Gorevim translate Portuguese
2,836 parallel translation
Bir baba olarak benim görevim, o küçük pisliklerin peşine düşüp kızımın kızlık zarına zarar vermelerini engellemek.
O meu mandato como pai é perseguir sacaninhas... que tentem destruir o tecido do hímen da minha filha.
Bu benim görevim.
É meu dever.
Donanmada görevim neydi, biliyor musun?
Sabe o que eu fazia na Marinha, Sean?
Birincisi benim görevim seni ilgilendirmez.
Primeiro : As minhas ordens não são da tua conta, idiota.
Görevim makineyi Klausener'den almaktı.
As minhas ordens eram para proteger a máquina e apanhar o Klausener.
Benim görevim başkan yardımcısının seçilmesini sağlamak ve görevi bırakmadan önce geçmişimize bir güzel cila çekmek.
Meu trabalho é ajudar a eleger o vice-presidente aprimorando nosso legado à perfeição antes de sairmos do gabinete.
Benim görevim herkesin güvende olduğundan emin olmak.
A minha tarefa é certificar-me de que todos estejam em segurança.
Seni, o silahlı cahilden uzak tutmayı görevim olarak görüyorum.
Sim e considero meu dever levar-te para longe daquele filisteu de arma em punho.
Sen ve sen! Size bir görevim var.
Tu e tu, tenho um trabalho para vós.
Her iki ayda bir fotoğraf makinelerini görmeye gitmek benim görevim.
O meu trabalho é visitar as câmaras de dois em dois meses.
Bilim adamı olarak benim görevim okula giden çocukların ve onlara bunu söyleyenlerin yanıIdığını kanıtlamak.
E é minha tarefa como cientista provar, que os estudantes e aqueles que os suportam, estão errados.
Benim görevim bunu sağlamak.
E é meu dever... manter o equilíbrio perfeito.
Leydim, benim görevim size duyduklarımı söylemek...
Majestade... Sinto que é meu dever contar-lhe os rumores que tenho ouvido.
Tanrı adına görevim şimdi başladı.
Em seu nome, o meu trabalho ainda agora começou.
- Benim de kanuna karşı görevim var.
- A minha obrigação é com a lei.
Ama bir görevim var.
Mas tenho um dever.
Görevim, benden yardım almak için gelen bu insanları korumak.
O meu dever é proteger as pessoas que recorreram à minha ajuda.
Aslında oyunda önemli bir görevim var.
Eu sou uma peça fundamental... Para o jogo funcionar.
Ralph'ın mahvettiği şeyleri tamir etmek benim görevim. Onun pisliğini temizlemek için hayatınızı riske atamazsınız.
E tenho o dever de resolver o que o Ralph destrói, e não posso pedir-te que arrisques a vida para corrigir as suas alhadas.
Başkan olmak kadar havalı olmasa da benim görevim bu.
Pode não ser tão chique como ser presidente, mas é o meu dever.
Fakat, Tanrı tarafından birbirimize bağlandığımızı hatırlatmak benim görevim ve bu bağın bozulmasının tek yolu Tanrı yolunda bir günah işlemektir.
Mas é meu dever lembrar-te de que fomos unidos por Deus e esse laço só pode ser quebrado por um crime contra Deus.
Benim görevim onu kurtarmaktır.
É o meu dever de salvá-lo.
Bu benim görevim.
É o meu dever.
Benim ilahi görevim, gözünde şeytanlık olan her şeyi yok etmek.
Meu dever com Deus é matar todos os que têm o diabo nos seus olhos.
Benim görevim ülkemi korumak.. .. ve bu uğurda herşeyi yaparım.
A minha função é proteger o país e tudo o que fizer por isso está certo.
Benim görevim belliydi,
O meu dever era claro :
Görevim, bilgi toplamaktı.
Minha area era das informação.
Çünkü sana kendini iyi hissettirmek artık benim görevim değil.
Porque já não é mais o meu trabalho fazer-te sentir bem contigo mesmo.
Arkadaşın olarak görevim.
Está no meu contrato como tua amiga.
Görevim onu korumak.
Tenho estado relutante para lidar com isso.
Çünkü görevim onu öldürmekti.
Porque foi para isso que fui contratado.
Eğer orada birşey varsa, doğru veriler olmasada onu bulmak ve gözlemlemek benim görevim.
Se há algo por aí, o meu trabalho é encontrar e observar.
Benim görevim gurubun ormandaki güvenliği.
O meu papel é garantir que a equipa seja guiada com segurança através da selva.
Hey, Joe. Lector'un senin için sarhoş balo kraliçesini getirdiğinden emin olacağım, çünkü bu akşamki görevim senin bu işi yapman.
Vou assegurar que o Lector vai trazer a rainha do baile bêbada para ti, porque esta noite a minha missão é pôr-te em cima disso.
Onunkinin yanında bir ofisim ve özel bir görevim vardı artık.
Fiquei com um gabinete ao lado do seu e com missões confidenciais.
Bir öğrencimin şiddete maruz kaldığından şüphelendiğim zaman bunu rapor etmek benim resmi görevim.
Se suspeito de que um aluno é vítima de abusos, tenho o dever profissional de participar isso.
Müfettişe bir rapor göndermenin benim görevim olduğunu bilmenizi isterim!
Calculo que saibas que o meu dever de diretor é transmitir o caso ao inspetor escolar.
Benim asıl endişem onu geri almaktı. Böylece benim görevim başlayabilecekti, soruşturma başlayabilecekti. Bu çocuğa ne olduğunu öğrenebilecektik.
A minha maior preocupação era fazer com que voltasse, de modo a que quando pudesse iniciar a minha parte, a investigação igualmente pudesse começar... nos pudéssemos descobrir o que tinha acontecido com esta criança.
Benim görevim hizmet etmektir.
O meu dever é servir .
İlerde seninle beraber dört gözle bekleyip, şerefle yerine getireceğim görevim bu mu olacak?
É este o género de evento digno que posso esperar frequentar contigo no futuro?
Bu bir savaş, Beca ve askerlerimin mükemmel senkronla üç dehşet şarkıyı söyleyeceğinden emin olmak da benim görevim.
- Isto é uma guerra, Beca! E o meu trabalho é ter certeza de que os meus soldados estão prontos na hora de atacar com três musicas brutais, cantadas e coreografadas na perfeição.
Ben senin annenim, uyarmak görevim ve yasa böyle.
Eu sou tua mãe, é o meu trabalho e é a lei.
VGC-60L ile sözlü etkileşimi gerektiren hiçbir işlev ya da görevim yok.
Não tenho funções ou tarefas que exijam interacção verbal com o VGC-60L.
Orada çalışmak gibi üzücü bir görevim vardı, Majesteleri.
Tinha o infeliz dever de trabalhar lá, Vossa Alteza.
Eğer görevim buysa, onunla görüşmeliyim.
Se é o meu dever, recebê-lo-ei.
Benim görevim bu, Papa Cenapları.
É o meu dever, Vossa Santidade.
Onları öldürmek benim görevim.
O meu dever é matá-los.
Onları öldürmek benim görevim.
Tenho o dever de os matar.
Hayır, benim görevim masum bir kişiyi seri katil olmakla suçlamamaktır.
Não, o meu dever é assegurar-me de que não acuso um inocente de ser um serial killer.
Önümüzdeki birkaç gün için benim birincil görevim...
"A minha tarefa principal para os próximos dias..."
Görevim farklı bir şey.
O meu dever é outro.
görevim 43
görevimiz 59
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
göreviniz 18
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28
görevimiz 59
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevin 17
göreviniz 18
görev çağırıyor 20
görevdeyim 28