Hazıran translate Portuguese
45 parallel translation
Bu cömertliği asla unutmayan Jett de... onu yetiştiren, büyüten... şimdi de bu gece bu büyük toplantıda onu onurlandıran... bu eyaletin daha ileri bir seviyeye gelmesi için... varını yoğunu harcamaya hazır.
E o Jett, jamais esquecendo a sua generosidade, está sempre disposto a aplicar os seus recursos : : : Na glória do estado que o criou... e que, em troca, o homenageia esta noite, nesta grande reunião.
Ama şu merdivenleri çıkınca Sezar'ın eli olurum. Ona başkaldıranı ezmeye hazır bir el.
Mas quando subir aquelas escadas, torno a ser a mão de César pronta a esmagar quem desafie a sua autoridade!
Bizi ayıran sebepler her neyse, ben bunları unutmaya hazırım.
E apesar de nossas diferenças Acredito que estou me esquecendo das amenidades.
Ezberle ve sıran geldiğinde söylemeye hazır ol.
Memoriza-as e está pronto para recitá-las quando for a tua altura.
Moskova, büyük buzkıran Krassin'in kutup kaşifi Samoilovich komutasında hemen denize açılmaya hazır olduğunu duyurdu.
Em Moscovo foi anunciado que o quebra-gelos pesado Krassin... sob o Comando do explorador do Árctico Samoilovich... está pronto a largar imediatamente.
herifi çağıran bile olmadı ama davetli listesini hazırlayacak?
Já está a fazer a lista ainda sem o terem convidado?
Şaşıran Polonya üç haftadan kısa sürede ülkeyi kaplayan güçlü Alman savaş makinalarına hazırlıksız yakalandı.
Uma Polônia perturbada e indefensa ante a máquina bélica alemã... cai de joelhos em menos de 3 semanas.
İyi hazırlanmış bir oyundu. Olay çıkaran genç bir sarhoş. Sonra diğeri, sana saldıran.
Foi tudo muito bem montado... um jovem provocador e bêbado... e o outro...
"Hazır ol, nişan al, ateş!" diye bağıran ben olacağım.
Eu sou o que diz, "Prontos, apontar, fogo!"
Bütün olanları unutmaya hazırım, ancak buna karşılık hayattaki önem sıranı belirlemeni, bu çeteyi terk etmeni ve takımla ilgili sözünü imzalamanı istiyorum.
Tudo bem, eu não devia fazer isto mas eu vou apagar e esquecer tudo isto. Mas eu quero que de uma vez por todas, revejas as tuas prioridades. E pára de andar com este bando de vagabundos e assina o juramento com a equipa.
Nebulaya geri dönüp, size saldıran gemiyi bulmaya çalışacağız. Janeway'den Köprüye. Yeni bir rota çizmeye hazırlanın.
Se for sábio, renunciará á sua vingança e voltará para casa.
1991'de Steeleman Komitesi tarafından hazırlanmış başarılı hastahane yönetim stratejileri arasındaki benzerliği araştıran rapor.
O estudo feito em 1991 pelo Comité Steeleman nas semelhanças das estratégias administrativas dos vários DGs.
Belgelerinizi çıkarın ve sıranız geldiğinde incelenmesi için hazırlayın.
Tenham os papéis na mão, prontos para serem inspeccionados.
Sıranız gelince bol kıyafetler Giyin, metal takmayın.... ve yüksek dozda elektrik Akımı verilmesine hazır olun.
quando for a vossa vez, vistam roupas largas, e nenhum metal, e preparem-se para receber doses elevadas de corrente eléctrica.
Maratona hazırlanıyordu. Ve kalp atışını hızlandıran tek şey koşmak değildi.
Treinar para a maratona não era a única coisa que lhe fazia bater o coração.
Red McGibbon rolünü canlandıran aktör Komünist görüşleri yüzünden hapse girince Jack Dorso tek başına Mermi denemesi yapsa da seyirci güçlü belden yukarısına rağmen Mermi'yi romantik bir rolde izlemeye hazır değildi.
