Isini translate Portuguese
18,308 parallel translation
- Yok artık önce işini yap.
Concentra-te no trabalho.
Ailem öldükten sonra Katherine'in babası elmas işini devraldı.
Quando os meus pais morreram, o pai dela assumiu o comércio dos diamantes.
Yönetim işini kavrayacaksın.
Delegar tarefas torna-se mais fácil com a prática.
Salak kuzenim Alonso da satış işini halledecek.
E o estúpido do meu primo Alonso irá fazer a venda.
O karıyı, işini bilen bir fahişe gibi iyi tanıyorum.
Eu conheço muito bem aquela vaca.
Şu an tek önemli olan bunları unutup işini yapman ve arkadaşlarımızı bulmamıza yardım etmen.
Tudo aquilo que importa é que esqueças esta porcaria e faças o teu trabalho... e nos ajudes a encontrar os nossos homens.
- Adam sadece işini yapıyor.
- Está, apenas, a fazer o seu trabalho.
Kendi işimi yaptım, Lester'ın işini ve ek iş bulmak için çekip giden Doktor Scully'nin işini yaptım.
Eu fiz o meu trabalho, o do Lester, e trabalho do Dr. Scully, que se foram embora à procura de um outro emprego.
Ama en çok da görüşme odasında hastayla istişare edilmesini içeren senin ve Virginia'nın işini yaptım çünkü Bay Connolly'ın penisi bozukmuş.
Mas sobretudo, fiz o teu trabalho e o da Virginia, o que incluiu atender pacientes ali, naquela sala de exames porque o pirilau do Mr.
Uzun süreden beri ilk defa Kübalılarla ortak çalışmanın en iyi yolunu bulmaya çalışıyoruz, o yüzden lütfen ekibimin işini yapmasına izin verin.
Estamos a tentar descobrir a melhor maneira de trabalhar com os Cubanos pela primeira vez durante muito tempo, por isso, confie na minha equipa para fazer o trabalho deles.
Ve şimdi işini tamamlamak için burada.
E agora veio terminar o serviço.
İşini ben bitirebilirim, onlar yapamaz.
Posso fazer o que eles não podem.
Sen devam et ve işini yap.
Faça o que tem a fazer.
Konuşma işini geçti artık.
Não há mais nada para falar.
Bizim için çok önemli bir nakliye işini kolaylaştırdığınızı duydum.
Soube que nos vai ajudar com um carregamento muito importante.
İşini yap ki ben kendi işimi yapmak zorunda kalmayayım.
Faz o teu trabalho e não terei de fazer o meu.
Sana söylüyorum, Bolivar'ın işini bitirdik ; kral fare.
Estou a dizer que matámos o Bolivar, o Rei das Ratazanas.
Ruiz işini soruştururum, öğrendiğim şeylerden haberdar ederim.
Vou fazer perguntas sobre o Ruiz. Depois digo-te o que descobri.
- Ruiz işini ne zaman söyleyecektin bana?
- Quando ias falar-me do Ruiz?
Gidip Raina'ya dans işini hatırlatayım.
Vou ver se a Raina se lembra das coisas do sapateado.
Bugün işini yarına bırakma amına koyduğum.
Não há melhor altura que o presente.
Bu, bu binayı aramak için federal bir izindir. Onlar işini yaparken kimse karışmasın.
Posso ajudar?
İşini yap.
Faz o teu trabalho.
İkinci işini bırakabilirsin böylece, anladın mı?
Podes deixar o segundo emprego, entendes?
Bugünün işini yarına bırakamayız.
Não podemos... deixar para amanhã o que pode ser feito hoje.
Umarım bunu münasebetsiz bulmazsınız Komiser ancak bu sabah arkadaşlarımla birlikteydim ve hepimiz polis teşkilatının işini neden yapmadığını merak ediyoruz.
Espero que não me ache impertinente, Inspetor, eu estava com alguns amigos, esta manhã e queríamos saber por que a polícia não estava fazendo o trabalho deles.
Dekorasyon işini yaptığı çok müşteri var mı?
Ele tem muitos clientes para a decoração?
DJ Taj işini batırdığı için, kulüplerde daha çok çalıştığını görüyorum.
Desde a tua asneira com o DJ Taj, reparei que te tens esmerado mais.
İşini iyi yapmadığın zaman da fark etmezsin.
Não reparamos quando o trabalho não é bem feito.
- Zenci işini yapıyor mu hanımefendi?
O negro está a fazer o seu trabalho, senhora?
Nancy'i Richmond'a yollayıp meseleyi halletme işini yetkililere bırak.
Ouve-me. Manda a Nancy... manda-a para Richmond e deixa que as autoridades tratem deste assunto.
Hadi Kızıl! Bitir işini!
Vamos, Red!
Bitir işini!
Anda lá, rapaz!
Sen ve şu kız bir araya gelme işini birlikte ayarlamışsınız.
Tu e aquela rapariga prepararam tudo isto em conjunto.
Ondan sonra hastaneye dönüp işini yapmalısın.
Depois disso, precisas de voltar para o hospital e fazer o teu trabalho.
Ve benim... işini bitirene kadar oğluna göz kulak olmamı istedi.
Ele... pediu-me para cuidar do seu filho, enquanto ele terminava o serviço.
Sadece işini yapmaya çalışıyor Mariah.
Ele está, apenas, a tentar fazer o trabalho dele, Mariah.
- Zavallı ufak Bobby, sadece işini yapıyor.
Pobre Bobby, estava apenas a fazer o seu trabalho.
Kendisi oldukça iyi yapıyor işini. Yani...
Ela é bem minuciosa...
İşini duşta halledersin.
Podes tratar disso no duche.
Sana bu sepet işini ayarlayan da benim.
Eu consegui aqueles cestos.
Zavallı Bobby yalnızca işini yapıyormuş!
Coitadinho do Bobby, estava apenas a fazer o seu trabalho!
İşini seviyor musun?
E gostas?
Kocanın işini.
Sobre o trabalho do seu marido.
Bu soğuk hava onun işini bitirir.
Este ar frio poderá acabar com ele.
Quitman'daki işini 1998'de bıraktığı yazıyor.
Dizem que ele abandonou o trabalho em Quitman, em 1998.
İşini bitir, Geeta!
Ataque Geeta!
Seninle işim bittiğinde onun da işini bitireceğim.
Então quando acabar contigo, acabarei com ele.
Yanlarında kalmasını ve gelenek olduğu üzere aile işini devam ettirmesini istiyorlar.
E foi por isso que eles lhe escolheram uma noiva.
Senin torpilin olmadan bulaşıkçılık işini alabilirim diye düşünüyorum.
Acho que consigo arranjar um emprego a lavar pratos sem você puxar cordelinhos.
Yeni işini sevdin mi?
Gostas do novo emprego?