Hayatıni translate Portuguese
43 parallel translation
İkinci bir duşuncen bile olmadan bir saniyede yazdiginiz o yorum, birinin hayatıni yok edebilir.
O comentário cruel que digitam sem pensar duas vezes, pode destruir a vida de alguém.
Ama modern hayatın kargaşası Imperial Şehri'ni sollamıştı.
Mas também a antiga cidade imperial entrou no burburinho da vida moderna.
Tüm hayatım Kral Süleyman'ın Hazineleri'ni aramakla harcandı.
Durante toda a minha vida procurei as minas do Rei Salomão.
Hayatın gerçeklerini "Hayatın Gerçekleri" ni izleyerek öğrendim.
Aprendi as verdades da vida... a ver "As Verdades da Vida".
Xander! Hayatım! Joycie'ni içeri al.
Querido, deixa a Joycie entrar.
Hayatım, Joycie'ni içeri al.
Deixa a Joycie entrar.
Tanrım bu " Hayatımızın gayleri'ni izlemek gibi.
Meu Deus. Isto é como estar a ver "Gays of Our Lives".
Bence onun Zen Budizmi'ni anlamakla ilgili öğretisi... kendinizi nasıl gördüğünüz... hayatın sizi saran gerçekleriyle baş etmek, ve bir şekilde, bununla basketbol gibi basit... bir oyun arasında ortak bir bağ kurmak.
Acho que a sua maneira de treinar através do "Budismo Zen"... como te vês a ti próprio... a enfrentar as realidades que te rodeiam, e de uma maneira assimilar tudo isso... num simples jogo de basquetbol.
Evet, onu hayatıma sokmadığım için kızınca Çocuk Hizmetleri'ni üstüme saldı.
Sim, ele está chateado porque não o deixo voltar a entrar na minha vida.
Pencereden dışarı bakacak olursanız, San Fernando Vadisi'ni göreceksiniz kardeşim Gary'nin porno film yönetmenliği yaparak harika bir hayat sürdürdüğü yeri... 10 dakika sonra iniş yapmış olacağız.
Se olharem pela janela, poderão ver o vale de San Fernando onde o meu irmão Gary tem uma boa vida como realizador de filmes porno. Aterragem em 10 minutos.
Gerçekten de "Hayatımızın Günleri" ni yaşıyoruz.
Estes são "dias das nossas vidas."
Dün gece eve gittim Andromeda Nesli'ni kiraladım. Günlük hayat dediğin o bakteriyel açıdan sağlıksız dünyaya dalmaya çalıştım.
Ontem á noite fui para casa e aluguei o Andromeda Strain para poder simular a integração nesse mundo bacteriologicamente doentio a que chamas de dia-a-dia.
Tippin'in hayatını niye tehlikeye atmaya razı oldun? Daire Çevresi'ni nasıl öğrendi?
Porque estava disposto a arriscar a vida do Tippin, como ficou a saber da Circunferência.
Sigmund Jähn uzayın derinliklerinde DAC'ni kahramanca temsil ederken, bana hayat veren kişi, kapitalist ülkeden bir sınıf düşmanının beynini yıkamasına izin vermişti.
Enquanto Sigmund Jähn representava com bravura a RDA nas profundezas do espaço,... o meu antecessor deixou, num país capitalista, um inimigo da classe,... dar-lhe a volta ao juízo.
Uh, var sanırım, evet. Hayatımızın Günleri'ni ( Days of Our Lives ) bıraktığımda, bir kutu malzeme almıştım.
Quando saí de Days of Our Lives, trouxe algumas coisas.
Bir çok evcil hayvan sahibi, özellikle erkekler, nedense, hayvanı kısırlaştırmanın, sahibini güçten düşüreceğini düşünüyor veya çocuklarının bir gün "hayatın mucizesi" ni yaşamalarını istiyorlar.
Vários tutores de animais, especialmente homens, sentem que castrar um animal castra o tutor de alguma forma. Ou talvez apenas queiram que as suas crianças experienciem um dia o milagre da vida, por assim dizer.
Onlardı diyeyim ya da. Steven, Virginia Beach'teki hayatından biraz daha bahset. Smithsonian Müzesi'ni gördün mü?
Steven, quero saber sobre quando estavas em Virginia Beach...
Şimdi, o işi yapmış olsaydın, seni Tokyo'ya göndermiştik Dans Devrimi'ni icat etmiş adam olabilirdin ama sen hayatını bir karavan parkında harcamayı seçtin.
Se tivesse aceitado aquele trabalho em Tokyo, teria sido o inventor da Dance Dance Revolution, mas quis desperdiçar a sua vida num parque de caravanas.
Sonra gelip "Hayatımızın Günleri" ni seyreder misin?
Voltas cá mais logo para vermos o "Days of Our Lives"?
Fang Da'yı ondan almak Yuan Ni'nin hayatını çalmakla aynı şey.
Ao lhe retirarmos o Fang Da... é como se roubássemos a vida de Yuan Ni.
Velid'e çok üzüldüm Ajan Gibbs, ama Suudi Kraliyet Ailesi'ni bilir misiniz bilmem, suikastlar günlük hayatımızın bir parçasıdır.
Olhe, lamento sobre o Walid, Agente Gibbs, mas o que deve saber sobre a Família Real Saudita, é que assassinatos são parte das nossas vidas.
Bizim bir hayatımız var, o yüzden Öğretmen Takdir Gecesi'ni gecesini kendi başına yapabilirsin.
Temos vidas. Por isso, podes fazer a noite de agradecimento aos professores sozinha.