O actor que fazia de Red McGibbon foi preso por simpatias comunistas... e o Jack Dorso fez uma tentativa de carreira a solo como Bullet, mas o público não quis aceitar o Bullet como figura romântica principal, apesar de ter um torso poderoso.
Kalan personeli tasfiye etmek için gereken zamanı hesapla. Radyasyon barındıran birimleri mühürlemek için hazırlıklara başlayın.
Calcule o tempo necessário para transportar o pessoal restante... começe a selar os niveis que contenhan radiação.
Hazır ikimiz de paylaşma saatimizdeyken abaza heriflere saldıran geyik canavarından bahsedelim biraz.
Agora que tivemos o nosso momento de partilha, vamos ver o que o que o nosso querido monstro tem contra um homem tesudo.
Ee Aang, barıştıran yeteneklerini sınamaya hazır mısın?
- Bem Aang, pronto para pôr em prática as tuas habilidades de fazer Paz?
Meşgul birisiniz, ben de lafı dolaştıran biriyimdir. Bu yüzden bu konuşmayı hazırladım.
É um homem ocupado e eu tenho tendência para divagar portanto preparei esta declaração.
Ayrıca, ben ezik ve hazırlıksız olan ve... sürekli çocuklarına bağıran annelerden biri olmayı... istemiyorum, ki benim annem böyle birisiydi.
Além disso, só não quero ser uma daquelas mães que são completamente passadas, não têm preparação e gritam sempre aos filhos. Tipo a minha mãe.
Onları takip edeceğiz, bildiğiniz gibi onlara bu hazırlıkları yaptıran ve bütün takımın işe çıkmasına sebep olan bu ihbar bir yangın ihbarı değil.
Vamos segui-los e, como vimos, não são só incêndios que os põem a mexer.
Daha sonra Interpol'e yardımları için övgüler yağdıran bir rapor hazırlarım.
Então, faço um relatório louvando a Interpol pela ajuda.
Bahsettiğin köy, aslında birçok Avrupa devletine saldırıda bulunmaya hazırlanan teröristleri barındıran bir eğitim kampı.
Aquela vila como você a chama, era na realidade um acampamento de treinamento para terroristas determinados em subverter vários governos europeus.
Seni kızdıran bu. Hayat çok kötü ve kendini buna hazırlamamıştın.
O mundo é uma treta e não tiveste tempo de te preparar.
- Evet, fakat, sanki bir çeşit anlarsın ya, cinsel haz uyandıran bir acı
Sim mas dá tipo... sabes... um tipo de dor sexy.
Sıranın bana geleceğini anladım ve hazırlıklı olmak istedim.
Ia chegar a minha vez, quero estar preparado.
Önemli olan, sıran geldiğinde, buna hazır olabilecek misin?
Ambos sabemos isso. A pergunta é : " Estarás preparado?
Sıran için hazır mısın, Anthony?
Estás pronto, Tony?
Tüm hasılat rekoru kıran Hollywood filmlerinin hazır yemek restoranları ile bağlantısı vardır.
Todos os blockbusters de Hollywood têm grandes ligações com os restaurantes de fast food.
Şimdi de İtalyan espresso makinesi ve masaj koltuğu da barındıran ve kafeinin insanlar üzerindeki etkisini inceleyen bir çalışma hazırlıyorum, o yüzden hızlı ol.
Estou a fazer um pedido para um estudo sobre os efeitos da cafeína envolvendo uma máquina italiana de café e uma cadeira de massagens. - Sê rápido.
Nice kalpler kıran Nick, artık siz hanımların kalplerini kazanmaya hazır.
Tem dado as suas voltas, mas agora está pronto para levar as senhoras ao encontro das vossas vidas.
Gail, kadınlar genellikle alçak notalara inemezler. Ki bu, hazırlıklarda bitirici olan, jüriyi heyecanlandıran ve yarışmada onlara cidden zarar verebilecek bir şey.
