Eğer ben translate Portuguese
8,397 parallel translation
Peki, eğer beni barda görseniz ve ben bir yabancı olsam, beni memelerimin boyutuna göre yargılar mıydınız? Kesinlikle hayır.
Se me vissem num bar e eu fosse uma desconhecida, descartavam-me com base no tamanho do meu peito?
Bir silüet ile de mücadele edemem ve eğer ben sana sahip olamayacaksam o da olamayacak.
Não posso competir com um fantasma, e se não posso ter-te, ele também não vai ter.
Eğer ben de senin tarafından büyülenmeseydim sanırım şu sıralarda ikinci Pulitzer'im için çalışıyor olurdum.
Se eu não tivesse sido enfeitiçado por ti, acho que neste momento estaria a trabalhar no meu segundo Pulitzer.
Ve eğer ben ona yardım etmezsen Cezacı tarafından götürülecek.
O Inquisidor vai levá-lo se eu não o ajudar.
Eğer ben kaçırılsam farkına varırdınız değil mi?
Vocês perceberiam, tipo, se eu fosse raptado, certo?
Daha sonra farkettim ki eğer ben aday olmazsam insanlar yalnızca Castro'yu sevecek.
Então, percebi que se não o fizesse, apenas pessoas como o Castro o fariam.
Eğer ben istemezsem eğer, çünkü, o zaman hiç ulaşabileceksiniz. ben biliyorum, kimin için çalıştığımı, hiçbir şey.
Porque, caso contrário, jamais terão acesso ao que eu sei, para quem trabalho, qualquer uma dessas coisas.
Eğer ben vuruyorsam... bu hassas bir durum içindir.
Quando eu ataco, é preciso e por uma razão.
Eğer ben jüri olsaydım, en az 15 yıl yerdi.
Se eu estiver no júri, ele vai preso durante 15 anos.
Eğer ben seçilirsem, Roxy'i bulana kadar hiçbir şekilde durmayacağım.
Se eu for eleita, não vou olhar a meios para fazer a Roxy pagar.
Eğer ben telefonla oynamıyorsam, siz de oynamamalısınız.
Se eu posso estar ao telemóvel, você também não pode.
Gerçekten mi? Çünkü eğer ben bunu gidip almasaydım gerçekten- -
Porque se não fosse por mim, nem estaríamos...
- Eğer benim düşündüğümü düşünüp seksi bir arkeolog kostümü almayı düşünüyorsan merak etme. Ben de bir tane kırbaç var.
Bem, se estou a pensar o que estás a pensar, comprar um disfarce sexy de arqueóloga, não te preocupes, já tenho o chicote.
Eğer ben yapmasaydım başkası yapacaktı.
Se não fosse eu, era outra pessoa.
Eğer ben seçilirsem, tüm sendika toplantılarına gidiyorum aslında özen göstereceğim ve en önemlisi de temsilci partisinin artıklarını sizlere getireceğim. Gerçek altın değil.
Não é verdade.
Hayır eğer senin tehlikede olman gibi bir risk varsa, ben bununla yaşayamam.
- Não... Se houver a hipótese de puderes estar em perigo...
Güçlü bir kadın ve eğer güçlü bir kadınsan insanlar seni duygusuz ve kalpsiz sürtük olarak görürler ama ben boşanmanın ona neler yaptığını gördüm.
Ela é uma mulher muito forte, e quando se é forte, chamam-te insensível, puta sem coração, mas vi o que o divórcio fez com ela.
Dostum, eğer sarı kuş tüylerin olsaydı....... ben biterdim.
- Não confio. Com um casaco de penas amarelas, marchava.
Eğer baştan beri Chloe, Hayes'tiyse öldükten sonra bir haftadır ben kiminle yazışıyorum?
Se o Hayes era a Chloe todo este tempo, com quem tenho conversado desde que ele morreu?
Eğer bu Beckett'a ne kadar harikulâde bir insan olduğunu kanıtlayabilirsem bana tarihi eseri bulma konusunda yardım edebilir ve ben de eve dönebilirim.
Se eu provar a esta Beckett como ela é extraordinária, ela pode ajudar-me a encontrar o artefacto e eu posso voltar para casa.
Çünkü ben hep eğer hayatta bir şey istiyorsan çalışıp onu hak etmelisin diye düşünürdüm.
A sério? Sempre pensei que para se ter algo na vida, teríamos que trabalhar duro.
Dinle, eğer bana bir şeyler çıtlatırsan mor göz bahsine bir 20'lik de ben koymaya hazırım.
Ouve, estou preparado para colocar 20 dólares na aposta do olho negro, dás-me uma dica?
Eğer büyüyü ben yapmazsam gücümü alıp kendin yapacaktın ve beni ölüme terk edecektin.
Se eu fizer o feitiço e nos tirar daqui, você só vai ter minha mágica, me deixe para morrer, e faça você mesmo o feitiço.
Eğer ölürse ben...
Se ele morrer, eu...
Eğer bir ayak çökerse, sen ve ben zenginlerin olduğu taraftan destek alabiliriz.
Se esse banco se desmontar, eu e vós cairemos de traseiro Real no chão.
Eğer hepiniz tekrar esir olmayı ya da daha kötüsünü istiyorsanız, siz bilirsiniz. Ben yokum.
Se querem ser capturados novamente, ou pior, isso é um problema de vosso.
