Gideçek translate Portuguese
11,716 parallel translation
O kum fırtınası gelip gidecek ve gittiğinde fırsatı kaçırmış olacağız.
Essa tempestade de areia virá e acabará. E quando acabar, perderemos a nossa oportunidade.
Senin yerine o gidecek.
Para ele ir no seu lugar.
Kazanmak için tanrı bilir kaç gün boyunca kıçımızı yırttığımız oylar birden başka yerlere gidecek.
Votos pelos quais provavelmente trabalhamos há muito tempo... Só Deus sabe ao quanto tempo... E que de repente seguem um rumo diferente.
Gidecek.
Ela tem se sair.
Çok hoşuna gidecek.
Prepare-se.
Sen gider gitmez tüm dikkatler de seninle birlikte gidecek.
Assim que partir, a atenção irá consigo.
Sekiz yaşındaydım ve annem sonunda baloya gidecek kadar büyüdüğümü söyledi.
Tinha oito anos e a minha mãe disse que finalmente eu tinha idade para ir.
Mantıklı bir konuşma duymak hoşuma gidecek.
Adoro ouvir uma pessoa sensível.
Notların üniversiteye gidecek kadar iyiymiş. Ama gitmemişsin.
As tuas notas eram chegavam para entrares na universidade mas não foste.
Williams'ın peşinden gidecek.
O espectro foi atrás do Williams.
Dagur, gidecek hiçbir yerin yok.
Dagur, não tens para onde ir.
Ya bu Gümbürtüboynuz gidecek ya da biz.
Ou o Rumblehorn sai daqui ou saímos nós.
Hoşuna gidecek mi bir bakarsın.
Como se já não soubesse disso...
- Anne, birisi Beth'i almaya gidecek mi?
- Mama, algu � m levou Beth?
Gidecek yerim yok.
Não tenho lugar para onde ir.
Almanlarla aramızı hoş tutmak için kim bok yoluna gidecek o zaman?
Então... quem se vai sacrificar para fazer a vontade aos alemães?
Tekrardan yardımın için buraya geldiğim için çok kötü hissediyorum ama gerçek şu ki gidecek başka yerim yok.
Ouça, é horrível recorrer de novo a si para me ajudar mas... A verdade é que não tenho mais para onde ir.
Gidecek kadar iyi durumda değilsin.
Ainda não está bem para partir.
Gidecek bir yerin vardır umarım?
Tem sítio para onde ir espero?
Bir yere gidecek durumda değildi.
Ele não tinha condições de ir a nenhum lugar.
Saatte 8 miligram gidecek.
Oito miligramas por hora.
- Ee Cuma günü ölen hamsterımızın cenazesine gidecek misiniz?
Então, alguém vai ao funeral do gerbilo na Sexta-feira?
Ne işe yarayacak bu? Biri gidecek geriye 99 kalacak.
Como é que isso funciona?
Belki anlamsız olabilir ama ben birini öylece bırakıp gidecek türden biri değilim.
Talvez seja inútil, mas eu não sou o tipo de pessoa de deixar alguém pendurado.
Benim tavsiyem hoşumuza gidecek korkutuculukta olması.
Recomendo algo deliciosamente terrível.
Hadi ama, sahile gidecek miyiz?
Então, vamos à praia?
Sonra da her şey unutulup gidecek.
tudo desaparecerá. Sim.
Bu sebeple Genç Ragnar yakında İrlanda'ya gidecek.
E também a razão pela qual o jovem Ragnar irá em breve para a Irlanda.
- Bu gece hoşuna gidecek yalnızca o kadar!
Só vais gozar isso esta noite.
- Brida gidecek başka yerimiz yok.
Brida, não há mais nenhum sítio para onde irmos.
Barış istiyorsan kafası gidecek.
A sua cabeça... pela paz.
- Doğrudan iç avluya gidecek ve hüküm vermemi bekleyeceksin!
Irás diretamente para o pátio e aguardarás que transmita o meu juízo.
Ubba beni öldürmek istiyordu. Gidecek başka yerim yoktu.
O Ubba queria ver-me morto, não tinha para onde fugir.
- Annem tek başına gidecek.
- A minha mãe vai-se embora sozinha.
Her şey yolunda gidecek.
Vou ficar bem.
Mike, istediğin tarafı seçebilirsin ama toz oturduğu zaman Harvey ve Jessica gidecek ve burası senin için iyi bir yer olacak çünkü ben sana saygı duyuyorum.
Mike, podes escolher o lado que quiseres, mas quando a poeira assentar e o Harvey e a Jessica se forem, tu terás um lugar aqui porque eu te respeito.
Müvekkilin bunu anladığı an teklifin uçup gidecek.
E quando o teu cliente descobrir, a tua oferta cairá.
Hanginiz çürümeye gidecek?
Qual de vocês vai apodrecer?
En azından gidecek bir yerim var.
Dá-me um objectivo para continuar.
Gidecek bir yer.
Dar um objectivo para continuar.
- Guthrum'a mı gidecek?
Ele irá para Guthrum?
Nandhari gibi, bu dava da MAD'ya gidecek.
Se não agirmos até ao fim-de-semana até este caso vai parar ao CDI, como o caso Nandhari.
Boog gerçek kurt adam korkusunu yenerse benimle o özel kamp gezisine gidecek kadar cesur demektir!
Se o Boog conseguir superar o medo do verdadeiro lobisomem, terá coragem suficiente para fazer aquele acampamento especial comigo.
Gidecek başka yerim yok!
Weenie, eu fico com vocês, não tenho mais para onde ir.
Hardman, Esther'in şirketinin peşinden gidecek.
O Hardman vai atrás da companhia da Esther.
Sonra da rehabilitasyon merkezine gidecek.
E depois, uma casa de recuperação.
Gidecek hiçbir yer yok, ve elinde hiç koz da yok çünkü seni tanıyorum.
Não tens para onde ir e não tens nenhuma vantagem.
Alex okula bugün gidecek diye yalan söylemiştim ama o da doğru çıktı zaten.
Como te safaste do jogo da Lily?
- Gidecek yerin yok dostum.
Não há mais para onde ir, colega.
Ve her zaman kendi kendime şöyle düşünüyorsun bir sonrakini durdurursam duygusuzluk hissi gidecek.
E pensamos : "Se conseguir impedir o próximo, " o torpor desaparece. "
Gidecek mi?
Será?
gidecek 41
gideceksin 40
gidecek yerim yok 22
gidecek misin 76
gidecek bir yerim yok 21
gideceğim 274
gideceğiz 89
gideceksin 40
gidecek yerim yok 22
gidecek misin 76
gidecek bir yerim yok 21
gideceğim 274
gideceğiz 89