Hiç düşündün mü translate Portuguese
2,140 parallel translation
Onu aldatmayı hiç düşündün mü?
Já pensaste traí-lo?
Hiç düşündün mü bunu?
Já pensaste nisso?
- Buradan ayrılmayı hiç düşündün mü?
Já pensou alguma vez em sair daqui?
Sadece şunu cevapla, gerçekten bırakabileceğini hiç düşündün mü... yoksa bu da senin oyunlarından biri miydi?
Responde-me só a isto. Achaste mesmo que ias conseguir parar ou isto foi apenas outro dos teus jogos?
- Düet yapmayı hiç düşündün mü?
- Já pensaram em fazer um dueto?
Bristol'da kalsaydık nasıl olurdu, hiç düşündün mü?
Já pensaste no que aconteceria se tivéssemos ficado em Bristol?
Hiç düşündün mü?
Alguma vez pensaste nisso?
- Bunu hiç düşündün mü?
- Já tinhas pensado nisso?
Beni "Baba" diye çağıracağını hiç düşündün mü?
Achas que vais começar a chamar-me pai?
Karen'la evlenmeyi hiç düşündün mü?
Alguma vez pensou em tornar a Karen numa mulher honesta?
Bunların birazcık doğru, ve erkek arkadaşının, kardeşinin güveninden faydalanma gibi bir olasılığı hiç düşündün mü?
Já alguma vez pensaste na hipótese remota da parte acerca do jogo ser verdade? E que o namorado dela apenas se aproveitou da confiança? Toma, bebe isso.
Robin, bir kademe daha ileri gitmemizi hiç düşündün mü?
Robin, já pensaste em aprofundarmos a nossa relação?
Neden olduğunu hiç düşündün mü Sammy?
Já te perguntaste porquê, Sammy?
Hiç böyle düşünmeyi bırakıp da, onun belki de, evet belki de bu adama insanları kurtardığı için aşık olduğunu hiç düşündün mü?
Já pensaste que, talvez talvez, apenas se tenha apaixonado pelo tipo porque a vida dele é salvar pessoas?
Tartıştığımız konu hakkında hiç düşündün mü?
Pensaste no que discutimos?
Hiç düşündün mü derken yeniden gözden geçirdin mi diye soruyorsan hayır.
Com "pensaste" queres dizer se reconsiderei? Não.
Bunu hiç düşündün mü Walt?
- Costumas pensar nisso, Walt?
Onun başına ne işler açtığını hiç düşündün mü?
Costumas pensar naquilo pelo qual fizeste o Hank passar?
Bunu hiç düşündün mü?
Já pensaste nisso?
Acaba, onların senin ilgini çekmelerini bekliyor olabileceklerini hiç düşündün mü?
Já pensaste que elas podem estar à espera que tu repares nelas?
Bunu hiç düşündün mü? Değil mi?
Já pensaste nisso?
Ondan uzaktayken Booth'u hiç düşündün mü?
Pensaste no Booth em todo este tempo em que esteve ausente?
Grayson, benimle sevişirken eski karını hiç düşündün mü?
Grayson, alguma vez pensaste na tua ex-mulher quando fazes amor comigo?
Homer, bu kuşu yarıştırmayı hiç düşündün mü?
Homer. Alguma vez pensaste em inscrever esse pássaro nas corridas?
Yeterince nazik oldu sanırım, şunu söylemek istiyorum, babana karşı gösterdiğin ilgiyi hiç düşündün mü?
Você acha que eu tinha tão pouco interesse em seu pai que um jeito delicado de anunciar algo tão comovente não seria suficiente? "
İşte, bütün savaşlar bu yüzden çıkıyor, bunu hiç düşündün mü?
Chegou sequer a pensar que este é o lugar onde nascem as guerras?
Hiç Şangay'ı terk etmeyi düşündün mü?
Está a considerar em abandonar Xangai?
