English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ M ] / Mükemmel

Mükemmel translate Portuguese

28,615 parallel translation
- Hepinizin mükemmel sağIıklı olacağınızın sözünü vermiştim
- Estão todos de perfeita saúde, juro.
Kontrol, düzenim, günlüğüm mükemmel şekilde kurduğum döngüm her şey bununla mı ilgiliydi?
É através do controle, do regime, do diário, do meu ciclo perfeitamente construído, que tudo isto tem sido feito.
Yalanları için mükemmel bir araçsın.
Você é o recipiente perfeito para as mentiras deles.
Mükemmel!
Excelente! Absolutamente.
Mükemmel değil ama kesinlikle içilebilir.
Não é perfeito, mas fuma-se.
Her zaman emniyet kemerini takardı. Elleri 10 ve 2 konumundaydı. Tanıştığım en mükemmel şoförlerden biriydi.
Sempre usou cinto de segurança, mãos bem posicionadas no volante, era o condutor mais perfeito que já tinha conhecido.
Mükemmel hackin sırrı ne midir?
O segredo para um hack perfeito?
FBI böyle bir çelişki için mükemmel bir yer.
O FBI é o local perfeito para este tipo de contradição.
- Mükemmel.
Excelente.
Mükemmel şekilde kurduğum döngüm.
O meu ciclo perfeitamente construído.
- Mükemmel.
- Excelente.
Neyse, Mükemmel Adam'ın ağzına işiyorum.
Então, estou a fazer uma mija na boca do Grandioso.
Mükemmel anne olmak harika bir duygu olmalı.
Deve ser fantástico ser uma mãe perfeita.
Sonunda evdeyiz mükemmel bir akşam için gereken her şeyle birlikte.
Enfim em casa e com tudo para ser uma noite perfeita.
Bu hastalığın kaynağı hala bilinmiyor, ama bunun mükemmel planlanmış bir terorist saldırısı olduğu hakkında bir çok teori var.
"A origem desta doença ainda não foi confirmada." "Mas existem muitas especulações que pode ter sido um ataque terrorista."
"... Christopher Plummer'ın mükemmel bir oyunculuk kariyeri olmuşken Delgado'nun performansından sonra kendisinin tesisatçılıkta mükemmel bir kariyeri olacağını düşünüyorum. "
Depois da atuação do Delgado, suponho que venha a ter uma carreira de canalizador distinto. "
Tek başıma mükemmel bir gece planlamıştım. Paralı yayından boks maçı izleyecektim.
sozinho, a ver boxe na televisão.
Bunu bir gün deneyeceksek bu akşam mükemmel bir fırsat olur.
Se é para experimentar isto, esta é a oportunidade perfeita.
Kimse bundan daha akıllıca düşünemez. Mükemmel bir planmış.
Foi uma espécie de plano perfeito.
Mükemmel bir saklanma, orada olduğu sürece onu basamayız ya da...
A fachada perfeita. Com ele lá, não entramos aos tiros senão...
Düşmanımın düşmanı. Mükemmel.
- O inimigo do meu inimigo.
Mükemmel bir yöntem var.
Tenho a maneira perfeita de o provar.
Sizin de başka psikiyatristlerle iş görüşmesi yaptığınızı biliyorum. Bu role mükemmel oturabilecek bir arkadaşım, aile dostum var.
E também, eu soube que anda à procura de um psquiatria para a equipa, e eu tenho um amigo, um amigo de família, que julgo ser perfeito para o cargo.
Mükemmel mi?
Perfeito?
Ne kadar mükemmel olduklarını bilmiyorsun.
Bem, tu não sabes como eles são perfeitos.
Hal böyle iken, bütün bunlar bu iş için ne kadar mükemmel bir aday olduğunuzu kanıtlıyor.
E mesmo assim, tudo isso provou-me porque é o candidato perfeito para o cargo.
Ayrıca babam mükemmel biri değildi, biliyorum ama inandığım şeyler uğruna savaşmayı bana o öğretti.
E... Sei que o pai não era perfeito, mas ele ensinou-me a lutar por aquilo em que acreditava.
Mükemmel haberler.
Notícias maravilhosas.
- Lorraine'in odasını izlemek için mükemmel bir noktada sızan taze yağ.
Fuga de óleo fresco de um lugar com óptima vista para o quarto da Lorraine.
Peki ilk olarak, bu söylediğinin peşini bırakmayacağım, ve ikinci olarak, onlar eski senden nefret ediyor olabilir, ama yeni mükemmel halini bilmiyorlar.
Em primeiro lugar, eu vou cobrar-te isso. E, em segundo lugar, eles podem odiar a antiga tu. Mas eles não conhecem a maravilhosa nova tu.
Sence mükemmel miyim?
- Achas que sou maravilhosa?
Gözlerime, sen mükemmel.
A meu ver, tu és perfeita.
Sizin mükemmel olduğunuzu düşünüyoruz.
Adoramos-vos, mamã e papá Para nós, vocês são bestiais
Bu harika, mükemmel yapılmış.
Isto é incrível.
Sheldon gelecekte senin adına mükemmel şeyler olacağından eminim ve hepimiz bunu öğrenmek için can atıyoruz.
Sheldon, sei que o futuro guarda grandes coisas para ti, e nós não podemos esperar para ver o que são.
Tatlı Barınız için mükemmel yeri bulduğumu düşünüyorum.
Acho que encontrei o lugar perfeito para vocês.
- Sağ ol, mükemmel oldu.
Obrigado, ficou perfeito.
İngilizcesi mükemmel olmalı, ellili-altmışlı yaşlarında olursa iyi olur.
Terá que falar Inglês perfeitamente. De preferência entre os 50 e os 60 anos.
Benimle yatıyorsun, Twinkies muhabbeti yapıyosun ama niye altmışlarında, İngilizcesi mükemmel bilgisayar uzmanı bir kadına ihtiyacın olduğunu söyleyemiyor musun?
Ou irás mentir-me... Irás falar sobre Twinkies comigo... Mas não dizer-me porque precisas de uma mulher com cerca de 60 anos e fale inglês perfeitamente?
Eh bu mükemmel.
Isso é perfeito.
Sen mükemmel dinleyicisin.
És excelente a escutar.
Yani, mükemmel bu, elimi tut!
Isso mesmo, perfeito, toma a minha mão!
- Mükemmel.
Está perfeito.
Mükemmel bir ıska!
Um strike perfeito!
Mükemmel.
Perfecto.
Mükemmel Dedektif Topluluğu.
- Sociedade dos Grandes Detectives.
Mükemmel dedektif topluluğu.
É a sociedade dos grandes Detectives.
Mükemmel.
Ótimo.
Ama bu mükemmel.
É à mesma hora do Joe's Gymboree, na porta ao lado.
Balinaları izlemek için mükemmel bir hava olacakmış.
Entendes-me mesmo.
Mükemmel oldu.
Perfeito, meu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]