Görevini yap translate Portuguese
169 parallel translation
Lostromo, görevini yap.
Contramestre, ao trabalho.
Görevini yap!
Ao trabalho!
Görevini yap.
Cumpra o seu dever.
Hadi bakalım, görevini yap.
Vais fazer o teu papel.
Görevini yap, McPherson.
Cumpra o seu dever, McPherson.
Polis, görevini yapıyordu.
A polícia estava sendo minuciosa.
Posterlerim görevini yapıp, Moulin'i yok etti.
Os meus'posters'tiveram a sua para na destruição do "Moulin".
O da kendince görevini yapıyor.
Cumpre o que julga ser o dever dele.
Sadece görevini yap.
Cumpre o teu dever.
Kaptanın görevini yapıp yapamadığı kararını Donanma subayları vermeli.
Mas compete aos oficiais navais julgar o desempenho do capitão.
Pekala memur bey, görevini yap. Git tutukla onu.
Cumpre o teu dever e vai detê-lo.
Tanrı, kral ve ülken için görevini yap.
Cumpre o teu dever por Deus, pelo rei e pelo teu país.
Görevini yap!
Pega nesta espingarda, Hook, e mexe-te!
Sadece görevini yapıyor.
Cumpria com sua obrigação.
Görevini yapıyorsun.
Está a cumprir o seu dever.
Görevini yap!
Corram! Abre a porta.
Git görevini yap, bebeğim.
Faz aquilo que sabes, querida.
Görevini yap. Bundan böyle senin Delta Tau Chi adın'Gelincik'.
Oficial Responsável, faça o seu dever.
Khan... Kaptan Kirk sadece görevini yapıyordu.
O Capitão Kirk estava apenas a cumprir o seu dever.
- Son görevini yapıyor.
- Está a dar a extrema unção.
Sadece görevini yapıyor.
Só está a fazer o que tem que fazer, como qualquer outro.
Görevini yap, adamım.
Faça o seu trabalho.
Görevini yap sadece.
Faz o que tens a fazer.
- Kardeşimiz görevini yapıyordu.
Sabias que esse mano faria o seu trabalho.
O da görevini yapıyor.
E é o que está a fazer.
Sen görevini yapıyordun.
Estava a cumprir o seu dever.
Anlayış gösterin, Dedektif Mackey görevini yapıyor.
O Detective Mackey, compreenda, está só a cumprir o seu dever.
Emniyet çubuğu kesinlikle görevini yapıyor görünüyor.
Digo-lhe Juiz Bishop, a barra de segurança está a funcionar bem.
Üzgünüm, adam görevini yapıyor işte.
Desculpe. Está a fazer o trabalho dele.
Görevini yap
Cumpre o teu dever
O bir savaşçıydı görevini yapıp İmparatorluğu koruyordu ve onu öldürdüm.
Era um guerreiro a cumprir o seu dever e a defender o Império e eu matei-o.
Sadece görevini yap.
- Faça o seu trabalho.
Sadece görevini yapıyorsun.
Você só cumpre o seu dever. Boa!
Görevini yap.
Faz o que tens a fazer.
Görevini yapıyordun.
O Senhor cumpriu seu dever.
Bu konuda hükümetin yasal olarak yapabileceği hiçbir şey yok. Ama o ahlakçı bir lider olarak görevini yapıyor.
Ele não crê que seja função do governo legislar, mas isso nunca o impediu de cumprir o seu papel de líder moral.
Memur bey görevini yapıyor.
O polícia está a fazer o trabalho dele.
Belki de savunma kalkanı görevini yapıyordur.
Talvez seu campo de força ainda esteja activo.
Görevini yapıyordu.
Ele estava a fazer seu trabalho.
Hastane personeli görevini yapıyor.
O pessoal do hospital cumpre as suas funções.
Görevini yap asker.
Cumpra o seu dever, soldado.
O sadece görevini yapıyor.
Está apenas fazendo o dever dela.
Yap görevini, dönüşte foklar bile hayran hayran gelir peşinden.
Faz as tuas tarefas e voltarás com as focas, a seguir-te em adoraçäo.
Foxhill, ev sahipliği görevini sen yap.
Foxhill, faz as honras.
Şimdi görevini yap.
Agora faça o que tem de fazer.
Görüşmeler sonucunda Ajan Scully'nin amirlerine karşı geldiği,... ve görevini yerine getirirken itaatsizlik ettiğine karar verilerek görevden uzaklaştırılması uygun görülmüş ve bu kısa açıklama yapılmıştır.
Esta acção sumária justifica-se de acordo com os artigos da Conduta e a agente Scully terá uma suspensão total das funções sem vencimento devido à natureza da sua insubordinação e à desobediência directa aos seus superiores.
Bir yıldız filosu subayı olarak sadece görevini mi yapıyordu yoksa bir Klingon savaşçısı olarak savaşın tadını mı çıkarıyordu?
Era somente um oficial da Frota a cumprir o seu dever, ou um guerreiro klingon a deleitar-se com a batalha?
Görevini iyi yapıyor.
Ela faz um óptimo trabalho.
Artık her hücre kendi görevini kendi yapıyor.
No modelo novo, cada uma das células funciona independentemente das outras.
En azından vatani görevini yapıyor.
Não me importo.
Merak ettiğimiz, bu arada bir iyilik yapıp yöneticilik görevini üstlenir misin?
Mas agora podias fazer-me um favor. - Ficavas gerente, por uns tempos.
yapıyorsun 36
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaptı 88
yaptın 100
yapıyor 33
yaptım 350
yapamam 3103
yaparım 315
yapacağım 517
yapmayacağım 170
yapacağız 90
yaparsın 77
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapamıyorum 389
yapmış 19
yapmalısın 91
yapalım 156
yapıyorum 103
yapmadım 132
yapıyoruz 20
yaptılar 29
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapın 121
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapamaz 108
yaptık 46
yapacak 54
yapacak bir şey yok 96
yapmak istemiyorum 51
yapın 121