Istemiyor translate Portuguese
14,130 parallel translation
- O seninle konuşmak istemiyor.
Bem, ela não gostaria de falar contigo.
Senden sadece bunu duymak istiyorum. Kızın seni bir daha görmek istemiyor.
- A tua filha não te quer voltar a ver.
Bu demek oluyor ki bizimle işbirliği yapmak istemiyor.
Sim, está bem, acho que isso quer dizer que ele não quis cooperar?
Bunu istemiyor muydun?
Isso é o que queria, certo?
- Kimse çükünü falan görmek istemiyor ahbap.
Ninguém o quer ver, meu.
"Walter da Mowgli veya Peter Pan gibi... büyümek istemiyor."
"O Walter não quer crescer como Mogli ou Peter Pan."
"'Mowgli veya Peter Pan gibi büyümek istemiyor'mu dedi? "
O Owen disse'O Walter não quer crescer, como Peter Pan ou Mogli'? "
Peter Pan büyümek istemiyor, çünkü Varolmayan Ülke'de kalmak istiyor.
Peter Pan não quer crescer porque quer ficar rapaz, na Terra do Nunca.
Peki ama benim 20 milyon var ve kimse benden bunu istemiyor. Yani...
Está bem, eu tenho 20 milhões e ninguém me pede para cantar essa merda...
- Kimse seni tutuklamak istemiyor.
Ninguém a quer prender.
İnancım o ki, bazı insanlar uyanmayı istemiyor.
Acho que algumas pessoas não querem acordar.
Vasim olmak istemiyor.
Bem... Ele não quer ser meu tutor, por amor de Deus!
- Beni düzmek istiyor musun istemiyor musun? - İstiyorum.
- Queres comer-me ou não?
Artık benimle konuşmak istemiyor olabilirsin.
- Se calhar não queres falar comigo.
Peki insanlar bunları artık niye istemiyor?
Porque é que as pessoas não o querem mais?
Ona sebep vermemizi istiyor ama suçunu kabullenmek istemiyor.
Devemos dar-lhe razão, mas ele não quer assumir a responsabilidade.
Onları görmek istemiyor musun?
Não queres vê-los?
Yeni avukat para istemiyor, sadece yardımcı olmak istiyor.
Esta advogada não quer nada, só quer ajudar.
Canım istemiyor.
Não me apetece.
Evet, ota alışınca para kazanmak istemiyor, hayatı boyunca siktiğimin sosyal yardımıyla yaşamak istiyorsun.
Não quer ganhar dinheiro, quer viver do rendimento mínimo.
İstiyor musun, istemiyor musun?
Queres ou não?
- İstiyor musun, istemiyor musun?
- Queres ou não?
Artık onun ölmesini istemiyor muydu?
Já não queria que ele morresse?
- Brandy seni neden istemiyor dersin?
Tens alguma ideia porque é que a Brandy te quer pôr fora?
Bir şey yapmamızı istemiyor.
Ele não nos deixa fazer nada.
Annex'i ifşa etmek istemiyor.
Ele não quer expor o Anexo.
Bilmek istiyor musun, istemiyor musun, bir karar ver.
Ou queres saber os pormenores ou não queres.
Sonu Shameek gibi olsun istemiyor.
Não quer que ele acabe como o Shameek.
Hiç sıra dışı bir şeyler yapmak istemiyor musun?
Tu nunca quiseste fazer algo de extraordinário?
Davadan çekildi. Bana devretti ve firmadan kimsenin vaktini buna harcamasını istemiyor.
Ela afastou-se do caso, passou-o para mim e não quer ninguém da empresa no caso.
Yok. Bu daha iyi. Taksisinde erkekleri istemiyor.
Não, isto é melhor, ele não quer dois tipos no táxi.
Hava karardıktan sonra karım burada olmak istemiyor.
A minha mulher não quer estar aqui ao escurecer.
Kimse zorunda olmasa burada kalmak istemiyor zaten inan bana.
Ninguém quer ficar aqui, acredite.
- Canım pek kitap okumak istemiyor.
- Não me apetece ler.
Hey, şoförümüz kanlı detaylarınızı duymak istemiyor.
Então, o nosso motorista não quer ouvir pormenores sórdidos.
Hala ailemin yanına gitmek istemiyor musun?
- Ainda não queres ir para os meus pais?
İyileşmemi istemiyor musun?
Não queres que eu melhore?
Ailenizin kütüphanesinde gurur duyacağınız bir İncil istemiyor musunuz?
Não está interessada numa Bíblia que será o orgulho da biblioteca familiar?
Kar etmek istemiyor musun?
- Não quer poupar uma fortuna?
Sizinle konuşmak istemiyor.
Ele não quer falar consigo.
Dışarıda tutuklanmak istemiyor. Tutuklamayı içeride yapmanız lazım, kamera da olmayacak.
Ele não quer ser preso lá fora, têm que prendê-lo aqui, longe das câmaras.
Hamleleri azalıyor, Johnnie demek de LAPD'nin kanunsuzluğu demek ve Gil bu şehrin yeniden mahvolmasını görmek istemiyor.
A questão da raça colou, o Johnnie levanta a injustiça da polícia, e o Gil não quer ver a cidade a arder novamente.
- Kimse o soyratıyı izlemek istemiyor.
Ninguém quer ver esse palhaço.
İnsanlar şehirlerinde zencileri istemiyor.
Ninguém quer pretos na sua cidade.
Aslında, hepimiz dünyada böyle insanların bitmesini istemiyor muyuz?
Na verdade, queríamos que pessoas assim não existissem no planeta?
Ayrıldığımız güne geri dönebilmeyi sen de istemiyor musun?
Não gostavas de voltar ao dia em que partimos?
Lancel'ı geri istemiyor musun?
Quereis Lancel de volta?
Benim fikrimi bilmek istemiyor musunuz?
Não querem saber o que eu penso?
- İstemiyor...
Ele não...
İstemiyor.
Ele não quer.
Neyse. İstemiyor...
Esquece, ele não...
istemiyorum 1125
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemiyor musun 270
istemiyor musunuz 34
istemiyoruz 30
istemiyor mu 16
istemem 270
istemez 58
istemezdim 19
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemiyor musun 270
istemiyor musunuz 34
istemiyoruz 30
istemiyor mu 16
istemem 270
istemez 58
istemezdim 19