou-me cinco milhões!
Eskiden benim savunma aracımdı, gözcü sıralarında ve rallilerde ve politik buluşmalarda -... polisten uzak olmak için ve ve karşı taraftaki eşkıyalardan kendimi korumak içindi.
Ela costumava ser a minha proteção nos piquetes, nas greves, nos comícios e reuniões políticas... sendo arrastada pela polícia e atacada pelos brutamontes da oposição.
Sadece birkaç eşkıya.
Apenas uns bandidos nojentos.
Eşkıya? O kadar karlı bir şey değil.
Nada tão remunerador.
Hiç bir katilin, hiç bir eşkıyanın... hiç bir dolandırıcının yuvamı yıkmasına izin vermeyeceğim.
Nenhum patife, fanfarrão ou charlatão... vai dar cabo do que eu construí!
Davar hırsızlarını, boğaz kesenleri, katilleri, servet avcılarını... haydutları, kiralık katilleri, geri zekalıları... esrarkeşleri, canileri, dolandırıcıları, Kızılderili ajanları, Meksikalı haydutları... hırsızları, çetecileri, soyguncuları, eşkıyaları... at hırsızlarını, lezbiyenleri, tren soyguncularını... bok karıştırıcılarını ve Metodistleri istiyorum!
Quero assaltantes, degoladores, assassinos, mercenários, foragidos, rufiões, arruaceiros, morcões, bacocos, matarruanos, salafrários, traidores, atiradores, batoteiros, agentes índios, bandoleros mexicanos, carteiristas, sodomitas, guerrilheiros, trapaceiros, ladrões de cavalos, lésbicas, ladrões de bancos, fanfarrões, aldrabões e metodistas!
Bu vahşetin ardında, Rif Berberilerin şefi ve eşkıya başı Mulay el-Resuli var
O acto de uma criminalidade bárbara teria sido perpetrado por el-Raisuli... xerife dos Riffian e o último dos piratas berberes.
Ama eşkıya ve suçlu da.
Mas é também um bandido e um criminoso.
Ata binmeyi silah atmayı gırtlak kesmeyi ve eşkıya olmayı öğretecekler.
Ensinar-nos a cavalgar a disparar a cortar a cabeça aos homens e a ser bandidos.
Bunlar yetmezmiş gibi çöl korsanının biri Amerikalı bir kadını kaçırdı ve başkanımızın bilmek istediği tek şey bu eşkıyanın tüfeği.
Agora, no meio de tudo isto foi raptada uma mulher americana por um pirata do deserto e o nosso presidente, claro, quer apenas saber que arma usa este bandido.
Bu eşkıyanın adamı değiller.
Não obedecem a este bandido.
- O eşkıyalardan bahsediyorum.
- A esses cavaleiros nocturnos.
İnanıyorum ki bu eşkıyalar bizim komşularımız.
Tenho certeza... que alguns desses cavaleiros são os nossos vizinhos.
Zencilere hisse parselledim ama eşkıyalar geldi.
Parcelei as terras pelos niggros... mas apareceram esses cavaleiros nocturnos.
O eşkıyaların kim olduklarını biliyorum.
Eu sei quem é cada um desses cavaleiros nocturnos.
Eşkıyaların yaptıklarını temizledik.
Estamos a limpar o que aqueles cavaleiros nocturnos fizeram.
- Eşkıya olan sensin!
- Como posso ser eu, você é o bandido.
- Gelirse vururlar, eşkıyalığın sonu yok.
O fim dos bandidos é... - Diga alguma coisa boa, boa!
Bana zaten Zeki Pete demezler Zeki Jake derler bana, ayrıca yerinizde olsaydım, Cadıavcısını kasabaya çağırır, koca burunlu eşkıyayı bir güzel sepetlerdim!
Ninguém me chama Pete Esperto. A mim chamam-me Jake Esperto, e se eu fosse a vocês e tivesse convidado para cá o Cheirabruxas, punha o rufia narigudo fora daqui outra vez!
Köle, eşkıya, savaşçı ve kavgacıyız.
- Todos. Ladrões, bandidos, guerreiros e lutadores.
Onlar eşkıya.
São bandidos.
Neden eşkıyalık yapıyorsunuz?
Porque se comportam como bandidos?
Eşkıyalar! Beklediğimden erken geldiler.
Mais cedo do que o esperado.
Cesur bir eşkıya olursunuz, böylelikle bütün faturalarınızı ödeyebilirsiniz, üstelik, herkes sizinle yatmak ister.
Torna-se num violento assaltante, poderá pagar todas as suas contas, e além disso, toda a gente quererá dormir consigo.
Ele geçirilemeyen'Gölge'hakkındaki kupürleri, eşkıya albümüne koymak üzere kesiyordun, değil mi?
Tens andado a cortar os recortes sobre o Sombra para pores no teu álbum do assaltante, não tens?
Eşkıya olmuyorsunuz, değil mi?
Não se vai tornar num assaltante, pois não? Não.
- Eşkıya, bende de bir mücevher var.
- Assaltante, eu também tenho uma jóia.
Zannımca, sizin nakdi alıp, benim de sümüklü mendili almam, tam bir eşkıya tarzı olurdu.
Em conversa de assaltante : O Sr. fica com o dinheiro, eu com a miúda marota.
- Bir eşkıya olduğu ortaya çıkmış.
- Parece que ela era uma assaltante.
Babası SSCB tarafından eşkıyalık suçundan dolayı asılmış.
O seu pai foi enforcado pela União Soviética... pelo crime de banditismo.
Eşkıyalık mı?
Banditismo?
Bu eşkıyalar, neyin peşinde acaba, Hastings?
Pergunto-me o que quereriam estes salteadores, Hastings.
- Yazmıyor. Eşkıya oldukları yazıyor.
Só lhes chamam salteadores.
Bir grup eşkıya, tabancayla ateş ediyor. Hayır. Bu bir amatör işi, dostum.
Um bando de rufias, um tiro de revólver à queima roupa...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]