- Bem, Gail, as mulheres, normalmente, não conseguem atingir as notas baixas, o que realmente cria um bom arranjo, maravilha os juízes, e isso pode realmente prejudicá-las em competição.
Patlayıcıları hazırlayanlara,.. ... intihar bombacısını ulaştıran kişiye, planları hazırlayanlara,.. ... bilgi sağlayan kişilere, bu fetvayı veren kişiye ne olacak?
O que acontece às pessoas que fazem os explosivoss, que o transportam, que planejam, que recolhem a informação, e os que apenas pregam a ideologia?
- Katılırken çok heyecan verici gelir ama aniden yukarıdasındır, gitmeye hazırsındır ve "Bu bağıran kim?" diye düşünürsün.
- Soa fantástico quando te inscreves, mas de repente dás por ti lá em cima, pronto a ir, e pensas, "Quem está a gritar?"
Ben çölde haykıran sesim, Rab'bin yolunu hazırlayan...
Sou só a voz no deserto, que prepara o caminho para o...
Umarım kıran kırana mücadeleye hazırsındır.
Espero que tenciones participar.
# "Ama bizi gönülden çağıran dostlarımız için, Biz hayatlarımızı feda etmeye hazırız." #
Para amigos que precisem, somos amigos Ficamos ao seu lado com a nossa vida
Ama... Ama sende, merak uyandıran bir derinlik, bir hazır bulunma bir güç var.
Há uma profundidade, uma presença e uma força em si.
Aktarıcı'nın gösterdiği hiçbir şey kafamın içinde dur diye bağıran sese hazırlamamıştı beni.
Nada que o Dador me mostrou, me tinha preparado para as vozes na minha cabeça. Gritando-me para parar.
Yüksek Şatodaki Adam diye bilinen kişinin, ölümünden önce hazırladığı devlet karşıtı filmleri kaçıran şüphelileri tutuklamışsınız.
Sabemos que prenderam suspeitos, contrabandeando filmes subversivos, produzidos pelo chamado "Homem do Castelo Alto", antes da sua morte.
İntikamın her şeyi bastıran ilkel bir zevk olduğunu biliyorum ama burada iş yapmak için hazırım.
Percebo o prazer visceral da vingança melhor do que muitos, mas... Estou pronto para fazer negócio.
- Pekâlâ, senin sıran. Hazır mısın?
Muito bem, é a tua vez.
İşime devam ediyorum. Hatta beni çok heyecanlandıran ve sonunda hazır hissettiğim bir pozisyona başvuracağım. Tamam, belki anı yaşamayı öğrenmeme yardım etmiş olabilirsin ama kendi yolumda yaşayacağım.
Vou continuar no meu emprego e candidatar a outra vaga, para a qual estou entusiasmada e sinto preparada e, mesmo a ensinares a aproveitar, vou aproveitar no meu próprio ritmo, obrigada.
Ama bu kısa sürede kısa pantolon ve kızları kaçıran yaka mendilleri içinde öğrendiğim bir şey varsa, o da daima, hazırlıklı olmak.
Mas se houve algo que aprendi naquele breve período de calções e lenço do pescoço repelente de mulheres é estar sempre preparado.
haziran 88
hazır 1476
hazır mısın 1689
hazırım 712
hazırız 372
hazırlanıyorum 21
hazırlanıyor 24
hazırmısın 32
hazırlan 155
hazırlar 37
hazır 1476
hazır mısın 1689
hazırım 712
hazırız 372
hazırlanıyorum 21
hazırlanıyor 24
hazırmısın 32
hazırlan 155
hazırlar 37
hazırlanın 151
hazır mıyız 179
hazırla 22
hazır mısınız 587
hazırsın 36
hazır değil 19
hazır mı 131
hazır ol 454
hazır değilim 49
hazır olacağım 27
hazır mıyız 179
hazırla 22
hazır mısınız 587
hazırsın 36
hazır değil 19
hazır mı 131
hazır ol 454
hazır değilim 49
hazır olacağım 27