English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ H ] / Hissedebiliyorum

Hissedebiliyorum translate Portuguese

2,186 parallel translation
Onu hissedebiliyorum.
Consigo senti-lo.
Seni hissedebiliyorum.
Eu consigo sentir-te.
Hissedebiliyorum.
Consigo senti-lo.
- Bunu hissedebiliyorum.
- Consigo sentir.
Bunu hissedebiliyorum.
Posso sentir isso.
Hissedebiliyorum.
Posso senti-la.
Hissedebiliyorum.
Consigo sentir, G.
Bunu hissedebiliyorum.
Sinto isso em ti.
Ben ben odadayken bunu hissedebiliyorum.
Consigo senti-lo quando estou presente.
Parmağımla... dişlilerin dönüşünü hissedebiliyorum.
Sinto o clique dos pinos na ponta dos meus dedos.
Hissedebiliyorum, ama artık bilmiyorum.
Posso senti-las, mas já não tenho conhecimento dos pormenores.
Bunu hissedebiliyorum.
Consigo senti-lo.
Daha sadece 24 saat oldu ama şimdiden taşaklarımın ağırlaşmaya başladığını hissedebiliyorum.
Para mim, ainda só passaram 24h, mas já consigo sentir as minhas bolas mais pesadas.
Biliyorum, hissedebiliyorum.
Sei que estou, posso sentir.
Beni seyrettiğini hissedebiliyorum, ve o an gözlerimi kapalı tutmak çok zor oluyor, ama biliyorum ki gözlerimi açarsam o güzel dudaklarından içinde süzüldüğümüz tatlı pembe baloncuğu patlatacak büyüklükte laflar dökülecek.
E sinto-a olhar para mim, e é difícil manter os olhos fechados, mas sei que se os abrir, vai sair uma bomba daquela boca linda, e desfaz a bonita bolha cor-de-rosa em que temos vindo a flutuar.
Evlat, bu sene bizim senemiz. Hissedebiliyorum.
Meu, desta vez é que é.
Mobydick yakın hissedebiliyorum
Posso sentir que aquele Mobydick está perto.
Hissedebiliyorum.
Uh, eu posso sentir.
Audrey'nin dokunuşunu hissedebiliyorum.
Consigo sentir o toque da Audrey.
Seni hissedebiliyorum.
Consigo sentir-te.
- Yok mu? Acını hissedebiliyorum.
Eu sinto que está.
Hissedebiliyorum.
Acho que aconteceu alguma coisa.
Bunun kanıt niteliği taşımadığını biliyorum ama orada duran o ; hissedebiliyorum bunu.
Sei que não constitui prova nem nada, mas ele está lá, consigo senti-lo.
Kadehin gücünü hissedebiliyorum.
Sinto o poder do Cálice.
Hissedebiliyorum.
Estou a sentir isso.
İnternet popülaritemin tavan yapışını hissedebiliyorum!
Sim! Posso sentir minha popularidade internética disparando!
- # Çünkü hissedebiliyorum #
Uau!
Bu tip durumlarda önceden hissedebiliyorum ben.
- E deve ser menina. Eu pressinto estas coisas.
Bakışlarını rahmimde hissedebiliyorum.
Consigo sentir os teus olhos no meu útero.
Bu gerginliği hissedebiliyorum.
Eu posso sentir a tensão.
Onu hissedebiliyorum.
Eu sinto-o.
Hissedebiliyorum.
Estou a aproximar-me.
Kanının damarlarında ilerleyişini hissedebiliyorum.
Consigo sentir o sangue a passar na veia.
Hissedebiliyorum, onu hissedebiliyorum.
Consigo sentir... consigo sentir.
Bu inanılmaz, onu zihnimin içinde hissedebiliyorum.
É incrível. Até a senti dentro da minha mente.
Onları hissedebiliyorum...
Eu senti-as.
Kung Fu'nun ürpertisini ensemde hissedebiliyorum.
Estou a sentir um arrepio de Kung Fu a subir-me pela espinha.
Onunla birlikte olmamam gerekiyorsa, nasıl böyle hissedebiliyorum?
Se não é suposto estar com ela, porque é que me sinto assim? Não interessa como se sente.
Bazen hayatımın kaydığını hissedebiliyorum.
As vezes sinto que a vida está a fugir de mim.
Ama o beni arkadan yapıyor ve emin değilim ama hissedebiliyorum. Ya da kasık kılları arkama çarpıyor.
Mas ele tem-me comido à canzana, e, não sei, consigo senti-lo, ou são os pentelhos dele a bater no meu períneo, mas tanto faz.
Güçlendiğimi hissedebiliyorum.
Consigo sentir que estou a ficar mais forte.
Gücü damarlarımda hissedebiliyorum!
Sinto o poder a correr-me pelas veias!
Parmaklarındaki umudu hissedebiliyorum.
Sinto a esperança nos teus dedos.
Hissedebiliyorum.
Eu posso senti-la.
- Onu hissedebiliyorum.
- Eu sinto-o.
Hissedebiliyorum.
São reais.
Ayağımın altında zemini hissedebiliyorum.
Eu consigo sentir o chão debaixo dos meus pés, eu consigo cheirar o suor das pessoas perto de mim, Camile.
Havanın yumuşadığını hissedebiliyorum.
Sinto o ar a rarear.
Onun dokunuşunu hissedebiliyorum.
Consigo sentir o toque dela.
Audrey, onun dokunuşunu hissedebiliyorum.
- Consigo sentir o toque da Audrey.
Büyükbabamın Japon kanının damarlarımda aktığını hissedebiliyorum.
Ainda bem. Agora vá à sua carteira, tire 40 dólares e coloque-os no saco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]