Eğer Cumhuriyet Şehri'ni almaya kalkışırsan Avatar bir daha seni görmemi engelleyecek ve ben bu şekilde yaşamayı kabul etmiyorum.
Se tomares Republic City, a Avatar nunca mais me deixará ver-te novamente. E eu recuso-me a viver dessa maneira.
Onu sakinleştirdim ve serbest bıraktım. Ama eğer geri dönerse, onu ilk önce ben bulayım diye önlem aldım.
Dei-lhe um sedativo e libertei-o, mas também me certifiquei que, se ele regressasse, eu o encontraria antes.
Eğer o aracıya güvenirse ben de güvenirim. Hiç soru sormam.
Se ela confia no contacto, eu confio no contacto.
Eğer bunlar senin için yeterince büyük değillerse Hulk sen sadece birini yere indirirken ben neden üçünü hallettim?
Se não são grandes o suficiente para ti, Hulk, porque é que derrotei três e tu somente um?
Yani, ben sadece merak ettim, biliyorsun, eğer bir şeye ihtiyacın var mı diye.
Só estou a verificar, para ver se precisa de alguma coisa.
Eğer yapılacak şey onu öldürmekse ben de yanınızda olmak istiyorum.
Se é o que tem de acontecer, quero estar a teu lado.
Eğer bu onunla ilgili bir ipucu değilse ben de bir şey bilmiyorum.
Se não era um sinal, não sei o que era.
Anne, ben sadece bir çocuğum, ama ben derim ki, eğer Noel sabahında baba burada olmazsa, bu durum ailelerin asla kurtaramayacağı bir duruma dönüşür.
Mãe, sou apenas uma criança, mas se o pai não estiver aqui na manhã de Natal, esse é o tipo de coisa da qual famílias nunca recuperam.
Eğer bileklik alma hakkın olsaydı- - ki ben aldım.
Se tivesses a pulseira certa, que eu tinha.
"Sayın Başkan..." "eğer bu adamı senatoya kabul ederseniz..." "ben boku yerim" mi deseydim?
Dizer : "Sr. Presidente, o homem que escolheu apoiar para o Senado costumava dar-me umas boas tareias"?
Eğer o mola odasında çalışacaksa ben de uyku koltuğumu kodese taşıyabilir miyim?
Se ela vai trabalhar para lá, posso mudar o meu sofá para cá?
Eğer hayat bir maratonsa ben de bitiş çizgisinde gibi bir şeyim işte.
Se a vida fosse uma maratona, estou basicamente na linha de chegada.
Eğer ondan suçlanacaksam sorun değil. Ama ben katil değilim.
Se estiver a ser acusado por isso, tudo bem, mas não por assassinato.
Eğer işin içinde ben de vardıysam neden sahtekârlık ve Savunma Bakanlığı bilgi testinde geçtim?
Se estivesse envolvido, porque daria informações sobre a fraude para os investigadores e para o Departamento de Defesa?
Ben de şey diyorum : Eğer müsaitseniz, aranjman hakkında konuşabiliriz.
Estive a pensar, se o tempo permite, talvez pudéssemos partilhar algumas ideias sobre arranjos.
- Ne zaman olursan... Eğer başarısız olursa, sebebi ben olurum.
Se falhar, a culpa é minha.
Eğer işini kaybedersen, ben alabilir miyim?
Se perderes o emprego, posso ficar com ele?
Ayrıca, eğer kendini kaybettiğini hissedersen "Jericho" de ve ben olayı yardımcı olayım. - Jericho.
E se achares que vais perder o controlo, diz "Jericó" e eu trato da situação.
Francis küçükken çok hastaydı, ve ortalıkta bir dedikodu dolaşıyordu, eğer Francis ölürse ve ben başka erkek doğuramazsam, Bourbon prensi tahta çıkacaktı.
O Francisco era muito doente em criança, e dizia-se, que, se ele morresse, e eu não conseguisse ter mais filhos, os príncipes Bourbon ficariam com o trono.
Ben tuvalete gidiyorum. Eğer bir itirazınız yoksa.
Gostava de ir à casa de banho, se não tiverem objecções.
Eğer bu işi yapacaksak, ben de bu davada olup bütün dikkatimi Doug Judy'e vereceğim.
Se isto vai para a frente, quero estar no caso.
Eğer bir kadın, öğretmeni bıçaklamakla tehdit ederse onu kovuşturup kovuşturmayacağımı sordular, ve evet işin tuhaf yanı,... ben de evet dedim.
Apenas me perguntaram se eu processaria uma mulher que ameaça esfaquear professores e, sim, estranhamente, eu disse que sim.
- Bu hanede çok östrojen hormonu taşıyan yok da konuşmak istersen eğer, ben buradayım.
Não há uma grande quantidade de estrogénio neste quartel, então, sempre que quiseres desabafar, estou aqui.
Lance'i ben öldürmedim eğer demeye çalıştığınız buysa.
Eu não matei o Lance, se é o que está a sugerir.
Eğer bana yardım etmezsen, ben de sana edemem.
Não te poderei ajudar, se não me ajudares a mim.
eğer beni seviyorsan 30
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
ben seni istiyorum 18
ben de seni seviyorum 508
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
bence 1190
beni görüyor musun 19
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
bence 1190
beni görüyor musun 19
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
ben de seni özledim 83
benim için fark etmez 98