Hiç burada olgun biri olması gerektiğini düşündün mü?
Nunca te ocorreu que alguém aqui tem de ser o maior?
Düşündün mü hiç?
Pensou nisso?
Gerçek bir uşak olmadığını düşündün mü hiç?
Acha possível que ele não fosse, de facto, um mordomo?
Hiç durup düşündün mü?
Já paraste para pensar que o Gilroy também não é problema teu?
Hiç J.T.'nin hata yaptığını düşündün mü?
Alguma vez pensaste, que o J.T. cometeu um erro?
Babanın, eğer böyle düşünüyorsa belki de bulunmaya değer olmadığını düşündün mü hiç?
Alguma vez pensaste que talvez... Se é assim que o teu pai pensa, não vale a pena encontrá-lo?
Nora, nelerden vazgeçtiğini düşündün mü hiç?
Nora, já pensaste no que estás a abdicar?
Hiç buralardan gitmeyi düşündün mü çantanı alıp da sadece buradan gitmeyi?
Já alguma vez pensaste em ir embora, apenas fazer as tuas malas e ir embora?
Hiç benimle evlenmeyi düşündün mü?
Alguma vez pensaste em casar comigo?
Saçını açmayı düşündün mü hiç?
Nunca pensou em usar o cabelo solto?
Baksana tatlım, hiç başka bir hatunla birlikte olmayı düşündün mü?
Miúda, já te apeteceu estar com outra gaja?
Bir de, bunu satmayı düşündün mü acaba hiç?
Já pensaste em vender isto?
Hiç bankada bir kasa açtırmayı düşündün mü?
Já pensou em ter um cofre no banco?
- Belki de öyledir! Hiç Boyd'un değişmiş olabileceğini düşündün mü?
Já pensaste que talvez o Boyd tenha mesmo mudado?
Hiç birini sevip de sonra bir şeyler olduğunu görüp karşındaki kişiyi aslında hiç tanımadığını düşündün mü?
Alguma vez amaste alguém e depois aconteceu alguma coisa que te levou a pensar que talvez nunca tivesses conhecido essa pessoa?
Bu kızın dünyasını düşündün mü hiç?
Não, nós fizemos o nosso melhor, e é isso que vais fazer.
Hiç... başka yöne gitmeyi düşündün mü?
Costuma desejar ter seguido um caminho diferente?
Seni tanıyabilmem için gerçekleşmesi gereken olayların sayısını düşündün mü hiç?
Já pensaste em todas as coisas que tiveram de acontecer para eu te conhecer?
Bunu hiç düşündün mü?
Hein?
- Hiç UFO avlamakta çok kötü olduğunu düşündün mü?
Já considerou a possibilidade de ser uma porcaria a caçar OVNIs?
Hiç durup belki de senden bir telefon beklediğimi düşündün mü?
- Já parou para pensar que, talvez, eu estivesse esperando notícias suas?
Ama hiç bana ne kadar şey ifade ettiğini düşündün mü?
Mas já pensas-te o quanto significa pra mim?
Hiç onu aramayı düşündün mü?
Já tentaste... procurar por ele?
Boğazına çıngıraklı tasma bağlamayı düşündün mü hiç?
Já consideraram colocar um sino no pescoço dela?
munson 22
murray 151
mutlu yıllar 555
mullet 22
müsait misin 44
mükemmel 2580
musashi 31
mullen 21
murph 40
murdock 227
murray 151
mutlu yıllar 555
mullet 22
müsait misin 44
mükemmel 2580
musashi 31
mullen 21
murph 40
murdock 227
mueller 30
murdoch 26
muhteşem 1010
mutluluklar dilerim 16
muriel 143
mutlu ol 66
müdür 145
mutlu günler 26
müthiş 502
mümkün 194
murdoch 26
muhteşem 1010
mutluluklar dilerim 16
muriel 143
mutlu ol 66
müdür 145
mutlu günler 26
müthiş 502
mümkün 194