Gorevin translate Portuguese
2,589 parallel translation
Bugün tatil günün, o halde sanırım Aktif bir görevin yok değil mi?
É a tua folga, penso que não tens nenhuma missão.
Senin görevin kızlar bulmak soru sormak değil.
A tua tarefa é encontrar as miúdas e não fazer perguntas.
Cidden Helen, görevin ne olursa olsun, çok kötü bir başlangıç yaptın.
Sinceramente... Helen... Seja qual for a tua missão, começou mal.
İlk görevin iş bulmak.
Primeiro objetivo : emprego.
Bir gün, bu senin görevin olacak.
E um dia será o teu.
Tamam, buradaki görevin sırasında başkasının koduna erişmeni isteyen oldu mu?
Muito bem. Então, na sua curta carreira aqui, alguém lhe pediu acesso ao código de outra pessoa? - Uma vez.
DiNozzo'ya verilen görevin zamanlaması her şeyi açıklıyor.
Seguir a missão do DiNozzo poderia explicá-lo.
- O sırada görevin hangi aşamasındaydın?
E em que ponto da tua missão estavas?
- Görevin neymiş?
- Para?
Gizli görevin için her şeyi yaptın.
- Olá, Chris. Moveste céus e terra pelo teu trabalho à paisana.
İşte o yüzden onu uzak tutmak senin görevin.
É por isso que a tua missão é mantê-la afastada. Como?
Kötülük girip hanene girince bu durumda dükkânına girince ağzına sıçıp bırakıyor. Peki temizlemek senin görevin mi?
E quando vem o mau e entra em tua casa, na tua loja, e transforma o Maravilhoso, Maravilhoso em Merda, Merda, és responsável por isso?
Resmi polislik görevin bu mu?
É esse o teu compromisso policial?
Bu isimleri elemek bütün bir günümü alacak ama görevin sana ait olan kısmı tamamlandı.
Vai levar um dia para aparecer todos os nomes, mas a tua parte da missão acabou.
Adamın ölmesini izlemek senin görevin değil.
Não é trabalho teu vê-lo morrer.
Adamın ölümünü izlemek senin görevin değil.
- Não é trabalho teu vê-lo a morrer.
Hastalarla konuşmak senin görevin, Alex çünkü onlar kolay lokma ya da kazanabileceğin bir iddia değil.
Falar com os doentes é responsabilidade tua, Alex. É que eles são muito mais do que um caso simples, ou uma aposta que possas ganhar.
- Bu senin görevin.
- É responsabilidade tua.
O, görevin adı.
Refiro-me a nós.
Küçük keşif görevin burada sona eriyor.
Desculpa, Rapaz Prodígio. Vou acabar com a tua missão de reconhecimento.
Görevin başarılı olduğunu söyleme bana.
Não. Não me digas que a missão foi um sucesso.
Tek görevin bu gece gelip iyice eğlenmek. - Biliyorum.
O teu único dever é aparecer logo à noite e divertires-te.
Görevin ne?
Qual é a tua missão?
Yani görevin bir kısmı denetlenmiyordu öyle mi?
Então parte da missão não era controlada?
Saul Berenson görevin o noktalarında üzeri kapalı belge buldu.
O Saul Berenson encontrou um documento que aponta à missão.
Senin görevin de onun arkadaşı olup, burada kalmak ve onunla birlikte kablolu yayından maçı izlerken benim arkamdan konuşmak.
A sua função é ser amigo dele, ficar aqui e sentar-se com ele e ver a luta através do canal pago enquanto reclamam comigo.
Hoşuna gitmese de görevin.
Podes não gostar, mas tem de ser feito.
Sahada iletişimi sağlamak görevin başarılı olması için hayati bir unsurdur.
A comunicação no terreno é essencial para o sucesso da missão.
Görevin gizliliği açığa çıkarsa kaçak oluruz.
Se a missão for comprometida, escapamos e fugimos.
Görevin bir MI6 casusundan bilgi getirmekti.
A tua missão era obter informação de um agente da MI6.
Ajans çikişinda birkaç farkli sekilde gidebilirsin... Küçük bir evrak meselesi ve bir tokalaşma ya da bu senin son görevin olur... ve son uçuşun.
A sua saída da agência pode seguir vários caminhos, uma mera questão de papelada e um aperto de mão, ou podemos fazer com que esta seja a sua última missão e o seu último voo.
Görevin 6 ay içinde bitmesi gerekiyordu.
O trabalho devia ter demorado no máximo seis meses.
- Bilmek senin görevin.
É o teu trabalho saber.
- Beni neşelendirmek senin görevin değil. Evet, öyle.
- Não tens a obrigação de me animar.
Beni neşelendirmek senin görevin değill.
- Não tens a obrigação de me animar.
Kurt'un planı. Bu görevin başında durup. Sonra da çocukları kurtaracağım.
É um plano do Lobo, desço pela chaminé e ela não me vê chegar.
Kırmızı, çok şey kanıtlamak istiyorsun, ama görevin tatlıları teslim etmekti.
Capuchinho, sei que você tem muito a provar,... mas a sua tarefa era entregar a cesta.
Filmdeki görevin ne? - Yapımcı.
- Produtor.
Görevin nedir?
Qual é a sua missão?
Hâlâ bu görevin bütün amacının, sizin başkanlık seçiminizi desteklemek için olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum.
Ainda me parece difícil acreditar que o único objectivo da missão era promover a reeleição da sua presidente.
O senin görevin.
Este é o teu trabalho.
O senin görevin.
Isso é a sua função.
Böyle önemli bir görevin parçası olmaktan memnunum.
Estou contente de fazer parte de uma operação tão importante.
Görevin diger kismi için beklemede kal.
Esperem para prosseguirem.
Tekrar söylüyorum, şu an bir görevdeyiz. Bu senin görevin.
Lembro-te que temos uma missão Este é o teu compromisso!
Yani bu senin görevin.
Então, é o teu dever.
Fiona'yı görmemi sağlayabilecek bir görevin üstünde çalışıyorum.
Tenho um trabalho que pode ajudar-me a ver a Fiona.
Eğer gücün varsa, bir görevin de var demektir.
Mas se tens um poder, também tens um dever.
Bu dünyanın kaderi bu görevin başarısına bağlı.
O destino deste mundo depende do sucesso desta missão.
Senin görevin onu bulmak değil mi?
Vai ter trabalho a encontrá-lo!
Görevin iptal edildi.
A tua missão foi abortada.
görevin 17
göreviniz 18
görevin jim 19
görevini yap 19
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevim 43
görevimiz 59
göreviniz 18
görevin jim 19
görevini yap 19
görev 62
görevli 39
görevi 115
görev tamamlandı 49
görevim 43
görevimiz 59