Inanmayacaksın translate Portuguese
1,233 parallel translation
Buna inanmayacaksınız.
Vocês não se vão acreditar nisto.
Buna inanmayacaksın.
Não vais acreditar.
Forensics'i hemen buraya çağır. Buna asla inanmayacaksın.
Mandem vir o médico-legista, não vão acreditar nisto.
- Buffy! Dostum! Yaşadığım şeye inanmayacaksın.
- Buffy, querida, não acreditas...
Ve yanımda kimin oturduğuna inanmayacaksın.
Nem acreditas quem vai ficar sentado ao meu lado.
Bana inanmayacaksınız.
Não vai acreditar.
Aslını istersen inanmayacaksın ama...
- Não vais acreditar, mas...
Carlo'nun bana bugün Van Cleef Arpels'dan ne aldığına inanmayacaksın
Não vais acreditar no que o Carlo me comprou à tarde no Van Cleef e Arpel.
Nasıl bir akşam geçirdiğime inanmayacaksın.
Não vais acreditar a noite que eu tive.
Geçen hafta başıma ne geldiğine inanmayacaksın.
Não vais acreditar o que me aconteceu na semana passada.
- Doc, buna inanmayacaksın. - Nedir o?
- Doutor, não vai acreditar.
Buna inanmayacaksın.
Não vai acreditar nisto.
Buna inanmayacaksınız.
Não vai acreditar nisto.
Buna inanmayacaksın.
Bem. Não vai acreditar.
- Dün gece gördüğüm rüyaya inanmayacaksın.
Não acreditas no sonho que tive a noite passada.
Belki inanmayacaksın ama ben de cinsellikten zevk alırım.
Deus me defenda de me mostrar confiante e gostar de sexo.
Buna inanmayacaksın.
Não vais acreditar nisto.
Sana anlatırsam, inanmayacaksın, bu yüzden akşam yemeğine getiriyorum.
Não acreditavas se te dissesse, então... Vou trazê-lo para o almoço.
Mikey. Adamım, buna inanmayacaksın.
Mikey, nem vais acreditar nisto.
Buna inanmayacaksın.
Nem vão acreditar.
Ne olduğuna inanmayacaksın.
Não vais acreditar no que aconteceu...
Başıma gelenlere inanmayacaksın.
- Não ias acreditar no meu dia...
Asla inanmayacaksın...
Nem acredita se lhe contar.
Tamam, buna inanmayacaksınız, ama...
Certo. Não vais acreditar, mas,...
Dinle. Buffy'nin hangi okula kabul edildiğini duyunca inanmayacaksın.
Não vais acreditar em que universidade a Buffy foi aceite.
Biliyor musunuz, inanmayacaksınız ama bu hafta üçüncü oldu.
Querem saber uma coisa? Foi a terceira vez, esta semana.
Buna inanmayacaksın
Não vais acreditar nisto.
Buna inanmayacaksınız.
Não vais acreditar.
Ne olduğuna asla inanmayacaksınız!
Não vão acreditar no que aconteceu. Adormeci ao volante e o camião veio sozinho até aqui.
Şey, buna asla inanmayacaksınız ama baktığınız bu lama bir zamanlar bir insanoğluydu.
Bem, vocês nunca vão acreditar, mas o lama que estão a ver foi outrora um ser humano.
Homer, buna inanmayacaksın! Junuh deliği bir kerede vurdu!
Homer, não vais acreditar, Junuh fez um "hole-in-one"!
Detektif, ne olduğuna inanmayacaksınız.
Não vai acreditar no que aconteceu.
Bize inanmayacaksın ama neler döndüğünü bilmiyoruz.
Sei o que parece, mas não fazíamos ideia.
Buna inanmayacaksın.
Não vão acreditar nisto.
" Buna asla inanmayacaksınız, ama dün donanmada övülen bir denizci oldum.
Não vai acreditar nisso, mas fui marinheiro, um taifeiro com honras.
- Burda kimlerin olduğuna inanmayacaksın.
- Nem acreditas quem cá está.
- Olanlara inanmayacaksın.
- Você nem imagina.
- Buna bir türlü inanmayacaksın değil mi?
- Só não queres é acreditar nisso.
Öyle heyecanlıydı ki, inanmayacaksın.
Foi tão fixe. Nem acreditarias.
Sonra alış-veriş merkezine gittim ve inanmayacaksınız, ikisi de oradaydı!
E então eu fui ao centro e vocês não vão acreditar, apareceram as duas!
- Çünkü yarın kafan iyi değilken tanrıya inanmayacaksın ve artık benimle arkadaş olmak istemeyeceksin.
Porque amanhã, quando já não estiveres pedrada, já não vais acreditar em Deus e já não vais querer ser minha amiga.
Sam, az önce neler olduğuna asla inanmayacaksın.
Oh, meu Deus, Sam. Não vais acreditar no que aconteceu.
İnanmayacaksın.
Não vai acreditar.
İnanmayacaksın ama küçük Nerys iki kilo almış olmalı.
E, juro, a nossa pequena Nerys deve ter ganho uns dois quilos.
İnanmayacaksın, Tom kayak yapmayı da bilmiyor.
O Tom também não sabe esquiar.
İnanmayacaksın ama- -
Não vais acreditar em...
İnanmayacaksın anne!
Não vais acreditar, Mãe!
İyi vakit geçiriyor musun? Buna inanmayacaksın.
Não vão acreditar.
İnanmayacaksın, ama ben de en az senin kadar ödetmek istiyorum.
Talvez não acredite, mas quero satisfações, tal como o pai quer.
İnanmayacaksın ama, bazı su kayıtlarının peşindeyim.
Pode não acreditar, mas ando à procura de registos de água.
İnanmayacaksınız ama tuvaleti kullanmayı bile öğretti ona.
Não vão acreditar, mas ele ensinou-o a ir à casa de banho.
inanmıyorum 653
inanmıyorsun 30
inanmam 64
inanma 22
inanmalısın 26
inanmıyor musun 67
inanması zor 44
inanmıyor musunuz 18
inanması güç 18
inanmıyorsun 30
inanmam 64
inanma 22
inanmalısın 26
inanmıyor musun 67
inanması zor 44
inanmıyor musunuz 18
inanması güç 18