Hayatımın amacı Batiatus Hanesi'ni şereflendirmektir.
A minha vida. Honrar a casa de Batiatus.
Ayrıca hayatını yeniden düzene sokmaya hazır olduğunda Hemdale Rehabilitasyon Merkezi'ni şiddetle öneririm.
E, quando estiver pronto para acertara a sua vida... Clínica de Reabilitação de Hemdale tem a minha total recomendação.
Yedi yaşında, TV'de "Hayatın Gerçekleri" ni izlerken onu terk etmiş ve bir daha da geri dönmemiş.
Ela abandonou-o quando ele tinha 7 anos e estavam a ver Facts of Life, e nunca mais voltou.
Sonra gelip "Hayatımızın Günleri" ni seyreder misin?
Vens cá mais tarde para veres a telenovela?
Genpou Ailesi'ni hayatım pahasına korumam gerektiği öğretildi bana.
Desde criança que fui instruída a proteger a família Genpo com a minha vida.
Hayatımızın Jenga Kulesi'ni yıktın.
Tu destruíste a Torre Jenga das nossas vidas.
Hayatımda Tarrytown Tımarhanesi'ni saatlerce ziyaret etmeyi bilmem hakkında ne var acaba?
O que ele diz da minha vida é que eu sabia de cor o horário da visita do manicómio?
Cheyenne'ni ve eski hayatını bırak.
Esquece Cheyenne, a tua vida anterior.
Bir kahraman olarak hatırlanacak. Kendi hayatı pahasına Agri Kulesi'ni, sel kazasından kurtaran bir kahraman.
será lembrado como um herói, que salvou as agritorres de uma inundação acidental, ao custo da sua própria vida.
"Hayatın Gerçekleri" ni öğren.
"Blair"! "Tootie"! - "A viver e a aprender".
Yeni kilisenin adını düşünüyordum, eşim Janine "Yeni Hayat Kilisesi" ni önerdi bir çok şeye uygun olduğunu düşünüyorum, hala diğer önerilerinize de açığız.
Estive a pensar que nome vamos dar à nossa nova Igreja. A minha mulher, Janine, sugeriu Igreja Vida Nova, o que me parece apropriado em muitos níveis.
Sonra bir an Amerikan Kestanesi'ni düşünürsün ve sadece bir hayat süresi boyunca, yok olup gider.
E então pensas sobre a pobre e desavizada castanheira americana E pensar apenas em uma vida... Poof.
Hayat kurtarıcı hafif askeri kıyafet üretim sahasına öncülük eden İngiliz şirketi "Entegre Savaş Çözümleri" ni bir İngiliz Hükümet üyesi olarak sizlere tanıtmaktan kıvanç duyuyorum.
FEIRA INTERNACIONAL DE ARMAS SINGAPURA Como membro do governo britânico, tenho orgulho de apresentar Soluções Integradas do Campo de Batalha, uma empresa britânica líder no campo de produção de roupas militares leves para salvar vidas.
Prometheus'un Alevi'ni kullanarak seni Excalibur'dan kurtarıp sonra yerine Kanca'nın hayatını ona bağlarım.
Posso usar a chama de Prometeu para te libertar da Excalibur e posso usá-la para ligar à vida dele.
Prometheus'un Alevi'ni kullanarak seni Excalibur'dan ayırıp yerine Kanca'nın hayatını bağlayabilirim.
Posso usar a chama de Prometeu para te libertar da Excalibur e posso usá-la para ligar à vida do Gancho.
Tüm hayatım boyunca, "Fillory ve Ötesi" ni okuduğum andan itiraben, güçlü bir varlığın gelip "Quentin Coldwater"
Toda a minha vida, desde que li Fillory e Mais, tenho esperado que... apareça um ser poderoso e diga :
Büyükbabam hayatı boyunca Thule Birliği'ni araştırarak geçirdi.
Meu avô passou o resto da sua vida a tentar localizar algo que ele chamava a Sociedade Thule.
Merhaba. Yeni Hayat Kilisesi'ni yakından tanımayı seçtiğiniz için teşekkür ederiz. İnancımızın temelinde, hem İsa'ya hem de cemaat üyelerimize biat etmek ve kendimizi adamak yatar.
Olá, e obrigada por ter escolhido aprender mais sobre a Igreja da Vida Nova onde a veneração e devoção, tanto a Cristo como aos nossos membros, são a base da nossa crença.
Hayatının son yılında James Moriarty dört siyasi suikaste 70 çeşitli soyguna ve Kuzey Kore'de bir kimyasal silah fabrikası da dahil olan terörist saldırılara dahil olmuş ve sonrasında hala kayıp olan Borgia Ailesi'nin Siyah İncisi'ni bulmakla ilgilenmişti.
No último ano de vida, envolveu-se em quatro homicídios políticos, mais de 70 assaltos e ataques terroristas, inclusive a uma fábrica de armas químicas na Coreia do Norte e recentemente demonstrou interesse em localizar a Pérola Negra dos Bórgia,
Arkadaşım, hayatının 20 yılını. Magadha Hazineleri'ni arayarak geçirdi.
O meu amigo passou a vida a procurar os tesouros de Magadha há mais de 20 anos.
Ben hayatım boyunca Kızıl Kale'yi görmek istedim. Baelor Septi'ni, Ejderha Çukuru'nu.
Toda a minha vida quis ver a Fortaleza Vermelha, o Septo de Baelor, o Fosso dos Dragões.
hayatını 28
hayatını yaşa 16
hayatını kurtardım 33
hayatının zamanı 17
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını yaşa 16
hayatını kurtardım 33
hayatının zamanı 17
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45