Gürültü translate Portuguese
2,706 parallel translation
Basın konferansı birazdan başlamak üzere ama yerler ve duvarlar sallanmaya başladı. Bir gürültü var!
A conferência de imprensa vai começar agora, mas a terra e a parede começaram a tremer com este barulho...
İçlerinden biri bir gürültü duyduğunu ve polisi aradığını söyledi ama o da neler olup bittiğine bakmamış bile.
Um tipo ouviu uma zaragata, ligou para a polícia, mas não se preocupou em sair do sofá para ver o que se passava.
Çok fazla gürültü ve çok fazla insan vardı.
Estava tanto barulho, tantas pessoas.
O gürültü kafamdan çıkmıyordu.
Não conseguia tirar o barulho da minha cabeça.
- Ne? - Gürültü.
Todo esse barulho.
Gürültü yapma.
Não fazer barulho.
Pardon, burada çok gürültü var.
Desculpa. está barulho aqui.
Sanırım. Şey, bu çok kötü. Çünkü ben sadece, nasıl gürültü yapılacağını bilirim.
Bem, isso é muito mau, porque só sei falar alto.
Gürültü yaparak.
Barulho.
Tüm bu gürültü yüzünden, çocuklarım 16 saatlik uykularını alamıyor.
Com toda esta barafunda, os meus rapazes não conseguem ter as suas 16 horas de sono.
Bu gürültü de ne?
E que barulho é esse?
19 uşak, selam veriyor. 18 Gunga, gürültü yapıyor. 1776.
19 criados ajoelhados 18 vassouras a varrer 17 setenta e seis 16 parteiras a ajudar a dar à luz
Fiesta Bowl'a kadar kimse gürültü yapmasın.
Por isso não quero ouvir ninguém até à Fiesta Bowl.
Dışarıdaki gürültü...
O ruído lá fora.
Şu gürültü!
- Este ruído.
Korkunç bir gürültü duydum, birkaç saniye için her şey kum ve tozdu.
Ouvi uma enorme explosão, e era tudo areia e poeira durante uns segundos.
Sessiz olmak işe yaramazsa gürültü yapmaya geleceğiz.
Bem, se calmo não resolver, vamos entrar a fazer barulho.
Gürültü kesme anahtarı eklersiniz... Ve kimse, geldiğinizi bile duymaz.
Instalas um botão de desligar o motor, e ninguém te ouvirá a chegar.
- Eee? - Dışarıdaki gürültü ve titreşimlerin olmaması gerekiyor.
Temos que reduzir o barulho e as vibrações.
Daha fazla gürültü demektir.
Mais barulhentas serão as pegadas.
Evet, gürültü ve kırpma. Ama, endişelenme Christian'ı para kamyonundan uzak tutuyoruz.
Mas não te preocupes, evitámos que o Cristian levantasse o dinheiro.
Bayan Everson dışarıda bir gürültü duyduklarını söyledi.
A Sr.ª. Everson disse que ouviram um ruído lá fora.
Dünyadaki en iyi çarşaflarla gürültü, bilgisayar ve telefonlar olmadan tüm günü geçirebiliriz.
Temos os melhores lençóis do mundo e podemos passar o dia sem barulho, sem computadores, sem telefones...
Büyük patlamadan arda kalan gürültü.
O ruído vestigial do Big Bang.
Bu gürültü de ne?
O que é esta confusão?
Onun sözleriyle gürültü yapma şimdi.
Ah, fez imenso ruído na altura. Estas palavras têm mais peso que o que pensas.
Rıhtımdan bir gürültü geldi ama böyle bir şey olacağını düşünmedim. Tökezleyip düştüğünü sandım tamam mı?
Ouvi um barulho na doca, mas... não dei grande importância.
Şu an önemli olan bebek için stresli şeylerden kaçınmaktır. Gürültü, düzensizlik ya da aile içi sorunlar.
O segredo é parar tudo o que possa incomodar o bebé... barulhos ou instabilidade ou problemas domésticos.
Uyuma yardımcısı birkaç şey aldım : Yağmur sesi, beyaz gürültü yunus sesi, "Yoozh".
Umas máquinas de sono, sons das florestas tropicais, ruídos brancos, conversas de golfinho, o costume.
Ben sadece emin olmak istedim... Şey... Bilirsin, ben çok gürültü çıkarmıyorumdur umarım.
Eu... só queria assegurar-me de que estava... de que não estava aqui a falar muito alto.
Sadece gürültü kirliliği, Arthur.
É só alarido, Arthur.
Biraz gürültü çıkartın.
É melhor fazerem barulho.
Bu gürültü de ne?
O que é este barulho todo lá fora?
Tepelerin üstünde kimselerin olmadığı yerleri sevmiştim. Fakat burada aşağıda hot dog satan bir adam var şuraya resmen sera kurmuşlar zorlama resimler falan ve de şu gürültü.
Eu gostei do topo das colinas onde ninguém estava, mas tens um tipo lá em baixo a vender cachorros quentes, construíram uma espécie de conservatório ali, um gajo a impingir fotografias, e um monte de barulho.
17 yıl önce sadece arkada bir gürültü gibi duyuluyordu, ama kayıtları dijital hale getirince her şeyi duyabiliyorsun.
Há 17 anos ele parecia só ruído de fundo, mas quando as digitalizei, consegui ouvir todas as palavras.
Çok gürültü olur.
Muito barulhento.
Yüksek gürültü şikayeti.
Reclamação de tumulto e barulho.
Burada bir gürültü şikayeti aldık.
Recebemos uma reclamação de barulho.
Bu gürültü de ne?
Que barulheira é esta?
Gürültü yapın. Yakalandığını anlasın.
Prentiss e Morgan, as traseiras.
Denedim ama gürültü koparıp durdu.
Tentei, mas não parava de gritar.
Okudum. Ya da en azından okumaya çalıştım. Ama tek duyabildiğim durağanlık ya da beyaz gürültü gibi bir şeydi.
tentei... ruído branco.
Pekala, bu kadar gürültü yeter.
- Muito bem. Chega de briga.
Sonuçta gürültü oluyor.
Faz barulho na mesma.
Anlıyorum Karanlıktan, sessizlikten hoşlanmadığım içinbiraz gürültü yapmam gerekir.
Eu entendo, não gosto do escuro ou do silêncio, por isso é que faço sempre barulho.
Gürültü, patırtı yok.
Sem confusão, sem agitação.
Gürültü yapmayı kes.
Pára de fazer tanto barulho.
Bu kadar gürültü ve patırtı, en iyi arkadaşım görüş açını bozduğu için mi?
Com esta barulheira toda, e o meu amigo é que te incomoda?
Basit bir gürültü engelleyici işe yaramaz.
Cancelamento de ruido simples não funionará.
Bu gürültü ne?
O que foi aquele barulho?
Büyük bir gürültü çıkaracağız.
Queremos um som industrial.