English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ I ] / Imza

Imza translate Portuguese

3,294 parallel translation
UPS, kostümlerin olduğu kargoyu Bayan Isaacson'ın lobisine bırakıldığını ve karşılığında imza alınmadığını onayladı. - Sadece alıcı bilgileri var.
O Correio confirma que a encomenda foi entregue no prédio da Sra. Isaacson, mas ninguém assinou por instrução do comprador.
Parasını alamadığı için imza atamayacak.
Nem sequer vai registar essas horas, porque não lhas vão pagar.
Kartelalarını işlemedikleri halde tablolara imza atıyorlarmış. Bu da federal işçi yasalarına uymadıkları için çıkarılmalarını gerektirir.
Não colocam isso no cartão das horas, mas assinam quadros, o que os liberta da proteção da lei federal de trabalho.
Sayın hakim, müvekkilim elinde iyi bir elin olduğunu ve bunun için yardım isteyebilecek çok büyük bir para kazanabilecek bir oyunda bir kağıt parçasına imza atabilecek kadar ayık olduğunun farkında olarak bir anlaşma yaptı.
Meritíssimo, o meu cliente firmou contrato com um homem que estava ciente o bastante para perceber que tinha uma boa mão, o suficiente para pedir ajuda, para assinar um pedaço de papel para ganhar uma grande quantidade de dinheiro,
Herhalde buraya imza almaya çağırmadın.
Acho que não me chamaste aqui para me pedires um autógrafo.
Sanırım sadece imza atacağım.
Acho que vou com um autógrafo.
- Bir keşfe imza attım bile.
- Fiz uma descoberta importante.
Kanlarımızla imza atmayı mı tercih ederdin?
Preferias um pacto de sangue?
Bir imza almak istiyordum. Tabii.
- Pode dar-me um autógrafo?
Hemen dedim ki " Seninle imza atmak istiyorum.
Eu disse logo : " Quero assinar contrato contigo.
Eğer iyi bir amaca imza atsaydık bunu yapabilirdik.
Era melhor falar, como sinal de boa-fé.
İsim ve imza.
Iniciais e rubrica.
Salak dersinde söylediği gibi bu günlerde seks skandalı bir kitap imza turu, realite şova katılma ya da film anlaşması anlamına geliyor, tanrı aşkına.
E como ele diz nas palestras, um escândalo sexual hoje em dia faz com que venda um livro, um reality show, ou um filme, pelo amor de Deus.
Evet, bir de son sayfaya imza atacaksın.
E, sim, assinar a última página.
Bir kaç imza işim vardı.
Vim preencher alguns papéis. Uma miúda tem de ser paga.
Ve Jay, Oakler ile imza atmaya çok yaklaşmıştı, bilirsin?
E o Jay estava muito perto de fechar com a Oakley, sabe?
Herkes benden imza istesin.
Todos a quererem os meus autógrafos
Fotoğraf, imza ne olursa.
Fotos, autógrafos, qualquer coisa.
Bu yüzden Powell'daki bereler bir imza gibi.
Então, as contusões no corpo do Powell são como uma assinatura.
Bina sakinlerinden kendileriyle görüştüğümüze dair imza alıyoruz da.
Estamos a angariar assinaturas de moradores, formalidades, só confirmadas se falarmos com eles.
Üzgünüm, ahbap imza standı kapandı.
Desculpa lá amigo. Já não dou autógrafos.
Aynı imza, farklı kundakçı.
A mesma assinatura, incendiário diferente.
- Uçuşhakları.org'a göre uçaktan indirilmemiz için dilekçe doldurabiliriz ama kaç imza gerektiği belirsiz.
Segundo o FlyersRights.org, podemos descarregar uma petição para exigir que nos deixem sair, mas o número de assinaturas não é claro.
Yadsınamaz bir imza.
Uma assinatura inegável.
Bundan daha mükemmel bir imza olamaz diye düşünüyorsun.
E pensamos que a assinatura não podia ser mais sólida.
James'in filmlerdeki ağlama sahnelerinin sayısı. Çek defteri ve imza sirküsü en üst çekmecede.
O código do alarme é 74, o número de vezes que o James chorou em filme.
Paketi Quinn'in gönderdiğini gösteren ne bir imza ne de fatura var.
Não há assinatura ou recibo que prove que a Quinn enviou o pacote.
Bak, üç imza için de aynı kalemi kullandım.
Vês? Até usei a mesma caneta para assinar os três nomes.
Manyetik imza stabil.
Assinatura magnética estável.
Nakliye kamyonu geldi. Benim için imza atar mısın?
Chegou uma carrinha da FedEx.
Biyo-teknoloji ve temiz enerji gibi son teknolojilerde inanılmaz gelişmelere imza atıyoruz.
Fizemos impressionantes progressos em tecnologias de ponta, como biotecnologia e energias renováveis.
- Az daha bu diziye imza atmıyordum.
Não acredito que estive quase a não ficar com este programa.
Örnek bir ajan olduğunun farkındayım. Bu teşkilat için birçok harika işe imza attın.
Sei que é uma agente exemplar, e que fez muitas coisas boas para a CIA.
Bu belirgin bir imza bırakan ve bunu ne saklamaya ne de hafifletmeye çalışan bir katil.
É um assassino que deixou a sua assinatura e depois tentou desfazê-la.
İnsanlar yolda durdurup imza istiyordu.
As pessoas começaram a abordar-me nas ruas a pedir o meu autógrafo.
Eğer haklıysak olağan bir imza ya da tutarlı bir kurban bilimi görmeyeceğiz.
Se estivermos certos, não vamos ver uma assinatura normal ou uma vitimologia consistente.
Belgenin sonundaki imza kimin?
De quem é a assinatura no fim? - É tua.
Hanna kaybolduktan iki sene sonra onun adına bir banka hesabına imza atmış.
Assinou uma conta bancária no nome dela, dois anos depois de ela desaparecer.
Arkadaşlar. Bugün imza vermiyor.
Não há autógrafos hoje.
Evet, bu hevesli hayranların imza alabildiklerini zannetmiyorum.
Acho que estes fãs impacientes não conseguiram um autógrafo.
"Keith Blue'nun imza çığlıkları gibi patlamak üzereler."
Eles estão quase a rebentar, como um dos gritos de assinatura do vocalista Keith Blue.'
- İmza ile mi alıyorlar.
- Dão baixa dos produtos?
İmza çizelgesi.
A folha das baixas.
İmza Natalie'nin.
Está assinado como Natalie.
İmza önceden dövmesiydi ama şimdi kurbanın ağzının içine kelimeler koyuyor.
A sua assinatura eram as pancadas, agora é pôr palavras nas suas bocas.
- İmza aynı mı?
- Tem a mesma assinatura?
- İmza alabilir miyim?
Dá-me um autógrafo?
İmza? Hayır.
Não, não.
İmza atmadı.
Ela não assinou.
İmza vermiyor.
Não há autógrafos.
İmza için gelmedik.
Não viemos para isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]