Farkında değildim translate Portuguese
515 parallel translation
O kadar altüst olmuştum ki, ne yaptığımın bile farkında değildim.
Sabe, eu estava tão nervosa que mal dei conta do que fazia.
Dışladığımın farkında değildim.
Não achava que o fazia.
- Islıkla çaldığın melodi. Çalarken ne olduğunun farkında değildim.
Essa música que está a assobiar.
Hay Allah! O zamanlar ben de farkında değildim.
Eu não sabia, então.
- Yakalamasaydım. Tehlikenin hiç farkında değildim.
Não tinha nenhuma sensação de perigo.
Evet. - Bunun farkında değildim.
Pois é, mas nunca ninguém mo disse.
Belki de sizi ne kadar sevdiğimin farkında değildim.
Ou nunca soube o quanto me importava.
Farkında değildim.
- Sente-se.
farkında değildim.
Agonia? !
Sana baktığımın farkında değildim.
Não foi de propósito.
Ne yaptığımın farkında değildim.
Não me apercebi do que estava a fazer.
Sevgilim ne dediğimin tama olarak farkında değildim.
- Querida, eu não sabia o que eu estava perguntando.
Yemin ederim ki bunun farkında değildim!
Eu juro que não sabia disto!
Böyle bir şeyin farkında değildim!
Eu não disse isso!
Ben ne dediğimin farkında değildim.
Eu não sabia o que estava a dizer.
Farkında değildim.
Não percebi.
Bu ırk meselesinin zavallı akbabaları da ilgilendirebileceğinin farkında değildim.
Não estava ciente que este assunto racial... envolveria também os coitados dos abutres.
Bunun farkında değildim.
Não concordo com isso.
Korku ve endişelerin sensörlerde göründüğünün farkında değildim.
Não sabia que a ansiedade podia ser detectada pelos sensores.
Ben Romulan toplumunun o yönünün farkında değildim.
Não sabia desse aspecto da sociedade romulana.
Farkında değildim.
Não me dei conta.
Bu kurumun gider yönetiminin size devredildiğinin... farkında değildim, Bay Carter.
Não sabia que a adminstração de gastos deste centro havia sido dada a si, Sr. Carter.
Saatin farkında değildim ama çok zamanınızı aldım.
Eu não vi o tempo passar... acho que lhe tomei muito tempo.
Birlikte olduğumuzun farkında değildim?
Não sabia que estava acompanhado!
Sen bana durmadan hatırlatana kadar, renklerin, bulutların falan hiç farkında değildim ben.
Nunca reparei nas cores, nuvens e assim até tu me lembrares delas.
Ne kadar para kazandığımın farkında değildim.
Não me tinha apercebido que sentia tanta raiva.
Böyle bir yeteneği olduğunun farkında değildim.
Nunca pensei que tivesse a coragem.
Sadece mutlu olduğumun farkında değildim o kadar.
A Companhia de Catering Stanislavski em acção.
Bilmiyorum. Bunun farkında değildim. Teşekkür ederim.
Não tinha consciência disso.
Sarhoştum. Düzleştirme aracına ne takıldığının farkında değildim.
Estava bêbado, por isso não sei o que é que a máquina colheu.
Gülümsediğimin farkında değildim ama rahatsız oluyorsan yapmam.
Não me apercebi que estava a rir, mas posso parar, se te estiver a incomodar.
Savaş planımız olduğunun hiç farkında değildim.
Não me apercebi que tínhamos planos de batalha.
Oynadığımın farkında değildim.
Näo sabia que estava.
Gerçekten büyük bir şok geçirdim çünkü her gün sokağa çıkıp kadınlara renk analizi yapıyordum ama mensubu olduğum mevsimi söylerken yanılgı içinde olduğumun farkında değildim.
Foi realmente um choque para mim, porque ando aí... a analisar constantemente a cor das mulheres. Mal sabia eu... que eu não era da cor que andava a anunciar a toda a gente.
Bütün bu yıllar boyunca, senin için yaşadım ama farkında değildim.
Todos estes anos vivi para ti, e nunca soube.
- Farkında değildim.
- Nem sabia que estava aí.
Yaklaşmakta olan fırtınanın farkında değildim. Sherman McCoy'un adını duymamıştım. Çok yakında adının benimkine kaçınılmaz biçimde bağlanacağından bihaberdim.
Não fazia idéia da tempestade Que se aproximava, nem de quem era Sherman McCoy, nem que o seu nome Iria ficar ligado ao meu para sempre, nem que o seu destino Iria se ligar tanto ao meu.
önceleri farkında değildim ama çocukluğumun bir bölümü elimden alınmıştı, sonsuza dek
Não me apercebi na altura, mas uma parte da minha infância fugiu-me, para sempre.
Birincisi, bir savunma yapmam gerektiğinin farkında değildim, ikincisi...
Não acredito que precise me defender. E se está decidida...
Savaşa gidene kadar farkında değildim. Kore Savaşı'nı bilmezsin tabii, nereden bileceksin?
Não reparei até que estive na guerra da Coreia, lembra-se dela?
İşin ilginci bütün malzeme dolaptaydı, farkında değildim.
Assusta-me é que... ... tudo isto estava nos meus armários.
Ama zamanımın giderek tükendiğinin farkında değildim.
O que eu sabia é que o meu tempo estava a esgotar-se,
Bunun farkında değildim.
Não sabia disso.
Sizi rahatsız ettiğimin farkında değildim.
De vez em quando, dou por mim a dançar.
Ondan ne kadar nefret ettiğim dışında hiçbir şeyin farkında değildim.
Só sabia que o odiava.
Öyleyse bile, o sırada bunun farkında değildim.
Não tive consciência disso.
Gücümü yitirmeğe başladığımda, yardım için bağardım... ama çok güçsüz olduğumun farkında bile değildim... 2 metre öteden bile duyulmazdım.
Como já não podia mais, gritei por socorro. Mas estava tão fraco que nem a dois metros me ouviam.
Sen dünyayı tanırken yaşadığımın bile farkında değildim ben.
Nunca saberei como sobrevivi.
Ne yaptığımın farkında değildim.
Não sei o que estava a fazer.
Sadece, hava saldırısı olduğunun farkında değildim.
É que eu não me tinha apercebido que estava a haver um raid aéreo.
Biliyor musun sana rastlamadan önce, derin bir uykudaydım ve farkında bile değildim.
Sabes antes de te conhecer estava num sono profundo e não o sabia, sequer.